Çatışmalarda Yıkıcı Olmak
Yazar Fatma Nur Ar • Psikolog • 6 Temmuz 2022 • Yorumlar:
Romantik ilişkiler söz konusu olduğunda çatışmaların varlığı kaçınılmazdır. Sanılanın aksine, sağlıklı bir ilişki çatışmaların yaşanmadığı bir birliktelik değildir. İlişkiye ve bireye zarar veren çatışmaların varlığından ziyade çatışma esnasındaki tutum, davranış ve örüntülerdir. Çatışma sırasında kimi çiftlerin çatışmayı sürdüren ve şiddetlendiren tepkilerde bulunduğunu, kimilerinin ise kavga etmekten kaçındığını görürüz. Ya da birbirini anlamaya, yatıştırmaya ve uzlaşmaya çabalayan çiftlerin çatışmalardan kazançlı çıktığına şahit oluruz.
Çatışmalarda yıkıcı olmak ne demektir?
Çatışma esnasındaki tutum ve davranışlar genel olarak yapıcı ve yıkıcı olarak ele alınır. Yıkıcı çatışma çözme stillerini incelediğimizde tehdit, kaçınma, hakimiyet kurma, suçlama ve dalga geçme davranışlarına sıklıkla rastlarız. Yıkıcı olarak ele alınan bu davranış biçimleri çatışma sonucunda olumsuz duygular hissedilmesine ve partnerlerden en az birinin sonuçtan memnun olmamasına neden olur. Kişinin kendi bakış açısını kabul ettirmeye çalışması, herhangi bir tartışma ortamına girmekten kaçınması ya da kendi ihtiyaçlarını göz ardı ederek partnerine teslim olması yıkıcı çatışma stillerine örnek olarak gösterilebilir.
Bu örnekleri ele alacak olursak;
Rekabet etme, sorunların çözülmesine yönelik girişkenlik içerse de bu, partneri bastırmaya yöneliktir. Rekabet etme stilini kullanan bir birey, partneriyle işbirliği yapmaya açık değildir. Tahmin edildiği üzere, bu kişiler kendi istek ve ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik arzularını partnerleri için aynı derecede hissetmezler. Bu stili kullananlar için çatışma sonucunda kazançlı çıkmak memnun olmaları için yeterlidir. Bu nedenle, çatışma sırasında boyun eğmemek adına söylenebilecek tüm sözler ve eylemler denenir. Rekabet sürecinde partnerin kişiliğine saldırı, eleştiri, hakaret, dalga geçme ve taklit etme sıklıkla kullanılır. Kısacası, bir başkası üzerinde baskı kurulmasına ve kendi fikirlerinin üstünlüğünün savunulmasına dayanan bu yaklaşım empatiden ve karşılıklı memnuniyetten oldukça uzaktır.
Kaçınma stilinde, rekabet etmeden farklı olarak, sorunu çözmek için herhangi bir girişkenlik söz konusu değildir. Anlaşmazlıkların ve huzursuzlukların çözülmesine dair ne bir adıma ne de bir motivasyon ışığına rastlanır. Konuşulması gereken pek çok mevzu vardır; ancak kaçınma stilini kullanan bir birey hem kendisinin hem de partnerinin istek ve şikayetlerini ele almak istemez. Genelde bir tartışma ortamı doğduğunda geri çekilmeyi, sorun üzerine konuşmamayı, ortamdan ayrılmayı ve sessiz kalmayı tercih eder. Bu şekilde içe kapanmak ve tartışmaktan kaçınmak aslında ilişkiye duvar örmeye benzer. Kişi sorunları konuşmaktan uzaklaştığı gibi partnerinden de uzaklaşmaktadır.
Kaçınma stiline benzer şekilde, uyum sağlama stilinde de sorunları çözmeye dair bir motivasyon yoktur. Ancak, partneri mutlu edebilmek adına yalancı bir işbirliği hali dikkat çeker. İşbirliği yapılıyor gibi görünse de aslında olan partnerin isteklerine teslim olmak, kendi hakkını ve isteklerini savunmamak, ilişkide var olmamaktır. Uyum sağlama stilini kullanan kişiler kendi istek ve sınırları hakkında fazla düşünmezler ya da bunları dile getirmezler. Öncelik partnerin ihtiyaçları ve çatışmanın bir an önce son bulmasıdır. Bu nedenle çatışma sırasında partnerlerini sakinleştirmeyi, partnerlerine ayak uydurmayı, partnerleri ile ilgilenmeyi tercih ederler. Ateşi körüklemedikleri için iyi bir partner olduklarını düşünseler de bastırdıkları istekler ve duygular bir gün ilişkilerini ziyaret edecektir.
Buraya kadar olan kısımda çatışmalarda yıkıcı olmayı ele aldık. “Çatışmalarda yapıcı nasıl olunur?” ve “Çatışmalarda yapıcı olmak neden önemlidir?” sorularına bir sonraki yazıda cevap arayacağız. O zamana kadar hep birlikte çatışma esnasında yıkıcı tutumlara sarıldığımız zamanları ve yıkıcı tutumların ilişkimize etkilerini düşünelim. Böylelikle bir sonraki yazı, yapıcı çatışma çözme stillerini hayatımıza katabilmek adına rehber olacaktır.