Cinsiyet Ayrımcılığının Çocuğumun Üstündeki Etkilerini En Aza İndirmek İçin Ne Yapabilirim?

Yazar Aysun ŞeremetPsikolog • 16 Eylül 2020 • Yorumlar:

Cinsiyet ayrımı yapan bir kültürde yaşıyoruz. Bu durumu gittikçe daha çok insan fark ediyor ve çocukları "erkek" ve "dişi" klişeleriyle biçimlendirmeden yetiştirmenin önemini kavrıyor. Bu stereotipler çocuklar için tehlikelidir çünkü çocuğun duygularını ve davranışlarını kısıtlayarak tam potansiyellerine ulaşmalarını engeller. Kültürel mesaj, oğlanların kızlardan daha akıllı, yetenekli olduğu ye kızların hayattaki temel rolünün annelik olduğudur. Anne babaların akrabaların, arkadaşların ve öğretmenlerin çocuklara davranışlarının altında cinsiyet ayrımı yapan bu varsayım yatar (Pogrebin, 1980). 2 yaşından önce çocuklar genellikle cinsiyetlerinin farkında değildirler ve tercihleri cinsiyetlerine göre belirlenmez. Ama 3 yaşından itibaren hangi cinsin hangi oyuncaklarla oynamasının, yetişkin erkek ve kadınların hangi giysileri giymelerinin, hangi aletleri kullanmalarının ve hangi etkinliklerde yer almalarının kültürel olarak kabul edilebilir olduğunu öğrenmiş olurlar (Verner ve Snyder, 1966). Kısa bir süre sonra da çocuklar birbirlerini bu normlara uymaya zorlarlar. Yuvalarda yapılan bir araştırma bebeklerle, süslü kıyafetlerle, mutfak oyuncaklarıyla ya da sanat malzemeleriyle oynayan oğlanların, arkadaşları tarafından diğer çocuklara göre altı kat daha sık eleştirildiklerini ortaya koymuştur (Fagot, 1977). Bazıları oğlanların doğuştan kızlardan farklı olduğunu, tercihlerin ve toplumun cinsiyet rollerinin de bu genetik farklılıklardan kaynaklandığını iddia eder. Oğlanların kızlardan daha saldırgan olduklarını güce dayalı oyunları daha çok oynadıklarını, oyuncak olarak arabalarını, tahtaları ve sert cisimleri tercih ettikleri bir gerçektir. Öte yandan kızlar genellikle daha çok bebekleri, süslü kıyafetleri, evcilik oyununu, sanatsal faaliyetleri ve dans etmeyi tercih eder (Fagot ve Kronsberg, 1982). Ama gözlenen bu farkların nedeninin biyolojik olması gerekmez. Oğlanların ve kızların bu etkinlikleri tercih etmelerinin nedeni anne babalarının kendilerine farklı davranmaları ve onlardan beklentilerinin farklı olması olabilir. Genellikle anne babalar çocuklarının doğduğu ilk günden itibaren oğlanlara ve kızlara farklı davranırlar. Kimi zaman anne baba davranışlarındaki bu farkın bilincinde değildir. Genellikle anneler yeni doğmuş kızlarıyla, oğullarıyla konuştuklarından daha çok konuşurlar. Oğullarını ise kızlarından daha çok sallar, daha çok kucaklarına alır ve onlara daha çok dokunurlar. Yeni doğan kız ve oğlanın davranışları aynı olsa da annenin davranışında bu farklılık gözlemlenebilir. Çocuklar büyüdüklerinde de anne babalar kızlarla oğlanlara farklı davranmaya devam eder. Kızlarına daha çok bebek ve evle ilgili küçük oyuncaklar alırken, oğullarına ise daha çok araba, top ve tamir malzemeleri alırlar. Ayrıca kızlarıyla daha çok sözel iletişim kurar, oğullarıyla ise daha çok fiziksel iletişimde bulunurlar (Fagot ve Kronsberg, 1982).Kızlar bağımlı olacak şekilde toplumsallaştırılırlar; dokunmaya ve annelerine yakın olmaya teşvik edilirler, cici ve temiz olmayı öğrenirler. Oğlanların bağımsız ve sert olmaları, genel olarak duygularını göstermemeleri, özelikle de sevecenlik, korku, şefkat ve üzüntü gibi duygularını gizlemeleri beklenir. Kızların göstermelerine izin verilen 85 duygu yelpazesi daha geniştir. Oğlanlara uygulanan disiplin de farklıdır. Araştırmalar anne babaların oğullarını dövme oranının kızlarını dövme oranının üç katı olduğunu ortaya koymuştur (Straus, 1971).

