Beslenme İle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Yazar Yeşim İşgüzarDiyetisyen • 4 Aralık 2020 • Yorumlar:

Limon ve limon suyu zayıflatır mı?

Mucize gözüyle bakılan atkins, montignac, dukan gibi diyetlerin bilinçsiz yapılması
insan sağlığını tehdit eden unsurlardan olabiliyor. Çünkü sağlıklı zayıflama ve
beslenme kişiye özel olmak zorunda. Kişinin beslenme öyküsü, kan değerleri,
psikolojik durumu, genetik yapısı gibi birçok faktörlü dayanmaktadır. Uzun soluklu
yapılan bilinçsiz diyetler sebebiyle bir süre sonra vücutta baş ağrısı, sinirlilik,
yorgunluk, kabızlık, kalp ritminde bozukluk, ani tansiyon yükselmesi ya da düşmesi,
kalp ritminde bozukluk, adet düzensizliği, saç dökülmesi ve cilt kuruması gibi kötü
etkiler ortaya çıkabilmektedir. Kişi bunları bilerek popülarite kurbanı olmak yerine bu
yolculukta kendini tanıması ve başarıya doğru yollardan ulaşması adına bir beslenme
uzmanı kontrolünde değerlendirilerek sağlıklı bir kilo verim sürecini tamamlamalıdır.
Günde 3 öğün yeterli mi?
Günlük ihtiyacımız olan ve besinlerden gelecek enerjiyi 3 öğünde tüketmeye
çalışıyoruz. Bu duruma yüzeysel baktığımızda besinlerin sindirimi, emilimi, kanla
hücrelere taşınıp yararlı hale gelmesi için uygundur. İşin özüne indiğimizde ise 3 ana
öğün dışında her yaş gurubunda ortalama günde 5-6 öğün yapılması daha sağlıklı
olacaktır. Bu durum gün içinde sürekli aktif çalışan insan beynine gerekli enerji
sağlanması, fiziksel performans, zihinsel başarı ve vücudun gerçekten sağlıklı ve
dinç kalabilmesinde büyük rol oynamaktadır.
Bu düzeni oturturken ideal kiloda bir bireysek günlük;
4-5 porsiyon et, yumurta, peynir grubundan
2 porsiyon süt ve yoğurt gurubundan
8 porsiyon ekmek, pilav, makarna grubundan
4-5 porsiyonsa sebze ve meyve gurubundan tüketmek bizi başarıya ulaştıracaktır.
Pekmez kan yapıcı mıdır?
Sıvı pekmezin 100 gramı ortalama 36,5 gram su, 60 gram karbonhidrat, 3,5 gram
mineral ve protein içerir. 100 gram pekmezde ortalama 400 mg civarında kalsiyum,10
mg civarında demir bulunur. Ayrıca potasyumdan da zengindir. Vitaminlerse az
miktarda bulunur.
Pekmezin beslenme yönünden önemi kolay enerji sağlaması yanında, kemik gelişimi
ve sağlığı için gerekli kalsiyumla, kan yapıcı demirden zengin olmasıdır. Besinlerden
vücutta enerji oluşabilmesi için, kanın alyuvarlarının yeterli düzeyde olması gereklidir.
Demir yetersiz olunca kansızlık oluşmaktadır. Pekmez tüketimi hem kolay enerji
sağlaması hem de bu kaynaktan vücutta enerji oluşması için kan yapıcı maddeyi

