Boşanma ve Çocuğunuz
Yazar Zeynep Pınar • Psikiyatrist, Çocuk Psikiyatristi • 17 Mayıs 2016 • Yorumlar:
Boşanma, hiç kuşkusuz çocukların başına gelebilecek en sarsıcı olaylardan birisi ve potansiyel olarak onların gelişimlerini ciddi bir biçimde etkileyecek bir dizi değişikliği de beraberinde getirir. Önemli olan anne ve babanın evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıklarıdır. Boşanmadan sonra hayatlarını ve ilişkilerini nasıl sürdürdükleri ve çocukları ile ilgilenmeye devam etmeleridir. Boşanma; anne ve babanın karşılaştığı kendisi içinde en büyük sorunlardan birisi, kendileri zor bir dönem yaşarken, çocuklarına daha fazla ilgi göstermek ve tutarlı olabilmeye özen göstermeleri gerekmektedir. Bu kişiler enerjilerinin çoğunu kendilerini yiyip bitiren sorunları ile başa çıkmak için harcarlar ve çocuklara pek bir şey kalmaz. Eğer ailede fiziksel, duygusal, uyuşturucu kaynaklı istismar söz konusu ise durum daha zordur, çünkü bu ailelerin çocukları zaten anne ve babalarından bir süredir yeteri kadar ilgi görmemiş durumdadır. Ancak güven ve kararlılıkla bu tür sorunların üstesinden gelebilirsiniz, zaman zaman zorlansanız ve yalnız hissetseniz bile çocuklarınızın geleceğini düşünmeniz çok önemlidir. Çocuklarınızın boşanmanıza uyum sağlamasına yardım etmek için atacağınız ilk adım yapmanız gereken şeylerin bilincine varmaktır.
Çocuklarınızın diğer ebeveyn ile mutlu ve sıcak bir ilişki sürdürmek için cesaretlendirmek ve bunun için elinizden geleni yapmak.
Eski eşinizle ilişkiyi mümkün olduğu kadar sorunsuz sürdürmek. Bu mümkün değilse, sorunları çocuklara yansıtmamak.
Çocuklarla ilgili konularda eski eşinizle işbirliği yapmak
Hayatlarındaki birinci derecede yakınlarından ve uzmanlardan yardım ve rehberlik istemeleri için çocuklarınıza yardım etmek
Günümüzde sadece ülkemizde değil, tüm dünyada boşanma oranı hızla artmaktadır.
Ne yazıkki bireysel gelişme ve hayata dair seçeneklerin artması adına ödediğimiz bedellerden biri geleneksel ailenin çöküşü ve boşanmanın çok çeşitli sonuçlarıdır.
Bugünde çocukların daha az zarar verici şekillerde birbirine düşman eski eşler tarafından kullanıldığı söylenebilir. Bu düşmanlık bazen eşlerin kendilerinden kaynaklanmaktadır. Öyle ya da böyle, anne baba arasındaki çekişmenin kurbanı olan çocuklar bazen ailenin çamaşır makinesi yada kurutucusundan farklı bir muamele görmemektedirler. Çocukları kim alacak anne mi, baba mı? Boşanmayı karşı tarafın istediği durumlarda, eşler karşı tarafın önüne istatistiklerin koyarak karşı taraftan suçluluk duygusu uyandırıp, fikrini değiştirmeyi deneyebilirler. Sadece çocukların iyiliği için bir arada bulanmanın çok nadir işe yaradığı görülmektedir. Kasıtlı sessiz kalmalardan, sürekli bağırış çağırışlardan, fiziksel şiddet göstermeye kadar çeşitli anlaşmazlık manzaralarına şahit olmuş çocuklar, boşanmış aile çocuklarından daha uyumsuz olabilirler. Boşanmakta olan çiftlerin birbirlerini sözle veya şiddet kullanarak taciz etmesi oldukça yaygındır. Boşanmaların nerede ise yarısının bir dereceye kadar fiziksel şiddet içerdiği tahmin edilmektedir. Bu gibi durumlarda çocuklar, ayrılığı ya da boşanmayı kavgadan bir kurtuluş yolu ya da evlerinin güvenli ve sıcak bir yuvaya dönüşmesi için bir şans olarak görebilirler. Boşanmış anne ve babalara sahip olmak ya da boşanmış bir ailenin üyesi olmak kendi başına zaralı değildir. Önemli olan aile üyeleri arasındaki ilişkilerin ve aile hayatının kalitesidir. Bu, her vakada boşanmanın doğru cevap olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. İnsanlar bir evlilik danışmanına ya da terapiste başvurmak yerine boşanmayı tercih edebilmektedirler. Bunun nedenini bir ilişkiyi doyurucu şekilde sürdürmek için caba göstermeleri gerektiğini inanmamalarıdır. Her kişinin durumu ona özel şartların ışığı altında incelenmelidir. Bunun için özel eğitim almış profesyonel uzmanlardan yardım alınmalıdır. Hakim karşısına geçmeden önce, hekim karşısına geçiniz. Amaç boşanmanın çocuklar üzerindeki etkisini en aza indirmek olmalıdır. Çoğunun arkadaşlarından en az birisinin anne ve babası boşanmıştır, anne ve babalarınında bir gün boşanacağı endişesini taşımaktadırlar. Bu çocukların hayatında çok kuvvetli bir korkudur. Onların kimlik ve güvenlik duygularını etkilemektedir. Özellikle fiziksel şiddet ve alkolizmin bulunduğu ailelerde çocuklar farkında olmadan anne ve babalarının ruhsal durumlarını okurlar. Kızgın ya da mutsuz ebeveyne yaklaşmak için en doğru zamanı çeşitli ayrıntılardan yola çıkarak bulabilirler. Başkalarından bir darbe yememeyi ve azar işitmemeyi bile becereceğim diye uğraşırken içe kapanabilir. Yersiz korkularına esir olabilir.
