Burun Estetiği

Burun nefes ve koku alma işlevleri ile duyu organlarımız içerisinde en önemlilerinden biridir. Tat işlevini de büyük ölçüde etkileyen koku alma, nefes işlevi ile birlikte ahenk içerisinde olmalıdır. Bunun dışında, yüz ifadesinin en önemli belirleyicilerinden olan burnumuzun estetik ölçütlere uygun olması beklenir. Temel estetik oranlar içerisinde, yukarıdan aşağıya bir eksende bakıldığında, burun yüzün 1/3 orta kısmında yer alırken, yatay eksende gözün iris adı verilen renkli tabakasının dışına taşmamalıdır. Alt ve üst çene ile de yan bakışta uyum içerisinde olmalıdır.


Estetik görüntüsü sorunlu olan burunda sıklıkla nefes alma problemleri ile de karşılaşılıyor.

Burun estetiği ile ilgili sorunları olan hastalarımızın muayenesinde nefes ve koku alma problemleri ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Bunlar, sadece derin nefes alışta burun kanatlarının birbirine yapışarak hava yolunun tıkanmasından, normalde hiç nefes alamamaya kadar değişen şekillerde olabilir. Bunların cerrah tarafından detaylı muayenesinin yapılarak ameliyat planlamasında göz ardı edilmemesi gerekir. Unutmayın ki iyi işlevi olmayan ama estetik anlamda güzel gibi duran burunlar sonraki süreçte mutlaka işleve yönelik onarıcı ameliyatlara ihtiyaç duyarlar. Ek olarak, genelde ameliyat sonrası dönemde şişlik ve ödemlerin geçtiği 6 ay- 1 yıldan itibaren nefes alışı düzelmeyen hastalarda genelde estetik sonuçlar da beklenenin altındadır.
 

Burun problemleri ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Burundan nefes alamama, geceleri ağzı açık uyuma, ağız kokusu, ağız kuruluğu gibi sorunlara yol açabildiği gibi uzun süreçte , akut koroner sendrom, akciğer damarlarında hipertansiyon gibi ciddi sağlık sorunları için de suçlanmıştır. 

Burun şeklinin düzeltilmesinde sadece ameliyata dayalı çözümler kullanılmıyor.
Burunda şekil bozukluklarının küçük müdahalelerle düzeltilebileceği hastalarımda özellikle ameliyat olmayı istemiyorsa, geçici etkili hyaluronik asit bazlı dolgularla deformitelerin düzeltilmesi mümkündür. Ancak dediğimiz gibi yapılan müdahale geçicidir ve belirli zaman aralıkları ile tekrarlanması gerekir. Burnun eksenlerinde bariz deformasyonlar içeren, kıkırdakları yetersiz olan hastalarımızda dolgu ile müdahalelerin yetersiz olacağını hatırlatmak isterim.

Hastalar estetik burun ameliyatlarından sonra, hissedilebilecek ağrı ile ilgili önyargılara sahiptir. Ancak aşırı deforme burunlarda kaburgadan alınan kıkırdak yama nedeniyle göğüs kafesinde oluşabilen birkaç günlük ağrılar dışında burun bölgesinde ağrı olması sık karşılaşmadığımız bir bulgudur. Kendi hastalarımda ameliyatın başından sonuna kadar yapılan buz uygulaması ile ameliyat boyunca kanama da az olmakta ve morluk ile ödem de nadiren gözlenmektedir. 


Ameliyatta kesi izi oluşması anatomik sorunun boyutu ile ilişkilidir.

Hastalar ameliyattan sonra iz kalıp kalmayacağını doğal olarak soruyorlar. Burnun estetik ameliyatları temelde üç ana tipte ayrılmaktadır. Birincisi “açık teknikle rinoplasti” dediğimiz, burun ucu ile dudağı birleştiren ve kolumella adı verilen geçiş bölgesinde bir kesi ile burun kanatlarının iç yüzünde kesiler gerektiren bir yöntemdir. Kolumelladaki iz görünür bir iz olmakla birlikte birkaç aylık sürede belli belirsiz bir hal almaktadır. Burun kanadının iç tarafındaki kesilerde ise dışarıdan görünür bir iz beklenmez. Açık teknik, anatomik yapıların en iyi gözlenebildiği ve en rahat müdahale edilebildiği tekniktir. Kolumellada kesi yapıldığı için ameliyat sonrası ödem ve morluğun kapalı tekniğe göre daha fazla olduğunu bildiren yayınlar vardır. Burnun ağır deformitelerine en rahat yaklaşımda bulunulabilen tekniktir. Doğurtma tekniği (delivery method) ya da yarı kapalı teknik olarak bilinen yöntemde kolumellada kesi oluşturmadan iç kesilerle burun yapıları dışarı doğurtularak ameliyat içi iskelet düzenlemeleri yapılır. Ama özellikle burun ucu şekillendirmelerinde çok işe yarar. Kapalı teknikte ise burun kanatları ile burun orta bölmesinde yapılan kesilerden ameliyat gerçekleştirilir. Böylelikle dışarıdan görünür bir iz kalmamış olur. İç anatomik yapının en sınırlı gözlenebildiği tekniktir. Bazen endoskop denilen kameralarla daha detaylı görmek mümkündür. Özellikle ultrason aracılı (piezzo) ameliyatlarda kamera kullanımı gerekli olabilmektedir.

