Besin Alerjileri
Yazar Esen Demir • Çocuk Alerjisi Doktoru • 29 Eylül 2021 • Yorumlar:
Besin alerjisi nedir?
Hayatı tehdit edebilecek kadar ağır belirtiler ile sonuçlanabilen, hasta ve yakınlarının hayat kalitesini etkileyen bir halk sağlığı sorunudur.
Besin alerjisi, alınan besin protein antijenine karşı gelişen, immün sistemin anormal bir yanıtıdır. Alerjenik gıdanın az bir miktarının bile alınmasıyla deri, mide-barsak, hava yolu ve hatta kalp-damar sistemi gibi organlarda gelişen reaksiyonlarla hafiften, hayatı tehdit edebilecek kadar ağır olabilen farklı bulgular ortaya çıkabilir. Atopik dermatit, astım, ailede alerji öyküsü olması besin alerjisi için primer risk faktörlerini oluşturur. Yüz yetmiş kadar alerjenik besin tanımlanmış olmasına rağmen bunlardan sadece az bir kısmı reaksiyonların çoğundan sorumludur. Süt, yumurta, buğday, soya alerjisi genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkarken, fıstık, kuruyemiş, deniz ürünü alerjileri hayatın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilmektedir.
Sıklık
Dünyada diğer alerjik hastalıklarda olduğu gibi besin alerjisi sıklığı hızla artmaktadır. Avrupa’da kişisel bildirilere göre besin alerjisi sıklığı çocuklarda % 6,9 , erişkinlerde %5.1 olup yaşam boyu sıklık yaklaşık %17 kadardır, doktorun gözü önünde besin verilerek yapılan besin yükleme testiyle kanıtlanmış sıklık ise %1 den azdır. En sık besin alerjisine neden olan besinler süt (%6), yumurta (%2,5), fıstık (%0.4), soya (%1.5), buğday (%1.5), balık (%2.2) ve kabuklu deniz ürünleridir %2.2). Ülkelere, bölgelere ve toplumların beslenme alışkanlıklarına göre sık görülen besin alerjileri değişkenlik gösterir. Aynı besin maddesi bazı ülkelerde erken diğer bir ülkede geç besin alerjisi nedeni olabilmektedir.
Besin alerjileri farklı tiplerde midir?
Besin alerjileri IgE aracılıklı, IgE aracılıklı olmayan (basitçe erken ve geç başlangıçlı) veya kombine olmak üzere 3 grupta sınıflandırılır.
IgE aracılıklı besin alerjileri
Ağır veya ölümcül olabilen belirtilere neden olabilir. Bu tipte erken yaşta başlayan süt, yumurta, buğday, soya alerjileri yaş büyüdükçe gerileyebilirken, daha gç başlayan çerez ve balık ile kabuklu deniz ürünü alerjileri çoğunlukla erişkin yaşta da devam eder. Bölgelere ve toplumların beslenme alışkanlıklarına göre sık görülen besin alerjileri değişkenlik gösterir. Örneğin ülkemizde mercimek alerjisi de önmeli bir sorun oluturabilmektedir.
Duyarlı kişilerde genellikle besinle tekrarlayan karşılaşmalarda ortaya çıkar. Alerjiden sorumlu hücrelerden salınan histamin başta olmak üzere bazı maddelerin salınımı ile ürtiker(kurdeşen), anjioödem, boğazda kaşıntı, kusma, karın ağrısı, ishal, solunum sıkıntısı, hışıltı, anafilaksi(alerjik şok) şeklinde kendini gösterebilir. Hastanın besin maddesini almasından sonra belirtiler 10-15(en fazla yarım saat)dakika sonra başlar 1-2 saat içinde sonlanır.
Besinin hazırlanma şekli(pastörizasyon, haşlama, kaynatma, fırınlama ve) alerjik reaksiyonun ağırlığını etkileyebilir.
Bazı durumlarda(egzersiz, enfeksiyon varlığı, alkol kullanımı gibi) daha sık ve daha ağır alerjik bulgular gelişebilir.