Olay patladığı zaman ki bu çoğu kez anne ya da babanın evden ayrılması ile kanıtlanır.
Hayatlarının başından itibaren çocuk onlara bakan kişilere, ki bunlar genellikle anne ve babalarıdır, bağlanırlar. Bu sağlıklı gelişimin işaretidir. Güven veren bağlılıklar ve onların kurulmasını sağlayan sevgi dolu fiziksel temaslar olmadan çocuklar normal bir şekilde olgunlaşamazlar. Bundan yoksun kalan çocuklar büyüdüklerinde kendilerini güvensiz hissederler. Emin olamazlar ve başka insanlarla ilişki kurmaktada zorlanırlar. Bir dizi davranış ve kişilik sorunu yaşamaları büyük bir olasılıktır. Birisi evden veya aileden ayrıldığında çocukların varolma ve hayatta kalmalarını sağlayan güven duyguları sarsılır. Anne ve babanın artık bir arada olamayacakları gerçeği evlerinin altındaki toprağın bir depremle yarılması kadar korkunç bir felakettir ve mutsuz hissederler, olanları protesto ederler, içlerine kapanır ve üzülürler, ayrıca neşesizdirler, kilo kaybederler veyahut büyümezler, uyku sorunu yaşarlar. Yetişkinlerle ilişki kurmaya çabalarken çok fazla talepte bulunabilirler. Çocuğun aileyi terketmiş ebeveyni özlemesi doğaldır. Onun çok sık ve düzenli görüyor olması bile çocuğu tatmin etmez ve mutlu kılmaz, ebevynin ayrılmış olması çocukların bağlılık duygularını yok etmez. “Çünkü yetişkin olan bizleriz ve esas biz onlara bakmak zorundayız” demelidir ebeveyn. Çocukların iki ebeveyne de ihtiyaçları vardır. Boşanmış ailelerin çocuklarının çoğu anneleri ile yaşar. Velayetleri annede olan çocukların %50’si son bir yılda babalarını görememiştir. Ancak %16,4’ü babalarını haftada bir kez veya daha fazla görebilmiştir. Sadece %13’ü annelerini son bir yılda görememiştir ve %31’i annelerini haftada bir kez yada düzenli olarak görebilmiştir. Annemizi ve babamızı tekrar görebilecek miyiz? Sorusu çocukların zihninde hep mevcuttur. Bu soruyu genelde okul öncesi çağındaki çocuklar sormaktadır. Çocuklara ayrılan ebeveynin istedikleri zaman görebilecekleri ya da arayabilecekleri (eğer şartlar uygunsa) söylenmelidir. Ne olursa olsun boşanma çocuğu olumsuz yönde etkiler ve profesyonel yardım alınarak, boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri kontrol altına alınmalıdır.
Çocuklar için her iki ebeveyn ihtiyacı vardır ve yeri doldurulamaz.
Cinsellik dışı yollarla bir erkeğin ilgisini çekme egzersizini babalarıyla yapamadıkları için babasız büyüyen kızlar, yaşlarına göre erken uyanırlar. Bir atasözünü ben değiştirdim “kızını sevmeyen dizini döver”. Babaları tarafından ihmal edilen kız çocukları mutluluğu; diğer erkekleri mutlu etmekle ölçmeleri çok üzücüdür.
Çocukların boşanmaya uyumu, annenin STRESLE BAŞETME BECERİSİNE bağlıdır (Stresle başetme becerileri bölümüne bakınız). Eşini boşayan bireylerin geride enkaz bırakmamaları lazım, evlenme gibi boşanmada da ONUR ve SAYGI! korunmalıdır ki çocuklara zarar minimuma insin.
Evlilik bitmesi ile “dünyanın sonu gelmez” deyip serin kanlı olunarak çocuğunuza kısa cümlelerle doğru bilgilendirinki o kafasında kendisini suçlayan senaryolar yazmasın.
Örneğin; arkadaşımın babası ölmüş bir çocuk, babası evi habersiz terkettiğinde acaba babamıda araba çarptı mı, korkusu ile günlerce uyuyamayıp üzgün olan annesinede soramamıştı.
Çocuğa anne babsını göreceği bilgisi verilmeli ve kendi geleceğine yönelik bilgi verilmelidir.
Sorunlu ebeveynin eve döneceği beklentisine çocuğunuzu sokmayınız. Sorunlu ebeveynin evi istediği zaman kullanacağı otel haline sokmayınız.
Her iki ebeveynin çocuğu sevdiği, bakmaya devam edecekleri, hangi yaşta olursa olsun çocuklara ısrarla söylenmelidir.
En iyi şartlarda bile geriye kalanlar üzülecektir; gitmeden çocuklara iki üç hafta zaman tanınmalıdır. Çocuklara soru sormaları ve endişelerini dile getirmeleri için zaman tanınmalıdır.