Cinsel İşlev Bozuklukları
Yazar Nazike Meşe • Psikolog • 26 Eylül 2019 • Yorumlar:
Cinsel işlev bozuklukları kadınlarda; cinsel ilgi/istek azlığı, cinsel organda- pelviste ağrı/içe girme bozukluğu (vajinusmus) sorunlarından; Erkeklerde ise; düşük cinsel istek bozukluğu, sertleşme bozukluğu, erken boşalma, geç boşalma ile ağrılı cinsel birleşme sorunlarından oluşmaktadır. Cinsel işlev bozuklukları genellikle erken yetişkinlikte görülmeye başlayan ve çok sık rastlanan sorunlardır. Cinsel deneyimlerin artmaya başladığı dönemlerde ortaya çıkabilir. Yapılan çalışmalar, kadın ve erkekte eşit oranda, en az her üç kişiden birinin yaşamlarının herhangi bir döneminde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını belirtmiştir. Bunun sebebi psikolojik, biyolojik veya her ikisini de kapsayan faktörler olabilir. Doğuştan getirilen özellikler kadar yetişme koşulları, eğitim, yetiştiği kültürde cinselliğe bakış açısı, ailenin tutumu ve yaşanılan psikolojik travmalar, taciz, tecavüz gibi olaylarda cinsel işlev bozukluğuna sebep olabilir. Toplumun büyük kesimini ilgilendiren bu sorun toplum tarafından ne kadar paylaşıldığı ve tedavi edilmesi için bir hekime veya psikologa başvurduğu ve ne ölçüde sorun olarak gördükleri önemlidir.
Cinsel işlev bozukluklarında hazırlayıcı, başlatıcı ve sürdürücü bir sürü etken bulunmaktadır. Bunlar; cinsel eğitimin yetersizliği, tutucu ortamda büyüme, yetersiz cinsel deneyim, kişilik özellikleri, travmatik cinsel deneyim, sağlıksız aile ilişkileri, bedensel hastalıklar, depresyon ve diğer psikiyatrik bozukluklar, alkol ve madde bağımlılığı, yaşlanma, sadakatsizlik, eş kaybı, partnerdeki işlev bozukluğu, ilişkide yaşanan sorunlar, partnerler arasındaki çekicilik kaybı olarak sıralanabilir.
ERKEKLERDE DÜŞÜK İSTEK BOZUKLUĞU NEDİR?
Erkekte cinsel aktivite ile ilgili düşünce ve isteğin olmadığı durumdur. Yaşam boyu veya edinsel olabilir. Yaşam boyu olduğunda kişide cinsel yönelimle ilgili utanç, geçmişte yaşanan cinsel travmalar veya partneriyle cinsellik yaşadıktan sonra mastürbasyon yapmayı tercih etmesi gibi cinsellikle ilgili bir sırla bağlantılı olabilir. Bu bireylerin cinsel istek azlığı yeni bir partner ile geçici bir süre (sadece birkaç ay) gölgelenebilir. Edinsel ise daha yaygın olanıdır. Genelde bu durum erken veya geç sertleşme ve boşalma problemleriyle ortaya çıkar. Bu sorun eşle yakın bir ilişkisinin olmaması, kaygı ve duygudurum bozuklukları, diyabet, hipertansiyon, madde kullanımı gibi pek çok nedenden kaynaklanabilir. 1994 yılında 1.400’den fazla erkekle yapılan araştırmada, erkeklerin %16’sı birkaç ay boyunca cinselliğe ilgi duymadıkları dönemler yaşadıklarını belirmişlerdir. (Kadınların ise %33’ü bunu belirtmiştir.) Bunu söyleyen erkekler ise genellikle daha yaşlı, hiç evlenmemiş, yüksek bir eğitim seviyesine sahip olmayan, ekonomik olarak da güçsüz erkekler olduğu görüşmüştür.
SERTLEŞME BOZUKLUĞU NEDİR?
Erkeğin cinsel ilişkiyi devam ettirecek düzeyde sertleşme yaşayamaması veya ilişkiyi devam ettirmekte zorluk yaşamasıdır. Diğer adı iktidarsızlık olan sertleşme bozukluğu kısmi veya tamamen olabilir. Ancak her iki durumda da ilişki yaşayacak kadar yeterli düzeyde sertleşme olmaz. Genç erkeklerin %2’sini etkiler ve cinsel bozuklukların arasında en yaygın olanıdır. Her yaşta görülebilir ancak ilerleyen yaşlarda daha sık rastlanır. Buna bedensel sebepler, kalp damar hastalığı, şeker hastalığı gibi etkiler neden olabilir. Duygusal anlamda yaşanan öfke, kızgınlık, suçluluk ve cinsel partnere olan güvensizlikte diğer etkenler arasındadır. Diğer bozukluklarda olduğu gibi sertleşme bozukluğunun sebebi organik (bedensel) ve psikojenik olabilir. Hangi sebeplerin neden olduğunu bilmek için cinsel öykü alınmalıdır. Nedeni organik olsa dahi kişinin yaşadığı kaygı ve anksiyete sorunu psikojenik hale getirebilmektedir.
