Bir Çocukluk Nevrozu Hikayesi İncelemesi
Yazar Kübra Kurban • Psikolog • 10 Aralık 2021 • Yorumlar:
Freud’un kurt adam vakası olarak bilinen nevroz vakasını inceleyerek nevrozları daha yakından görmek istemekteyim. Bu vaka 18 yaşında bel soğukluğu hastalığına yakalan bir erkeğe aittir. Manik-depresif bozukluk tanısı almıştır. Hastanın çocukluk nevrozu üzerinden 15 yıl geçmiştir. Bu da çocukluk rüyalarının yetişkinlikte gerçekleştirilen analizlerde işe yarıyor olması gibi, çocukluk nevrozlarının yetişkinlikteki nevrozları anlamak konusunda işe yarar olduğunu göstermektedir. Hastanın anne ve babası genç yaşta evlenmiş mutlu bir çifttir. Zaman içinde annesi rahim hastalığına yakalanmış, bunun sonucunda babasında yaşanan ruh sağlığı problemlerinden dolayı evden uzaklaşmıştır. Ayrıca kendinden iki yaş büyük bir kız kardeşi bulunmaktadır. Hastayı annesi sağlık problemlerinden dolayı fazla ilgilenemeyen annesi değil, yaşlı ve halktan bir kadın büyütmüştür. Hasta bastırdığı ve sonradan ortaya çıkan bir anısında bakıcısıyla birlikte anne baba ve kardeşinin gittiği bir arabanın arkasından bakmaktadır. Başlangıçta çok sakin bir çocuk olan hasta, anne ve babası bir seyahatten döndükten sonra aksi ve öfkeli bir hale gelmiştir. Bu sırada hasta aile İngiliz mürebbiyenin yanında kalmaktadır ve ailesi bu değişimi buna bağlamaktadır. Hasta ilk olarak bir kitapta gördüğü kurt resminden korkup çığlık attığını anlatmaktadır. Bu sırada çocuk olan hasta, birçok hayvandan korkmaya başlamaktadır. Örneğin böceklerden korktuğunu fakat aynı zamanda böceklere işkence yaptığını hatırlamaktadır. Bir süre boyunca dindar olduğunu, uyumadan önce odasında olan kutsal tabloları sırayla öptüğünü belirtmektedir. Freud’a göre bu hasta için bir saplantı nevrozundan şikayetçi olduğunu söylemek mümkündür. Çocukluk dönemi başlangıcında babasıyla çok iyi bir ilişkisi olduğunu, babasının onu çok sevdiğini düşünmektedir. Çocukluk döneminin sonlarına doğru bu ilişkinin zedelendiğini anlatmaktadır. Bu vakada çocuktaki karakter değişikliği, fobilerin kaynağı ve saplantılı dindarlığın nereden çıktığı incelenmiştir. İlk kuşku uyandıran olay kastrasyon kompleksine işaret eden İngiliz mürebbiyenin sokağa çıktıklarında arkasını gösterip kuyruğuma baksanıza! demesiydi. Çocukluk dönemi incelendiğinde bir baştan çıkarılma olduğu 3 yaş 3 aydan 4 yaşına kadar süren nevrotik semptomlar olduğu gözükmektedir. Bu ayrım bir travma değil bir rüya ile yapılmıştır. (Freud, 1918)
Hasta bu rüyasında yatağının ayak ucundaki pencereye baktığını, pencerenin açıldığını ve pencereden gördüğü ağacın üzerinde beyaz kurtlar olduğunu ifade ediyordu. Bunun gördüğü ilk anksiyete rüyası olduğunu söylemiştir. Kurtların beyaz olması hastaya babasıyla birlikte gittiği koyunların bulunduğu çiftliği çağrıştırmıştır. Babasından duyduğu korku hastalığının en büyük nedeniydi ve bu ilk rüya analizinde kurdun babasının yerini aldığı öğrenilmiştir. Hastanın fobisi anne babasını cinsel ilişki içinde gördüğü 1 buçuk yaşını gösteriyordu. Anksiyete babası tarafından doyuma ulaştırılmayı reddettiği anlamına geliyordu. Kurdun onu yemesi babasıyla cinsel ilişkiye girmesiydi. Babası tarafından pasif bir pozisyonda olma isteği bastırılıp yerini kurt fobisi halini almıştır. Bastırmanın itici gücü olaraksa çocuğun narsistlik cinsel libidosu olduğunu görülmüştür. (Freud, 1918)