içermesi açısından önemlidir. Ancak kişi kilosuna ve kan parametrelerine göre
hareket edip kendisine uygun miktarda ve şekilde pekmezi tüketmelidir.
Maydanoz faydalı mıdır?
Maydanoz yüzyıllar hayatımızda olan bir bitkidir. Maydanozun özel tat ve kokusu,
bileşiminde bulunan uçucu yağlar ve flavonoidlerden gelir. Maydanoz, A vitaminin
öncüsü karotenoidler, E ve C vitaminleri yönünden çok zengindir. 5-10 dal maydanoz,
bireyin günlük C vitamini gereksinmesinin 1/3' ini karşılayabilir. İdrar söktürücü
özelliği de bulunur. Maydanoz, potasyumdan zengin olduğundan, tuzun bileşimindeki
sodyumu dengeleyerek tansiyon yüksekliğinde az da olsa hafifletici etkiye sahiptir.
Lahana beyaz baş, kırmızı baş ve kara lahana olmak üzere 3 çeşittir. Özellikle C
vitamini, E vitamini ve karotenoidler yönünden zengindir. 3-4 yaprak kara lahana,
insanın günlük C vitamini gereksiniminin yarısını karşılar. Lahana, turp, şalgam gibi
sebzelerin guatrojen oldukları bilinmesine rağmen bu bitkilerin yapraklarında değil de
daha çok tohumlarında gutr yapıcı etken maddelerin bulunduğu araştırmacılar
tarafından belirtilmektedir. Guatr hastası olarak az miktarda bu sebzelerden tüketmek
hastalığın şiddetini tetiklemeyecektir. Guatrdan korunmanın en iyi yolu iyotlu tuz
kullanmaktır.
Balıkla birlikte yoğurt yenebilir mi?
Balıkla birlikte herhangi bir süt ürünü özellikle yoğurt yenildiğinde zehirlenme
yapabileceği inancındayız. Gerçekte bu doğru değildir. Temiz sulardan elde edilmiş
balık, uygun şekilde pişirilip yoğurtla yendiğinde zehirlenme yapmaz. Ancak balık
bozuk olduğunda zehirlenme olayı gerçekleşir. Bu halk arasında bilinen en büyük
beslenme yanlışlarından biridir.
Probiyotik ve prebiyotik ne demektir?
Son yıllarda çeşitli adlar altında probiyotik ürünler marketlerde yer almaktadır. Bu
ürünlerin özelliği, kalın bağırsakta bulunan ve zararlı bakterilerin yerleşmesini
önleyen yararlı bakterileri içermiş olmasıdır.
Probiyotik bakteriler genelde Lactobacillus ve Bifidobacterium olmak üzere 2 grupta
toplanır. Yapılan bilimsel araştırmalarda diyet posasını oluşturan öğelerden biri olan
ve oligosakkaritler olarak bilinen karbonhidratların probiyotik bakterilerin çoğalmasını
sağladıklarının göstermiştir. Probiyotik bakteriler bu öğeleri enerji kaynağı olarak
kullanarak çoğalmaktadır. Bu nedenle bu ögelere “prebiyotikler” denmektedir.
Prebiyotiklerin başlıca kaynakları soğan, sarımsak, yer elması, muz olmak üzere tam
tahıl ürünleri ve kuru baklagillerdir. Her ikisini içeren karışımlara ise 'sinbiyotik' adı
verilmiştir.
Şişmanlık, vücuda alınan besinlerin enerji harcamasının az olması nedeniyle
yanmayıp yağ olarak birikimi sonucu oluşur. Su, vücutta yağa dönüşmediği için
şişmanlatması söz konusu olamaz. İnsan gereksinmesi olduğu için su içer. Vücuttan
zorunlu su kaybı ve ishal gibi durumlar olmasa su içmeye gerek kalmaz. Ancak
vücutta oluşan zararlı maddelerin ve fazla ısının dışarı atılması için idrarla, dışkı ile,

terleme ile su kaybetme zorunluluğu vardır. İnsan aldığı fazla suyu normal koşullarda
dışarıya atar. Ancak böbrek hastalıkları gibi durumlarda idrar çıkışı olmadığından su
vücutta tutulur. Su, inorganik olduğundan vücutta yağa veya başka bir maddeye
dönüşmez. Bu nedenle de şişmanlıkla ilgisi yoktur.
Tuzu gereğinden çok aldığımızda kanda tuz miktarı artar ve susarız. Sonuçta, su
içme gereği duyarız. İçilen su ile birlikte fazla tuz idrarla ve terle dışarı atılır. Ancak
böbreklerde, karaciğerde bozukluk olursa tuz dışarı atılamaz, kanda miktarı artar ve
suyu da çekerek vücudun belirli yerlerinde ödem denilen şişlikler oluşur.
Limonun zayıflatıcı etkisi var mıdır?
Vücuttaki fazla kilo çoğunlukla yağdan oluşmuştur. Enerji sağlayan besinler az
alındığında vücut enerji açığını kapatmak için önceden biriktirdiği bu dokuyu yakar.
Limon yağı eritmez, limon yiyerek ya da limon suyu içerek vücuttaki fazla kilo atılmaz.
Bunun yanında açlık duyduğumuzda kasılan mideyi enerji değeri çok düşük
yiyeceklerle doldurarak enerjisi yoğun besin almaktansa limon suyu içmek anlamlı
olacaktır.
Detoks nedir, kimler yapabilir?
Detoks toksinlerden arınmaktır. Son yıllarda görünse de uygarlık boyunca her
kültürde uygulamaları görülmüştür. Binlerce yıl önce bile insanların çeşitli arınma
yöntemleri kullandığı bilinmektedir.
Bazı yiyecekler enerji seviyenizi azaltır ve beyninizi yorarken bir yandan da sindirimle
ilgili problemler yaratır. Sindirim sisteminize fazla yüklenildiğinde ise hazımsızlık, baş
ağrısı, ciltte bozulma, aşırı yorgunluk, sinir, uykusuzluk ve hafif depresyon gibi
sıkıntılarla karşılaşabilirsiniz. Vücuttaki toksinleri atan karaciğer, böbrek, deri,
boşaltım sistemimiz besinlerle gelen ekstra toksinleri atmakta yavaş kalır. Günlük
hayatın getirdiği stres, fazla çalışma ve zor ilişkiler gibi diğer faktörlerle beraber
hayatımız iyice zorlaşır. Bunun gibi çeşitli etkilerden dolayı fiziksel, duygusal, zihinsel
ve ruhsal sağlık, yetersiz ya da dengesiz beslenme, stres, çevresel etmenler ve ilaç
kullanımı ile beraber vücutta toksik madde birikimleri artar. Bunları vücuttan
uzaklaştırmak, enerji seviyemizi yükseltmek, selülitlerden kurtulmak, zayıflama
yolunda ilk adımı atmak için “detoks” yapılmalıdır. Bu program kişinin yaşına, yaşam
tarzına, sahip olduğu hastalıklara, klinik bulgularına, kullandığı ilaçlara, fiziksel
aktivitesine uygun olarak hazırlanmalıdır. Hamileler, emzikli anneler, kanser tedavisi
görenler ve ciddi bir operasyon geçirmiş olanlar detoks yapmamalıdır.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)