ERKEN BOŞALMA
Kişinin, neredeyse her zaman için vajinaya girdiği anda olmak üzere istediğinden daha önce boşalmasıdır. Farklı çalışmalar kaç dakikanın gerçekten erken olduğu ile ilgili farklı standartlar kullanır. Süre ne olursa olsun, her iki partnerde hayal kırıklığına uğradığında bu ilişkide strese neden olur ve daha fazla probleme neden olarak kontrol kaybına yol açar. İlişkide eşlerin birbirleriyle uyumu çok önemlidir. İstatistiksel verilere göre kadın ve erkeklerin boşalma süreleri vardır. Eğer kadın bu sürenin üstünde (geç) erkekte bu sürenin altında (erken) boşalıyorsa çift cinsel anlamda uyumsuzdur. Sonuç olarak aradaki bu uyumsuzluğu ortadan kaldırmak gerekmektedir. Erken boşalma cinsel yetersizlik değil, çözülmesi gerek bir uyum sorunudur ve tedavisi kolayca yapılabilmektedir. Erken boşalma yaygın görülen bir bozukluktur. Cinsel işlev bozukluğu tedavisi gören erkeklerin yarısı erken boşalma bozukluğu tedavisi için gelir. İstatistiklere göre eğitim seviyesi yüksek erkeklerde daha sık rastlanır. Nedeni sosyal çevrelerinin partnerini tatmin etme konusunda oldukça hassas olmasıdır. Kaygı etkileyici faktördür. Bunun yanı sıra fiziksel hastalıklar da bu bozukluğa yol açabilir.
GEÇ BOŞALMA
Erkek, dikkat çekecek ölçüde geç boşalma yaşar veya boşalamaz. Orgazm olmakla ilgili problem yaşamaktadırlar. Bazıları orgazm olmakta zorlanırken bazıları vajina içine boşalamayabilir. Uzun süreli sürtünmeyle partnerde ağrı şikayetine yol açabilir. Böyle bir problemin çözümü ön sevişmede erotizmi arttırmak olabilir. Böylece performansla ilgili duyulan kaygı azaltılmaya çalışılır. Geç boşalma çok yaygın olmayan bir bozukluktur. Erkeklerde genellikle hiperglisemi, prostatektomi, abdominal aort ameliyatı, Parkinson hastalığı ve omurilik tümörleri gibi tıbbi bir neden bulunmaktadır. Bazı erkekler ise, orgazmın ötesinde, spermlerin idrar kesesine doğru gitmesine neden olan fiziksel bir anormallik yaşar (geriye boşalma). Alkolde dahil olmak üzere Alfametildopa (kan basıncını düşüren ilaç) ve tiyoridazin (sakinleştirici) gibi ilaçlarda geç boşalma sebebi olabilir. Yaşam boyu süren geç boşalma hastalarının kişilik özellikleri katı ve tutucu olarak adlandırılabilir. Bazıları cinselliğin günah olduğuyla ilgili dini kökenli inançları olabilir. Partnerinin cinsel anlamda çekici bulmamak veya kişiler arası bozukluklar olarak birçok faktörden kaynaklanabilir.
KADINDA CİNSEL UYARILMA/İLGİ BOZUKLUĞU
Kadının cinsel ilgisinin düşük ve uyarılmasının olmamasıdır. Cinsel aktiviteye, erotik düşünceye, partneriyle ilişki esnasında partnerinin girişimlerine karşı verdiği tepkiye ve ilişki sırasında zevk almaya karşı çok az ilgi ile gösteririler. Bu kadınlar genelde cinsel ilişki başlatamaz ve erotik bir filmle ya da benzer olan şeylerle uyarılmaz. Cinsel istek uzun bir perhizden sonra baskılanabilmektedir. Nadiren cinsellik yaşamak, eşini çekici bulmamak bu problemin yaşanmasına zemin hazırlayabilir. Bunun yanı sıra kişinin kişisel güdüleri, öz güveni, önceki cinsel hayatında yaşamış olduğu deneyimler gibi pek çok faktöre dayanmaktadır. Kişide bulunan psikiyatrik bir hastalık, ilaç kullanımı veya bazı hastalıklar en sık sebeplerindendir. Diyabet, sigara kullanımı, cinsel yolla bulaşan hastalıklar da cinsel uyarılmayı olumsuz etkileyecek faktörler arasındadır. Düşük cinsel istek, menopoza girmiş kadınlarda daha fazla görülür. Ağrılı bir cinsel geçmişi, suçluluk duygusu veya çocukluk döneminde veya kişinin önceki cinsel deneyiminde tecavüz ya da başka bir cinsel travma yaşanmış olabilir. Tedaviye gelenler arasında en yaygın görülen şikayet cinsel ilgi düşüklüğüdür. Yaş aralığı 18-59 olan kadınların yaklaşık olarak %30’u, cinsel uyarılmalarının ve isteklerinin az olduğunu ve aylarca sürdüğünü belirtmektedir. Sonuç olarak birçoğu kendilerini ve ilişkilerini etkileyecek ölçüde sıkıntı yaşadığını belirtmiştir.