IgE aracılı olmayan besin alerjileri
Genellikle deri ve mide-barsak sistemini etkiler. Deride çoğunlukla atopik dermatit şeklinde bulgu verir. Küçük bebeklerde(2-3ay) kakada kan görülmesiyle belirginleşen proktokolit en sık görülen şeklidir. Anne sütünden geçen çok az miktardaki besin proteinleri sorumludur. Nadiren besin proteini ilişkili enterokolit sendromu (FPIES)(genellikle anne sütü almayan 7-8 aylıktan büyük bebeklerde sorumlu besini aldıktan sonra kusma, ishal, baygınlık hissi), besin proteini enteropatisi (FPE) (her yaş grubunda kabızlık, karın ağrısı, kusma, ishal, kilo alamama) gelmektedir. Belirtiler sorumlu besinin alınmasından sonra 2-3 günlerde ortaya çıkar.
Geç besin alerjileri genellikle bebekleri etkilemekte olup, çoğunlukla (%70) inek sütü alerjisi ile gelişir. 1-5 yaş arasında gerilemesi beklenir. Tanısal testlerin yetersizliği nedeniyle sıklığı tam olarak bilinmemektedir.
Kombine besin alerjileri
Bu grupta hem erken hem de geç başlayan bulgular birliktedir. Atopik dermatitle ilişkili besin alerjileri, alerjik eozinofilik özefajit(alerjik yemek borusu hastalığı) gibi eozinofilik gastrointestinal hastalıklar bu gruptadır. Genellikle IgE aracılı olmayan geç reaksiyonlar ile başlar, IgE aracılıklı alerji ile devam eder.
Besin alerjisi tanısı nasıl konur?
Öncelikle besin maddesini aldıktan sonra gelişen bulguların olması, her besin aldıktan sonra genellikle tekrarlaması önemlidir. Bazen bulgu oluyor bazen olmuyorsa hasta başka bir hastalık yönünden de değerlendirilmelidir. Ailede veya hastanın kendisinde alerjik hastalık olup olmadığı sorulmalıdır.
Erken başlangıçlı alerjilerinde kan testleri (besine özgün IgE testi) ve sorumlu besin ile yapılan deri testleri alerjen besinin saptanmasında faydalıdırlar. Ancak düşük düzeydeki pozitifliklerde bu konuda deneyimli bir alerji merkezinde yapılabilecek besin yükleme testleri(gözlem altında besinin yedirilmesi) tanıda yardımcı olacaktır. Bu değerlendirme sadece duyarlılığı olup gerçekten alerjik reaksiyon geliştirmeyen hastaların veya duyarlanmış ama bağışık(tolerans geliştirmiş) hastaların ayrılması ve hastaların boşuna diyet yapmalarının önüne geçecektir. Alerji tetkiklerinde her pozitlik, alerjik hastalık olduğunu göstermez.
Ayrıca bazı besinlerin farklı kullanım şekillerinde besin maddesinin alerjenitesinin artar veya azalır. belirti geliştiren besin formu denenmelidir. Ayrıca alerjik bulgu katkı maddesi içerebilecek besin şekli ile gelişti ise dikkatli olmalıdır.
Hastaların deri testleri ve besin yükleme testleri uygulanması ve değerlendirilmesi bu konuda deneyimli çocuk veya erişkin alerji doktorları tarafından yapılmalıdır. Çocuk ve erişkinlerde alerjik hastalıkların yorumlanması ve değerlendirlmesi farklılıklar gösterebilmektedir.
Besinlerde çapraz reaksiyon ne demektir?
Bazı besin maddeleri arasında çapraz reaksiyon vardır, yani aynı protein parçacıklarını taşıdıklarından farklı besinlerle alerjik belirti gelişebilir. İnek sütü, keçi sütü, koyun sütü çapraz reaksiyonu yüksektir birbirinin yerine kullanılmamalıdır. Dana eti ve inek sütü çapraz reaksiyon oluşturabilir. Farklı kabuklu yemişler, farklı balık türleri ve kabuklu deniz ürünleri yerken çapraz reaksiyonlar nedeniyle dikkatlı olunmalıdır. Bazı polenlerle bitkisel besin maddeleri arasında da çapraz reaksiyonlar vardır ve polen duyarlılığı olan alerjik nezle, astım gibi solunum yolu alerjik hastalığı olan hastalarda elma, kivi, kavun, şeftali gibi bazı meyve ve sebzelerle oral alerji sendromu(ağız etrafında dudaklarda kızarıklık ve şişlik, ağız ve boğazda şişlik, karıncalanma ve kaşınma vs) gelişebilmektedir.
Besin alerjisi nasıl tedavi edilir?
