Cinsel İşlev Bozuklukları
Yazar Ozan Pazvantoğlu • Psikiyatrist • 3 Aralık 2017 • Yorumlar:
Doyumlu bir cinsel yaşam sağlıklı bir yaşamın temel yapı taşlarından birisidir. Bireyin özellikle ruhsal
sağlıklılık durumu cinsel yaşamının nasıl olduğu ile yakın ilişkilidir. Cinsel yaşamdaki aksaklıklar hem
direk etki ile yaşamın önemli bir alanında tatminsizliğe yol açar hem de çeşitli ruhsal hastalıklara zemin
hazırlar.
Cinsellik çok boyutlu bir kavramdır ve cinsel döngü birkaç aşamalardan oluşur. Bu aşamalardan birinde
ya da birden fazlasında olabilen bozulmalar cinsel sorun ya da cinsel işlev bozukluğu olarak karşımız
çıkmaktadır. Bu aşamalar; cinsel istek, cinsel uyarılma (erkekte peniste sertleşme, kadında vajinal
ıslanma) ve orgazm aşamalarıdır. Bu aşamaların her biri ile ilgili farklı cinsel bozukluklar olabilir; cinsel
istek azlığı, cinsel tiksinti bozukluğu, erkekte sertleşme bozukluğu, kadında cinsel uyarılma bozukluğu,
erken boşalma (boşalma denetimi bozukluğu), orgazm olamama gibi. Bunun dışında cinsel birleşme
aşaması ile ilgili sorunlar (vaginismus, cinsel birleşme sırasında ağrı) diğer sık karşılaşılan cinsel işlev
bozukluklarıdır. Öte yandan bireyde sıklıkla bu sorunlardan birkaçı bir arada bulunur. Örneğin sertleşme
bozukluğu olan ve tedavi için başvurmayan bir hastada zaman içinde cinsel istek azlığı gelişmesi sık
karşılaşılan bir durumdur. Aynı zamanda eşlerden birinde cinsel işlev bozukluğu (örneğin kadında
vajinismus) var olduğunda zamanla diğer eşte de bir cinsel işlev bozukluğu (erkekte sertleşme
bozukluğu) gelişmesi nadir değildir.
Cinsel işlev bozukluklarının tedavisi psikoterapidir, ilaç tedavisi birkaç özel durum dışında yararlı değildir.
Bunun sebebi, sorunun nedeninin tamamen psikolojik kaynaklı olmasıdır. Bu psikolojik neden, ya ağırlıklı
olarak eşlerden biriyle ilgili (kişilik özellikleri, geçmiş travmatik yaşam deneyimleri) ya da çiftin
ilişkisindeki sorunlar ile ilgilidir. Buna karşın cinsel işlev bozuklukları ülkemizde ve dünya genelinde
yanlış tedavi uygulamalarının en sık yapıldığı ruhsal sorunlardandır. Sorunun kaynağı psikolojik
olmasına rağmen ruh sağlığı alanı dışında çalışan birçok kişi (hekim ya da hekim olmayan) bu sorunların
tedavisi için hastalara uygun olmayan şekilde umut vaad etmektedir. Örneğin kadın doğum ve üroloji
uzmanları, pratisyen hekimler, yaşam koçları, şifacılar! vb.. Bazı özel vakalar için tabii ki psikiyatristler
ürolog ve kadın doğum uzmanlarıyla çalışabilirler, örneğin hem psikolojik hem de organik nedenlerin
sonucunda ortaya çıkan sertleşme bozukluğu gibi. Ama bunlar çok istisnai durumlardır.
Diğer taraftan psikiyatristler ya da psikologlarında cinsel işlev bozukluğuna sahip birey ya da çiftlerin
tedavilerini üstlenmeleri için bu alana özgü yeterli eğitim alarak yetkinleşmiş olmaları daha uygundur.
Aksi halde yanlış ya da yetersiz tedavi deneyimleriyle sıkça karşılaşılmaktadır. Her başarısız tedavi
girişiminin sorunun çözümünü daha da zorlaştırdığı, bir sonraki tedavinin de başarılı olma şansını
düşürdüğü bilinmektedir. Bu nedenle cinsel işlev bozukluğuna sahip birey ya da çiftlerin sorunlarının
çözümü için başvuracakları psikiyatristi doğru seçmeleri oldukça önem arz etmektedir.
Cinsel işlev bozukluklarının psikoterapisinde cinsel terapi kullanılır. Bu terapide ağırlıklı olarak bilişsel-
davranışçı terapi ve çift terapisi tekniklerinden faydalanılır. Bunun yanı sıra gerekli durumlarda bireysel
psikodinamik psikoterapide kullanılabilir. Yani cinsel terapi bütüncül bir psikoterapötik yaklaşımı
gerektirir. Cinsel işlev bozukluklarının psikoterapisi bazı özel durumlar dışında bireysel olarak yapılmaz,
çift terapisi olarak sürdürülür. Çünkü, hem sorun zaten sonuçları itibariyle her iki eşin de sorunudur hem
de cinsel terapi tekniklerinin önemli kısmı her iki eşin de varlığını gerektirir. Soruna göre değişmekle
beraber ortalama 8-10 seans süren bir süreçte cinsel sorunun çözümü hedeflenir. Bu seans sayısının bir
nedeni, cinsel terapide çifte ödev olarak verilen ev egzersizlerinin aşamalı olarak yapılmasının
gerekmesidir. Bu egzersizlerde kullanılan davranışçı tekniklerin evde hastalar tarafından uygulanması,
bunlarla ilgili listeler tutulması ve seanslarda terapist ile beraber bunların gözden geçirilmesiyle soruna
yönelik zihinsel değişikliklerin oluşturulması bu terapi için esastır. Aksi halde hızlı ve sindirilmeden
izlenecek bir yol ile sorun çözülse bile bu çözüm kalıcı olmayacaktır. İlk seanslarda eşlerle ayrı ayrı
görüşülerek ayrıntılı bir yaşam öyküsü ve cinsel öykü alma sorunu anlamak için çok önemlidir. Ardından
cinsellikle ilgili bir psikoeğitim seansı yapılır ve bunu ev egzersizlerinin planlanacağı ve değerlendirileceği
diğer seanslar takip eder.