Bipolar Bozukluk
Yazar Işıl Ateş Çöl • Psikiyatrist • 21 Mart 2018 • Yorumlar:
İki uçlu mizaç bozukluğu, iki uçlu duygu durum bozukluğu ya da manik- depresif bozukluk adları ile de anılmaktadır. Tekrarlayıcı depresif, manik veya mikst (karma) ataklarla seyreden ve bu dönemler dışında hastaların tamamen normal olduğu bir psikiyatrik hastalıktır. Hastalığın bir tarafında mani (taşkınlık), diğer tarafında depresyon (çökkünlük) vardır. Bireyin duygu durumunda, enerjisinde ve işlevselliğinde alışık olmadık düzeyde dalgalanmalara neden olabilir.
Bipolar bozukluk farklı hastalık tabloları ile ortaya çıkabilir. Bunlar; mani, hipomani, depresyon ve karma dönemlerdir. Her birinin kendine ait belirtileri mevcuttur.
Mani dönemi: Aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, riskli davranışlara eğilimin arttığı bir dönemidir. Bu dönemde yoğun alışveriş isteği veya dürtüsellik oluşabilir. Hastanın aşırı neşeli ve coşkulu olduğu bir dönemdir. Kişinin özgüveni çok artmıştır. Düşünceler zihninde yarışıyordur, her şeyi yapabileceğini düşünür, çok az uyur ancak yorgun hissetmez, odaklanamaz, çok konuşur, şarkı söyler, çok para harcar, cinsel ilgi ve isteği artar, kolay öfkelenir.
Hipomani dönemi: Hipomani, maninin daha az şiddetli şeklidir. Hipomani dönemindeki kişiler enerjik, üretken, mutlu hissederler fakat aynı zamanda günlük yaşamlarını sürdürürler ve gerçeklikle bağlarını koparmazlar. Bu halin normal dışı olma durumu, kişinin kendisi tarafından ve çevresindekilerce fark edilmeyebilir ancak hipomani durumu genellikle sosyal ilişkilerini, iş hayatını bozan kötü kararlarla sonuçlanabilir. Hipomaniyi çoğunlukla manik ya da depresif dönem takip eder.
Depresyon dönemi: Mani döneminin tam tersidir. Kişinin özgüveni çok düşmüştür, umutsuz, mutsuz, karamsar, değersiz hisseder, zevk alamaz, suçluluk ve pişmanlık duyguları, ölüm ve intihar düşünceleri yoğundur. Sinirlilik, kafa karışıklığı, öfke, kapana kısılma hissi ortaya çıkar. Bu bir öncekine tamamen zıt olan ruh hali depresyon olarak tanımlanır.
Karma dönem: Bipolar bozukluk, hem mani ya da hipomani, hem de depresyon belirtilerinin beraber görüldüğü ve ‘karma dönem’ (mixed episode) denilen şekilde de kendini gösterebilir. Bu dönemde, depresyonla birlikte ani öfkelenmeler, sinirlilik, kaygı, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı ve düşünce karmaşası görülür. Yüksek enerji ve beraberinde çökkün duygu durumun beraber seyrettiği karma dönemde intihar riski yüksektir.
Bipolar bozukluk toplumda %1-2 oranında görülmektedir. Genellikle 20-25 yaşlarında başlayan hastalık, kadın ve erkekler arasında eşit oranda görülür. Küçük bir grup hastada ise 50’li yaşlar gibi daha ileri yaşlarda başlar. Etyolojik nedenler arasında genetik ve nörotransmitter sistemdeki değişiklikler önemlidir. Yaşam içindeki stresörler (ölüm, göç, iş kaybı gibi) hastalığı tetikleyebilir. Ayrı yaşayan ve boşanmış kişilerde daha sık izlenir.
Ailede hastalık öyküsü riski artırır ve daha erken yaşta başlangıç ile ilişkilidir. Bipolar bozuklukta çoklu gen aktarımından söz edilmektedir.
Bipolar bozukluk mevsim geçişlerinden etkilenir. Hastaların ¼’ü yılın belirli aylarında hastalanma eğilimi gösterir. İlkbahar-yaz aylarında manik atak, sonbahar-kış aylarında depresif atak ortaya çıkabilir.
Tedavi
Tedavide, ilaç tedavisi (antipsikotikler, duygudurum düzenleyicileri) en önemli yeri kaplar. Atak tedavi edildikten sonra, mutlaka koruyucu tedavi uygulanmalıdır. Hastalığın ilk yıllarında ataklar arasındaki süre uzun iken, özellikle yeterince tedavi edilmeyen olgularda ataklar arasındaki süre kısalma eğilimi gösterir.
Akut dönemde tedavi amaçları manik alevlenmeyi yatıştırmak, davranış kontrolü sağlamak, uykuyu düzenlemek, epizodu sonlandırmaktır.
İdame tedavi amaçları ise atak tekrarlarını önlemek, depresyona kaymayı engellemek, sağlıklı ruhsal yaşamı sürdürmektir.
İlaç tedavisinin yanında, hastalıkla ilgili ayrıntılı bilgilenme, düzenli yaşama, stresle baş etme, alkol-madde kullanımından uzaklaşma konularında danışmanlık vermek önemlidir. Gece uykusunun önemi vurgulanmalı; uykudaki bozulmanın atağın habercisi olduğu kadar atağı da tetikleyebileceği belirtilmelidir.
Atak öncesinde, uyarıcı belirtileri fark etmek, erken tanı ve tedavi açısından çok önemlidir. Hastalık, hasta ve yakınları tarafından ne kadar iyi bilinirse, uyarıcı belirtiler de o kadar hızlı fark edilir.