Bir Efsaneden Gelen 'Narsisizm'
Yazar Gamze Dağar • 25 Nisan 2024 • Yorumlar:
Mısır’da oluştuğu söylenen bir efsaneye göre, Narcissus isminde bir erkek çocuğu Dünya’ya gelir. Daha sonra hayatı, bir büyücü tarafından kehanetle çevrilir. Kehanete göre Narcissus ömrü boyunca mutlu bir yaşam sürecektir fakat bunun bir bedeli vardır. Hayatı boyunca kendisini, kendi görüntüsünü hiç görmemesidir. Efsaneye göre kendi görüntüsünü görürse yaşamı sonlanacaktır. Büyür, gelişir ve yakışıklı bir erkek olur. Bir sürü kadın ona âşık olur ve tüm kadınların aşkları karşılıksız kalır. Gördüğü ilgi ve beğeni onu, kendi düşüncesinde eşsiz bir varlık olarak konumlandırır. Ve bir gün Narcissus bir periye platonik aşk beslemeye başlar.
Zamanla Narcissus’a aşık kadınlar öfkelenmeye başlar ve Tanrı’lardan Narcissus’un lanetlenmesi istenir. O sırada Narcissus büyük ve derin bir aşk acısı çekmektedir. Bir göl kenarında iken susadığını farkeder ve acının vermiş olduğu kasvetle göle eğilir. Gölde kendi yansımasıyla karşılaşır. Beliren yansımasına âşık olur ve büyülenmiş bir halde bitap düşene kadar izler. Yaşamı orda son bulur.
Efsanenin, yazılmış birçok formatı bulunmaktadır. Hatta Narcissus’un son nefesini verdiği yerde miss kokulu bir çiçek yeşerir ve bahsedilen çiçek şimdiki Nergis çiçeğidir… gibi rivayetlere de yer verilmiştir. Narcissus efsanesi daha sonra literatüre Narsisizm ismi ile geçerek kişilik bozuklukları koltuğunda yerini almıştır.
KENDİNİ BEĞENMEK NARSİSİZM GÖSTERGESİ Mİ?
Narsisizm, kişinin kendine hayran olması, beğenmesi ve bağlılığı anlamına gelen, kişilik bozukluğu olarak yer almaktadır. Fakat unutulmaması gereken önemli nokta, aslında narsisizmin (özseverlik), belli ölçülerde, tüm insanlarda bulunduğudur. Kişinin kendini seviyor olması, belli bir ölçüde beğendiğini ifade ediyor olması normal kabul edilir. Bu ifadenin ölçüsü Narsisizm koltuğuna oturma kriteridir. Narsisizmin etkilendiği ölçütler, genellikle geçmiş yaşantılara dayanmaktadır. Amerikan Psikiyatri Birliğine göre Narsisizmin ölçütleri:
-
Büyüklenmeci tutum içinde olma,
-
Eşsiz ve diğer insanlardan her konuda üstün olduğuna inanma,
-
Sınırsız güç, başarı, zekâ, güzellik düşlemleri ile meşgul olma,
-
Kendi amaçları doğrultusunda başka insanları kullanma eğilimleri,
-
Doyumsuz bir beğenilme arzusu içinde olma,
-
Başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamak için çaba göstermeme,
-
Her şeyin en iyisine sahip olması gerektiğini düşünme,
-
Kıskanıldığını sıklıkla düşünme,
Gibi özellikler sıralanmıştır. Yukarda yer alan özelliklerin hemen hemen hepsi zaman zaman herkesin düşündüğü şeylerdir. Fakat Ölçüden kastedilen, kişinin tüm yaşamının neredeyse bu maddelerden ibaret olduğudur. Aslında özellikleri okuduğunuzda, birçoğunuzun tahammül sınırının zorlandığı hissini görür gibiyim fakat yoğun bir ruhsal sıkıntı yaşayan Narsist bireyler, aslında bu aşamaya gelene kadar birçok zorlu yaşantıdan geçiyorlar.
-
Çoğunlukla çocukluk yaşantılarına dayanan travmatik duygusal ilişkiler, topluma uyum sağlamayı oldukça güçleşir,
-
Mevcut konum ile hayal edilen konum arasındaki fark açıldıkça sıklıkla depresif özellikler belirebilir,
-
Birçok davranış ve tutumların farkında olunmayabilir,
-
Kontrol edilemez beklentiler, gerçek yaşamdan uzaklaştırabilir,
-
Bilinçdışından kaynak aldığı için kişi çoğu zaman ruhsal sıkıntısına anlam veremeyebilir.
Tüm ruhsal bozuklukların şiddeti, türü ve tedavisi kişiden kişiye göre değişmektedir. Her kişi kendi içinde özeldir ve biriciktir. Uygun psikoterapi teknikleri ile birçok aşama kat edilebilir, büyük ölçüde kendi içinde ve toplumda uyum gösterebilir.