Çağımızın Hastalığı Obezite Ve Beslenme Tedavisi

Yazar Kadir GezenDiyetisyen • 2 Haziran 2021 • Yorumlar:

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanmaktadır. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama %15-20’sini, kadınlarda ise %25-30’unu yağ dokusu oluşturur. Erkeklerde bu oranın %25, kadınlarda ise %30’un üzerine çıkması durumu obezite olarak tanımlanır.

Türkiye’de de obezite prevalansı gelişmiş batılı ülkelerden aşağı kalmamakta, özellikle kadınlarda %30’ların üzerinde belirgin yüksek oranlara ulaşmaktadır. Türkiye Diyabet, Obezite ve Hipertansiyon Epidemiyolojisi Araştırması (TURDEP-2) çalışmasında Türk erişkin toplumunda 1998’de %22,3 olan obezite prevalansının %40 artarak 2010’da %31,2’ye ulaştığı görülmüştür. Kadınlarda obezite prevalansı %44, erkeklerde ise %27 olarak saptanmış ve son 12 yılda prevalansın kadınlarda %34, erkeklerde ise %107 arttığı bildirilmiştir. TURDEP 2 çalışmasında morbid obezlerin (BKİ.40kg/m2) oranı ise %1’den %3,1’e yükselmiştir. Ülkemizde 5 yılda bir tekrarlanan 15-49 yaş grubu kadınların çalışma kapsamına alındığı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) sonuçları incelendiğinde de obezitenin kadın nüfusta giderek arttığı görülmektedir.

Obezite Nedenleri

Günümüzde obezitenin en sık nedeni enerji yoğun gıdalara kolay ulaşılması ve durağan yaşamdır. Alınan enerji harcanan enerjiden fazla olursa enerji fazlası yağ şeklinde depolanır. Obeziteye neden olan durumlar:

  • Dengesiz Beslenme

  • Yetersiz Fiziksel Aktivite

  • Endokrin Hastalıklar (Diyabet, Tiroid Vb.)

  • Obezite Ile Seyirli Genetik Sendromlar

  • İlaçlar

Obezitede Risk Faktörleri

  • Yaş

  • Cinsiyet (Kadın)

  • Eğitim Düzeyi

  • Evlilik

  • Gebelik Sayısı Ve Doğumlar Arası Süre

  • Beslenme Alışkanlıkları

  • Sigaranın Bırakılması Ve Alkol Alışkanlığı

  • Sosyo-Kültürel Ve Sosyo-Ekonomik Durum

  • Genetik Faktörler

  • Arkadaşlarının Veya Aile Bireylerinin Obez Olduğu Bir Çevrede Yaşamak

Obeziteye Eşlik Eden Komplikasyonlar

  • Tip 2 DM

  • Kardiyovasküler Hastalıklar

  • Sindirim Sistemi Hastalıkları

  • Nörolojik Hastalıklar

  • Solunum Sistemi Hastalıkları

  • Kanser (Özellikle Hormona Özgü Kanserler)

Obezitenin Önlenmesi

Obezite sıklığının hızlı artışını durdurmanın en önemli yolu bireylerin obez olmalarını önlemektir. Bu amaçla topluma dönük doğru ve kanıta dayalı bilimsel uygulamalar çocukluktan itibaren başlatılmalıdır. Temel olarak iki husus önemsenmelidir. Bunlar:

  1. Obezite Konusunda Eğitim (Çocukluktan Itibaren)

  2. Yeterli Ve Dengeli Beslenme

  3. Fiziksel Aktivite Yapılmasıdır.

Beslenme Tedavisi (Diyet)

“Yeterli ve dengeli beslenme” büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak yaşamın sürdürülebilmesi için gerekli olan enerji ve besin ögelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılmasıdır.

İnsan yaşamı için gereksinim duyulandan fazla enerji alınması sonucu ortaya çıkan, vücutta yağ miktarının artması durumu “fazla kiloluluk” ve “obezite”dir.