Besin alerjilerinin henüz kesin bir tedavisi yoktur. Alerjik besinden kaçınma(eliminasyon/diyet tedavisi) ve alerjik reaksiyonlarda acil müdahale tedavinin esasını oluşturur. Gıdanın kendisi ve içinde az veya çok miktarda o besin proteinini içeren tüm gıdalardan uzak durulmalıdır. Örneğin inek sütü alerjisinde süt, kutu mama, yoğurt, muhallebi, peynir tereyağı vs hatta tarhana gibi çokaz miktarda süt içeren gıda maddeleri yenmemelidir. Ayrıca hazır gıdalardaki süt ve bileşenlerini içeren yapıların olup olmadığı dikkatlice değerlendirilmeli ve etiketler okunmalıdır(kazein, whey, peynir altı suyu gibi süt içeriğidir). Ev dışında yemek(restoran) yenecek ise mutlaka alerjisi olduğu garsona söylenmeli ve bir çok gıdanın yan yana bulunabilmesi nedeniyle gıdalarda bulaşma olabileceğinden çok dikkatli olunmalıdır.
Alerjik besinlerin alınmasından sonra bulguların ortaya çıkması durumunda belirtilere uygun adrenalin, antihistaminik, kortizon, bronkodilatör, serum hatta oksijen ve şok tedavisi en kısa sürede uygulanmalıdır.
Anafilaksi (alerjik şok) durumunda adrenalin tedavisi dakikalar içerisinde, ortaya çıkmış olan ürtiker, anjioödem, hışıltı, hipotansiyon gibi bulguları düzeltir. Hasta ve ailelerine verilen kendi-kendine uygulanabilen adrenalin enjektörleri ev, okul, iş yeri vs. gibi ortamlarda reaksiyon olması durumunda hemen uygulanmalıdır. Bazı hastalarda 4-6 saat sonra ikinci bir alevlenme gözlenebilir. Bu tür reaksiyonların önlenmesi açısından adrenalinin erken uygulanması oldukça önemlidir. Antihistaminikler(alerji şurupları) gibi diğer ilaçlar ise sadece ürtiker gibi lokal bulguları tedavi eder. Bu tedaviler sadece semptomları kontrol altına almada etkilidirler altta yatan bozukluğu düzeltmezler. Evde acil tedavi uygulamasından sonra hastalar mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
Geç gelişen alerjik hastalıklarda temel tedavi besin maddesinden uzaklaşmadır.
Besinler ile aşılanma yapılıyor mu?
Besin maddeleri ile aşılanma(besine karşı duyarsızlaştırma) doğal kazanılabilen toleransa benzer şekilde besinin alınması ile belirti olmamasını amaçlayan bir tedavi şeklidir. Alerjenik belirtiler geliştiren besinin düşük miktarlardan başlanarak her hafta artırılması esasına dayanmaktadır. Süt, yumurta ve fıstık için aşı(oral immünoterapi) uygulamasına yönelik başarılı sonuçlar vardır. Ancak uygulama sırasında anafilaksi gibi ciddi reaksiyonlar olabileceği için hala bu konuda çok uzmanlaşmış merkezlerde 3-4 yaşını geçmiş, doğal olarak bağışıklık kazanmamış sınırlı sayıdaki hastaya yapılmaktadır. Aşılama sırasında yan etkileri azaltıcı yöntem ve ilaçların kullanılması tedavinin başarısını arttırmaktadır. Ülkemizde de çok az merkezde uygulanabilen bir tedavi yöntemidir. Hastaların çoğunda tedavi bitiminde besin maddesinin az veya çok miktarlarda sürekli kullanılması(en az haftada 1-2kez) ile reaksiyon olmadan besin maddesi tolere edilebilmektedir
Prognoz
İnek sütü, yumurta gibi erken bebeklik yaşlarında başlayan besin alerjilerine 3-4 yaştan sonra en çok %50-70, 15-16 yaşından sonra %80-85 tolerans kazanılabilmektedir. Ama yine de %10-15 gibi bir grup özellikle IgE aracılı alerjisi olan hastalarda ömür boyu sürebilmektedir. IgE aracılıklı olmayan besin alerjilerinde tolerans gelişimi daha sıktır. Çok az bir miktarda hastada erişkin yaşlarda da bu tür alerjiler başlayabilmektedir. Ancak buğday, balık ve deniz ürünleri, kuruyemiş gibi geç başlangıçlı alerjilerde tolerans gelişimi çok azdır ve ancak uzun yıllardan sonra ortalama %20 civarında beklenmelidir.