Çocuklarınıza davranışlarınızın cinsiyetçi stereotiplerin dışında olmasını istiyorsanız, işe onlara verdiğiniz oyuncaklarla başlamak iyi bir yöntem olabilir. Bunun anlamı her iki cinse de hem oyuncak bebek hem de oyuncak kamyon ve tren vermektir. Anne babalar ayrıca çocuklarının oyunlarına karşı takındıkları tavırlara da dikkat etmelidirler. Oğlanların oyuncak bebeklerle oynamasını görmezden geliyorsanız, onlara oyuncak bebek almanın pek faydası olmaz. Onlara oyuncak bebek veriyorsanız, kızlara yaptığınız gibi bebekle oynamalarını teşvik etmeniz ve bebek yatağı, kıyafet, tabak bardak gibi oyuncak bebeğin aksesuarlarını da almanız gerekir. Bu, göründüğünden daha zor olabilir çünkü size engel olacak çok çeşitli faktörler söz konusudur. Arkadaşlarınız ve akrabalarınız sizin kadar açık fikirli olmayabilirler ve çocuğunuza daha geleneksel, daha stereotipik oyuncaklar alabilirler. Siz bir denge kurmak için onların almadıkları oyuncakları alarak durumu telafi edebilirsiniz. Akrabalarınız kızınıza sadece oyuncak bebek hediye ediliyorsa, siz de doğum günü için ona bir alet çantası alabilirsiniz. Eşcinsellik korkusu (homofobi), anne babaların iyi niyetlerine engel olabilir. Kültürümüzde erkeklerin heteroseksüelliği, sert, saldırgan ve duygusuz olma fikriyle yakından ilişkilendirilmiştir. "Gerçek erkek" şefkatli davranmaz. Bu üzücü tutum nedeniyle birçok anne baba, oğullarındaki “daha yumuşak", şefkatli duygu ve davranışları teşvik etmenin onların eşcinsel olmalarına neden olacağını düşünür. Eşcinselliğin çocukluktaki davranışlarla tahmin edilemeyeceği (Simon ve Gagnon, 1976) ve cinsel çekimin toplumsal cinsiyet kimliğiyle ya da toplumsal cinsiyet rolleriyle ilişkisi olmadığı (Green. 1976) kanıtlanmıştır. İnsanların eşcinsel olmalarına neden olan faktörler bilinmemekle birlikte cinsiyet ayrımı yapmadan çocuk yetiştirmenin bunlardan biri olmadığı açıktır. Çocuğunuzun her iki cinsten arkadaşları olmasını teşvik etmek önemlidir. Oğlunuzun kızlarla oynamasında ya da kızınızın oğlanlar- la oynamasında endişe edilecek bir şey yoktur. 4 ya da 5 yaşından sonra kızlarla oynayan oğlanların bazen “kız gibi" oldukları düşünülür ama ergenlikte oğulları kızlara ilgi göstermeyen anne babalar endişelenirler. Mantıksız bir biçimde, çocukluklarında kızlarla arkadaşlık ilişkisinden mahrum kalmış oğlanların, ergenlikte kızlarla anlamlı ilişkiler kurmaları beklenir. İki cinsin iyi ilişkiler geliştirebilmesinin en iyi yolu erken çocukluk döneminden itibaren birlikte oynamalarıdır. Anne ya da baba olarak çocuklarınıza doğum günü partilerine hem kızları hem de oğlanları çağırmalarını önerebilir, yaşadığınız çevrede kız ve oğlanlardan oluşan spor takımları ve kulüpler oluşması ya da başka etkinlikler düzenlenmesi için çaba harcayabilirsiniz. Çocukluk döneminde kızlarla oğlanları ayırmak onları eşcinsellikten korumaz. Aslında tam tersi doğru olabilir. Oğlanları "gerçek erkeklere" ve küçük kızları "hanımefendilere" dönüştürmeyi amaçlayan bütün erkek spor takımlarında ve özel kız ya da erkek okullarında eşcinsel deneyimlere daha çok rastlandığı gayet iyi bilinir. Birçok çocuk kitabı cinsiyet ayrımı yapar. Hayvanlara ilişkin kitaplarda sıklıkla sanki hiç dişi hayvan yokmuşçasına yalnızca erkek zamir kullanılır. Genellikle bu kitaplardaki tek dişi hayvanlar açıkça anne olanlardır. Erkek ve kadın karakterler genellikle geleneksel cinsiyet rollerindedir; en çok macera yaşayan, en çok inisiyatif kullanan ve risk alan karakterler erkek, pasif ve evcimen karakterler kadındır. Çoğu televizyon programı bu açıdan kitaplardan daha iyi olmadığı gibi ekrandaki canlı görsel tasvirleri nedeniyle çok daha etkilidir. Çocuğunuza cinsiyet ayrımcılığı yapmayan kitaplar alarak evde bu etkileri tersine çevirebilirsiniz. Çocukların televizyon izleme süresini sınırlandırmak ve cinsiyetçi stereotipleri onlarla tartışmak da yararlı olabilir. Çocuğunuz burada söz ettiğim bütün faktörlerden etkilenir, ama en önemli bilgi kaynağı sizin ona sunduğunuz model ve örnektir. Cinsiyetçi stereotiplere uymak için kendi davranışlarını kısıtlayan anne babalar, çocuklarının potansiyellerine tam olarak ulaşmalarını bekleyemezler. Çocuklar sizi gözleyerek, onlara verebileceğiniz herhangi bir oyuncak ya da kitaptan öğrendiklerinden çok daha fazla şey öğrenirler.

