Çağımızda Tükenmişlik Sendromu
Yazar Kartal Şahin • Psikolog • 4 Ekim 2022 • Yorumlar:
Her sabah erkenden kalkıp işe veya okula gidiyoruz, orada elimizden gelen performansın en iyisini sergilemeye çalışıyoruz, ardından birçoğumuz ödevler ve evdeki iş yükü arasında kaybolup gidiyor. Akşam saatleri geldiğinde ise çoğu zaman bir ekran başına kurulup uykumuzun gelmesini bekliyoruz. Bazen bu; konusunu bile önemsemediğimiz bir film oluyor, bazen ise sosyal medyada kimin nerede ne yaptığını izleyerek geçiriyoruz zamanımızı. Ancak ertesi sabah uyandığımızda hala hiç dinlenmiş hissetmediğimizi, hatta adeta tükenmiş hissettiğimizi fark ediyoruz.
Duygusal tükenmişlik, günümüzde birçoğumuzun yaşadığı ama bazen farkına bile varılmayan bir durumdur. Kişi kendini amaçsız hisseder, artık çoğu şey zevk vermiyordur. Kendini ne kadar uyuduğundan bağımsız olarak sürekli yorgun hisseder, herhangi bir şeyi yapmak için şevkle dolu değildir. Tükenmişliğin sebebi uzun süre yoğun stres altında kalmak olabileceği gibi sosyal destek eksikliği, kötü çalışma koşulları gibi faktörler de olabilir. Genellikle ortaya çıkış sebebi çevresel olsa bile, tükenmişlik hissini azaltmak için deneyebileceğimiz bazı yöntemler mevcuttur.
Nasıl önüne geçilir bu tükenmişliğin? Bunda en önemli etkenlerden birinin etkili bir öz bakım rutinine sahip olmak olduğunu söyleyebiliriz. Öz bakım herkes için farklı anlamlara gelebilecek olsa bile kendimize iyi gelmek için uygulayabileceğimiz bazı örnekler vermek mümkün. Bizi rahatlatan rutinlere sahip olmak, sosyal çevremizde sevdiğimiz insanlarla daha sık vakit geçirmek, bedensel ihtiyaçlarımıza kulak vermek, hobilerimize daha sık zaman ayırmak bunlardan birkaçı. Ayrıca gerçek bir dinlenme tecrübesinin yaşanması için bu dinlenmenin ekranlar tarafından işgal edilmemiş olması da önem taşıyor. Bir yandan Twitter’da yeni haberleri takip edip bir yandan Netflix’te yeni çıkmış bir diziyi izlemeye çalışırsak beynimizin tam manasıyla dinlenmesini bekleyemeyiz. Bu nedenle bize keyif veren aktiviteler ile beynimizi sakinleştiren aktiviteler arasında bir denge kurmak önemli. Ayrıca zaten yoğun bir iş yüküne sahipsek, zaman zaman arkadaşlarımıza veya bizden talepte bulunan kişilere hayır diyebilmeyi öğrenmek de önem taşıyor. Teknolojinin bizim doğamız hâline geldiği bu dönemde ise bedenimizle doğada zaman geçirebilmek, egzersiz yapmak, meditasyonu deneyimlemek, güneş ışığında daha fazla vakit geçirmek gibi aktiviteler bize fayda sağlayabilir. Biyolojik olarak bize iyi geldiği kanıtlanmış bu aktiviteler, bedenimizin stresten uzaklaşmasına yardımcı olacaktır.
Tükenmişlik, yerini daha kuvvetli depresif semptomlara bırakmadan önce bazı alışkanlıklarımızda değişikliğe gitmek, öz bakımımıza daha fazla vakit ayırmak, eğer ihtiyaç duyuyorsak bir uzmandan destek almak bize iyi gelebilir. Tükenmişlik hissinin yerini tükenmişlik sendromuna bırakması durumunda psikoterapi kişilere yardımcı olacaktır. Ancak bazen tükenmişlik hislerinin çalıştığımız iş, içinde yaşadığımız koşullar gibi çevresel, hatta zaman zaman toplumsal sebeplerden kaynaklı olduğunu da unutmamak gerekmektedir.