CİNSEL ORGANLARDA-PELVİSTE AĞRI/İÇE GİRME BOZUKLUĞU (VAJİNUSMUS)
Bu tanıyı alan kadınlar, cinsel ilişki esnasında ağrı, acı, sancı veya keskin bir ağrı olarak tanımlanabilecek vajinal kasların kasılması şeklinde kramplar yaşarlar ve her ilişkiye girmeye çalıştıklarında bu sıkıntıyla karşı karşıya kalırlar. Bu sıkıntıdan kaynaklanan kaygı da pelvik tabakanın gerilmesine yol açarak ilişkinin tamamlanmasını engeller ve ciddi boyutta ağrıyla sonuçlanır. Sürekli ağrıyla karşılaşan kadında artık cinsel zevkin yerini kaygı alır. Enfeksiyonlar, yaralar, pelvikteki iltihaplı hastalıklar ve jinekolojik bir ameliyat geçiren kadınların üçte birinde ilişki esnasında ağrı görülür. Toplumumuzda kadınların %50’si vajinusmus nedeniyle cinsel tedavi birimlerine başvurmuştur. Geleneksel aile yapılarını korunması, kızlık zarının hala kadının namusu olarak görülmesi başvuru oranın batılı ülkelere göre çok yüksek olmasının sebeplerindendir. Yine kadının otoriter bir baba figürüyle yetişmesi ve kızgınlığını dışa vuramayan, sürekli kabul ihtiyacı bulunan pasif özellikler gösteren kızlarda görülme olasılığı daha fazla olduğu saptanmıştır. Vajinusmus kentte yaşayan kadınlara göre kırsal kesimde yaşayan kadınlar daha fazla görülür. Genel olarak ülkemizde görülme sıklığının çok yüksel olduğunu söyleyebiliriz.
KADINDA ORGAZM BOZUKLUĞU
Kadınlarda orgazm bozukluğu cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın çok yavaş, çok nadir veya çok zayıf olması ile ilgili yaşanan zorluktur. Orgazm olmak pek çok kadın için bir problemdir. Kadınların yaklaşık %30’u bu orgazm bozukluğundan etkilendiğini söylemiştir. Orgazm pek çok faktörden etkilenebilen kompleks bir süreçtir. Hipotiroid, diyabet ve vajinadaki yapısal hasarlar gibi birkaç fiziksel hastalık da bu soruna yol açabilmektedir. Orgazmı, aynı zamanda antihipertansif (kan basıncını düşüren ilaçlar), merkezi sinir sistemi uyaranları, trisiklik antidepresanlar ve monoamin oksidaz inhibitörleri (antidepresan ilaç grubu) gibi ilaçlarda baskılayabilmektedir. Olası psikolojik birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar kadının geçmişinde yaşadığı sorunlu aile ilişkileri, duygusal yakınlık kuramamak, otoriter babaya sahip olmak, hamile kalma korkusu, hastanın partnerine karşı sert tavırları ve cinsellikle ilgili genel olarak yaşanan suçluluk olarak sayılabilir. Cinselliğe dair açık bir iletişimin olması, kadının haz aldığı uyarılma biçimini açıkça ifade edebilmesi cinsel uyarılma evresinden sonra yaşanan orgazm evresi için önemlidir. Bu faktörler göz ardı edilirse kadında suçluluk duygularına yol açarak orgazm bozukluğuna sebep olur.
CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARI TEDAVİSİ
Cinsel işlev bozuklukları tedavi edilen bozukluklardır. Tedavi yöntemleri olarak ilaç tedavileri, cinsel terapi, aile danışmanlığı, bireysel psikoretapi gibi psikolojik tedaviler ve ameliyatlar kullanılabilir. Ancak tedavi sürecinde ilk değerlendirme de sorunun psikolojik mi fiziksel mi olduğu araştırılmalıdır. İlgililer tarafından tanı yöntemleri belirlenerek tedaviye başlanır.