Her iki cinsten çocukların her türlü duyguyu hissetmelerine ve bu duygularını ifade etmelerine izin vermek de önemlidir. Kültürümüz kızları korkak, oğlanları saldırgan olmaya teşvik eder, ama oğlanların da kızlar kadar korkuları vardır ve kızlar da oğlanlar kadar öfke yaşar. Psikolog ve psikiyatrlara başvuran oğlanların genellikle saldırgan, yıkıcı ve rekabetçi davranışları nedeniyle yönlendirildikleri, kızlarının ise çoğunlukla korku, utangaçlık ve özgüven eksikliği gibi nedenlerle yönlendirildikleri gözlenmiştir (Chesler, 1971). Bu durum, cinsiyet ayrımı yapılarak çocuk yetiştirildiğinin göstergesidir. Oğlanların ağlamaları kızlarınkinden daha çok engellenir ve duygularını bastırmaları öğretilir. Birçok yetişkin erkeğin yıllarca duygularını kontrol altında tuttuktan sonra küçük bir kışkırtma sonucunda aniden patlaması şaşırtıcı değildir. Duygularını dışa vurabilecekleri başka kabul edilebilir bir kanal olmadığı İçin öfkeli ve saldırgan olurlar (Yachnes, 1973).

Çocukların stereotiplere uydukları bir aşamadan geçmeleri doğaldır. Küçük oğlanlar kendilerine verilmesine rağmen oyuncak bebeklerle ilgilenmediklerini söyleyebilir, küçük kızlarsa oyuncak bebeklerle oyuncak araba ve trenlerden çok daha fazla ilgilenebilirler. Evde cinsiyet farkı gözetilmese de çocukların toplumun dayattığı cinsiyetçi rolleri tümüyle benimsemeye ihtiyaçları vardır. Çocuklar muhtemelen yaşıtları tarafından kabul edilmek için geleneksel kadın ve erkek rollerine uyma ihtiyacı hissederler.

Çocuğunuzun arkadaşlarından etkilendiğini ve bu çabanızın boşa olduğunu düşünseniz de evde cinsiyet ayrımı gözetmeyen bir tutum sergilemeye devam etmeniz önemlidir. Çocuğunuzda bu ortamın olumlu etkileri, yetişkin yaşa geldiğinde cinsiyetçi stereotiplerin etkisinde kalmadan geniş bir kariyer yelpazesini değerlendirmeye başlayana kadar açığa çıkmayabilir.

 Cinsiyetçiliğin oğlanlara da kızlar kadar zarar verdiği ve herkesi bütün bir insan olmaktan mahrum bıraktığı açıktır. Evde bu etkileri dengelemek için yapılabilecek her şey hem çocukların kendileri hem de sonuç olarak bütün dünya için yararlı olacaktır.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Aysun Şeremet Psikoloji, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)

Yazar

Aysun Şeremet

Psikoloji, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uzm. Kl. Psk.

Randevu al