Cinsel İstismar!
Yazar Aslı Çağla Döner • Psikolog • 20 Mart 2018 • Yorumlar:
Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını, “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir.” şeklinde tanımlar. Çocuk istismarının birçok boyutları vardır, fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar ve ihmaldir. Cinsel istismar, çocuk istismarı tipleri içerisinde saptanması en zor olanıdır. Cinsel istismarın yaygınlığı konusunda bildirilen oranlar büyük farklılıklar göstermektedir. Gerçek yaygınlığın kadınlar için %12-17, erkekler için %5-8 olduğu düşünülmektedir.
Cinsel istismar, kişinin kendi isteği dışında cinsel eyleme maruz kalmasıdır. Çocukların psikolojik, sosyal ve bilişsel gelişimini etkileyen cinsel istismar, her yaşta, her sosyoekonomik düzeyde, her bölgede ve her türlü etnik grupta ve kültürde yaşanabilen evrensel bir sorundur.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 verilerinde suç mağduru çocuk sayısının yılda 122 bini geçtiği, bunların %10 oranında cinsel suçlar olduğu bildirilmektedir. Adalet Bakanlığı’nın 2015 verilerine göre, yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel olarak istismar edildiği belirtilmektedir. Türkiye’de kadınların %9'u 15 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmıştır. Çocukluk çağı cinsel istismarı kentsel yerleşim alanlarında kırsal bölgelere göre üç kat daha sıktır. İstismarcıların %96'sı erkek ve %80'i de çocuğun tanıdığı birisidir. 18 yaşından önce evlenen kadınların %19’u, 18 yaşından sonra evlenen kadınların %10’u cinsel şiddete maruz kalmıştır. Cinsel istismarın %70'i 2-10 yaş arası çocuklarda görülmektedir.
Cinsel istismarın sık görüldüğü ailelerde genel olarak şu patolojiler bulunmaktadır. Boşanma, şiddet, alkol ve madde kullanımı, cinsel sorunlar, sosyal izolasyon, baskın ve koşulsuz söz tutma isteyen ana baba modeli, rol çatışması.
Cinsel istismara uğramış çocuklarda kaygı bozuklukları kısa, uyku bozuklukları, kabuslar, fobiler, bedensel yakınmalar ve korku tepkileri gözlenebilir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, ikincil enürezis daha sık ortaya çıkmaktadır. Yüksek oranda depresyon gözlenmekte ve istismara uğrayan kişinin benlik saygısı ciddi hasara uğramaktadır. İntihar düşünceleri ve girişimleri sık görülebilir. Kişiler arası ilişki kurma ve sosyal ilişkileri sürdürme becerisi olumsuz olarak etkilenebilir. Cinsel istismar öyküsü olan çocukların daha fazla cinsel saldırıda bulunduğu bildirilmektedir.
Çocuk ve ergen cinsel istismarı ileriki yaşantısında çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Çocukluk döneminde cinsel istismara uğramış olmanın, erişkin dönemde sigara, alkol, madde kötüye kullanımı, yeme bozukluğu, intihar girişimi, major depresyon, anksiyete bozuklukları ve diğer ruhsal hastalıkların sıklığını arttırdığı gösterilmiştir. Ayrıca erişkin dönemdeki sınır kişilik bozukluğu, çocuklukta yaşanan cinsel istismar öyküsü ile ilişkilendirilmiştir. Cinsel istismar mağduru çocukların erişkin dönemde yakın ilişkilerinde de sorunlar yaşadığı belirtilmektedir.
Çocuğun bakımıyla doğrudan ilgilenen babaların daha az istismar uyguladıkları saptanmıştır. Ayrıca cinsel istismara uğrama riskini, çocuk ve gencin zihinsel ve bedensel engelli olması ya da şizofreni, bipolar bozukluk, dürtü denetim bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi psikiyatrik bozukluklarının olması gibi faktörler artırır. Bu gibi durumlarda, çocuklar maruz kaldıkları durumun kötülüğünü değerlendiremeyebilirler.
İstismarcı özellikleri:
İstismarcıların özelliklerine bakılacak olursak, istismarcılar genellikle erkektir, olayların % 5-15’sinde ise kadındır. Kadınların istismarı genellikle erkek çocuğa yöneliktir. Erkeklere yapılan istismarların % 20’den fazlası kadındır. Kadın suçlular genellikle bekardır. Klinik olmayan çalışmalara göre, tanıdık birisi ya da bir yabancı tarafından aile dışı istismar, çocuk ve erişkin arası cinsel temas vakalarının % 30-50’sini oluşturur.
İstismarcıda gözlenen başlıca kişilik özellikleri; aile içi ve sosyal iletişimi sınırlı, içe kapanık kişilik, eşi ya da ailesiyle sıcak ilişki kuramayan kişilik, psikoseksüel ve sosyal açıdan olgunlaşmamış, kendi çocukları ile birlikte başka çocukları da istismar eden pedofilik kişilik olarak saptanmıştır. İstismarcıların birçoğu çocukluklarında ya cinsel istismara uğramışlardır ya da ailede şiddet olgusu vardır. Cinsel istismarcı birey, genelde düşük eğitim ve sosyoekonomik düzeye sahiptir. İstismarcı bireyin doyumu erteleme kapasitesi azdır ve engellenmeye karşı toleransı düşüktür. Çoğu zaman emosyonel gelişim geriliği nedeniyle gerçekçi yaklaşımlarda bulunamaz. Empati duyguları ya yoktur ya da sınırlıdır. Düşük özsaygısını ve suçluluk hissini bastırıp karşıt tepki kurarak saldırgan davranış şeklinde çocuğa yansıtma eğilimi içerisindedir. Karşılanmamış doyum nedeni ile anksiyete yaşar ve bu enerjiyi çevresine saldırganlık şeklinde aktarır. Çocukluk döneminde özdeşleşeceği birisinin olmaması, sosyal komponentler açısından patolojik bir aile yapısına sahip olması, destek sistemlerinden yoksun bir birey olması, istismarcı bireyin diğer özellikleri arasında sayılabilir.