Bu vakada görülen yaklaşıma göre nevrozların derinlemesine analiz edilmesiyle çocukluk dönemi anılarının yetişkinlikte olan semptomların yeniden üretimle olmadığını, kaynağını çocukluk döneminden alan bir gerilemeye borçlu olan fantezilerden oluştuğu fikri savunulmaktadır. Nevrotik kişiler kendilerini gerileten fanztezilere bağlanma eğiliminde oldukça onları bundan alıkoyup bu bilinçdışı oluşumları bilince çıkartarak tedavi edilmelidir. (Freud, 1918)
Analizde bu çocukluk fantezilerinin gerçek olduğuna inanılan analizler gibi bir yol izlenmelidir. Bunların farkı ancak analizin sonunda ortaya çıkabilecektir. Bu aşamada bunlar incelendikten sonra hastaya bunların gerçek hayattaki görev ve sorumlulukları unutturarak fantezi ürünleri olduğunu, bu görevlerle fanteziler arasında nasıl bir bağ olduğuna bakılması gerektiğini söylenmelidir. Bu şekilde tedavi gerçek yaşamda işe yarar hale gelecektir. Bu fanteziler ortaya çıktığında incelenme yapılmadan hastanın dikkati başka bir yere çekilirse, hastanın bu nevrotik mekanizması desteklenmiş olacaktır. Bu yüzden çocukluğa dair anılara bu bakışla bakılıp incelenmelidir. Bu anılar her zaman gerçeği yansıtmayabilir, çoğu zaman çarpıtılmışlardır. Rüyalarda ise özellikle bu sahnelerle yer değiştiriyorsa, analizde tekrar aynı sahnelere dönülüyorsa rüya bir anı gibi alınıp incelenmelidir. (Freud, 1918)
Bu vakayla dört ya da beş yaşında yaşananların tek başına nevroz üretebildiği Sigmund Freud tarafından kanıtlanmıştır. Bu vakada primal sahne bir cinsel ilişkiyi içermektedir. Gerçek veya fantezi olması fark etmeksizin nevrotiklerin analizlerinde anne babalarının cinsel ilişki sahnesi az görülen bir şey değildir. Analizin sonuna gelindikçe daha önce konuşulmayan anılar ortaya çıkabilmektedir. Bu vakaya göre Freud’un bir müdahalesi olmadan hatırladığı ilk sahne, Freud’un tedavinin bittiğini düşünmesine sebep olmuştur. Çünkü bundan itibaren daha önce bahsedilen direnç ortadan kalmıştır.
Bu vakaya bakarak fobileri ele alırsak fobinin genital bir etkiyle oluştuğunu söylemek mümkündür. Kişi bir benlik anksiyetesi geliştirerek kendine tehdit olarak gördüğü bir şeyden korumaya çalışmaktadır. Fakat bastırma süreci iz bıraktığından semptom olarak ortaya çıkmaktadır. Tehlike olarak algılanan cinsel hedefin yöneldiği nesne bilinçte başka bir şey tarafından temsil edilmesi gerektiği için yer değiştirme ile başka bir nesneye dönüşerek fobi halini almaktadır. Bu vakada babaya duyulan korkunun kurt fobisi olarak bilince çıktığı incelenmiştir. Bu vakadan çıkarılan sonuçla Sigmund Freud tarafından kastrayon anksiyetesinin fobilerin oluşmasına neden olan anksiyete olduğu söylenmiştir. (Freud, 1918)
Psikanalitik tedavinin amaçladığı şey hızlı bir değişim ya da normalleşme değil, engelleri etkisiz hale getirerek hayattaki gelişimlerin olumlu ilerlemesini sağlamaktır. (Freud, 1918)