Enerji Dengesi: Alınan Enerji = Harcanan Enerji

Fazla kilolu veya obez olmak; hipertansiyon, hiperlipidemi, kalp-damar hastalıkları, inme, Tip 2 diyabet, bazı kanser türleri, kas-eklem hastalıkları ve solunum sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık sorunları riskini artırır.

Yeterli ve Dengeli Beslenme Önerileri

Günlük enerji alımının dengelenmesi ve fiziksel aktivitenin artırılması ile vücut ağırlığını denetim altına almak olasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme için 5 temel besin grubunda yer alan besinler, diyetisyen tarafından belirlenen şekilde her bireye özgü miktarlarda tüketilmelidir. Temel besin grupları:

  1. Süt Ve Ürünleri

  2. Et, Et Ürünleri, Yumurta, Kuru Baklagiller Ve Yağlı Tohumlar

  3. Sebze

  4. Meyve

  5. Ekmek Ve Diğer Tahıl Ürünleridir.

Fazla Kilolu Ve Obez Bireylerde Tıbbi Beslenme Tedavisinin İlkeleri

Kişinin günlük enerji alımı, haftada 0,5-1 kg vücut ağırlık kaybını sağlayacak şekilde enerji alımı belirlenir. Günlük enerjinin yaklaşık olarak %12-15’i proteinlerden sağlanmalı, hayvansal ve bitkisel kaynaklardan dengeli olarak tüketilmelidir. Yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K vitaminleri) vücutta kullanımını sağlamak için diyetin yağ miktarı enerjinin %15-20’nin altına düşmemelidir. Diyet yağ içeriğini dengelemek için;

  • Kızartma Yerine Izgara, Haşlama, Buharda Ve Fırında Pişirme Yöntemleri Seçilmelidir.

  • Az Yağlı Süt Ve Ürünleri Tercih Edilmelidir.

  • Kaymak, Krema, Mayonez Gibi Yağ Içeriği Yüksek Besinlerden Uzak Durulmalıdır,

  • Yağsız Kırmızı Et, Balık, Derisiz Beyaz Et Tercih Edilmelidir.

  • Sucuk, Sosis, Salam, Pastırma Gibi Besinler Yüksek Yağ Içerikleri Nedeniyle Tercih Edilmemelidir.

  • Yüksek Sıcaklık Derecelerine Maruz Bırakılarak Pişirilmiş Pastacılık Ürünleri Ve Kızartmalardan Trans Yağ Içerikleri Yüksek Olduğundan Kaçınılmalıdır.

  • Krema Içeriği Yüksek Kafeinli Içecekler Sık Tüketilmemelidir

Günlük enerjinin %50-60’ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Şeker gibi basit karbonhidratların tüketimi azaltılmalı; tam tahıllar, kuru baklagiller gibi besinlerde bulunan kompleks karbonhidratların tüketimi artırılmalıdır. Diyet karbonhidrat ve posa içeriğini dengelemek için;

  • Her Öğünde Taze Sebzelerden Hazırlanmış Salata Tüketilmelidir.

  • Kabuklu Yenebilen Meyveler Yıkandıktan Sonra Kabuklarıyla Yenmelidir.

  • Meyvelerin Suyu Yerine Kendisini Tercih Edilmelidir.

  • Şekerle Tatlandırılmış Içecek Tüketimi Sınırlandırmalı Veya Tüketiminden Uzak Durulmalıdır.

Günlük 25-30 g posa alımı yeterlidir. Sebze ve meyveler, kurubaklagiller ve tam tahıllı ürünler önerilen doğal posa kaynaklarıdır. Günlük en az 1,5-2 L sıvı tüketilmelidir. Özellikle her öğünde yemeğe başlamadan önce alınması önerilir. Günlük beslenme programı 3 ana ve bireye özgü uygun sayıda ara öğün olarak planlanmalıdır. Ana öğünlerin arasının 5-6 saati aşmamasına dikkat edilmelidir. Bireylerde yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı yaşam tarzı haline getirilmelidir. Hatalı zayıflama programları kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle bireye özgü en uygun beslenme programı için diyetisyene yönlendirilmesi sağlanmalıdır.

 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)