“Birkaç günde burun ameliyatının tüm şişlikleri morlukları geçer ve normal hayatınıza dönebilirsiniz” tarzındaki yorumlar hatalıdır ve itibar edilmemelidir.

Hastalarda burun ameliyatı sonrası oluşacak değişikliklerin geri dönmesi 6 ay- 1yıl arasındaki sürelerde gerçekleşir. Hastayı tatmin eden sonuçlar genelde ilk 3 ayda elde edilebilmekte ise de genelde ilk 6 aydan önce yorumda bulunmak erken sayılabilir. Hastalarımız genelde birçok hekimden görüş almaktalar. Yüzünüzde hiç şişme olmayacağı çok iddialı bir vaattir. Hatta bu şişmelerin ve morlukların birkaç günde tamamen ortadan kalkması pek beklenen bir durum değildir. Özellikle morluklar nadiren de olsa 3 haftadan daha uzun sürebilmektedir.
 

Ameliyat sonrasında nelerle karşılaşabileceği konusunda hastalarımın detaylı olarak bilgilendirilmeleri ameliyat öncesi gerilimlerini de azaltmaktadır.

Herkes için geçerli olduğu üzere insanoğlu sonuçlarını tahmin edebildiği ya da öğrendiği eylemlere girişirken daha az gerilim içerisinde olmaktadır. O nedenle ameliyat sonrasındaki süreçten ve olası riskler ve olumsuz sonuçlar olarak nitelendirebileceğimiz “komplikasyonlar”dan haberdar olduklarında bu sorunların yönetimi ile ilgili hekimleri ile daha fazla uyum içerisinde olmaktadırlar. Her ameliyattan sonra bazı sorunlarla karşılaşılabilir ve önemli olan ve cerrahlığın da ön plana çıktığı durum bu sorunların yönetilmesidir. Estetik burun ameliyatında ortaya çıkabilecek temel sorunlar içerisinde hasta beklentisinin altında bir sonuç alınması, burun kanaması, yara hattı enfeksiyonu, ağır eksen kayması olan hastalarda eksen kaymasında tekrarlama, burun iskeletinde çökme, burun kanatlarında işlev yetersizliğine bağlı nefes alma sorunları, içeride yer alan bezelerin tekrar şişmesi gibi sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Bunlara ek olarak tüm ameliyat biçimlerini de önceden kestirilemeyecek ameliyat içi sorunlarla da karşılaşılabilir. Örneğin, ilaç alerjisi, anestezi işlemine bağlı genel riskler bu gruptadır. Yine bu noktada ameliyathanede bulunması nedeniyle hasta tam güvenlik altındadır ve genellikle bu tür sorunlar ciddi sonuçlarla karşılaşmadan bertaraf edilebilmektedir. 
 

İkinci ya da üçüncü burun ameliyatları ilk kez geçirilen burun ameliyatına göre iyi sonuçlar almak açısından daha kapsamlı olacaktır.

Burun estetiği ile ilgili sorunlar nedeniyle başvuran hastaların bir kısmı daha önce burun ameliyatı geçirmişlerdir. Bu hastalar şekil ya da işlevdeki yetersizlikten rahatsız olurlar. Örneğin, burun içerisinde yeniden şişen bir konka bezesi çok da nadir görmediğimiz ve nefes almayı olumsuz etkileyen bir sorundur. Bu durumda radyofrekans, lazer ya da cerrahi yöntemler ile tekrar düzeltme işlemi gerekebilir. Burun şekli ve iskeleti ile ilgili sorunlarda silbaştan rinoplasti ameliyatı gerekli olabilir. Bu durumda geçirilen her ameliyat burun cildinde incelmeye yol açabilir ve iskeletteki onarımın kaburga ya da kulak kıkırdaklarından alınacak yamalarla desteklenmesi gerekebilir. Burun cildindeki incelmenin önüne geçmek için düzeltme ameliyatlarında yama alınan sahadan, çevre kaslara ait zar tabaka (fasya) yaması da alınarak kıkırdakların üzeri örtülebilmektedir. Bu durumda yama alınan sahada, bakımı yi yapıldığında zamanla belirsizleşebilen bir iz kalabilir. Kadında bu iz genelde meme altı katlantıda gizlenebilir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Nebil Yeşiloğlu Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Doç. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)