Çocuğu Anlamak ve Eğitmek Üzerine
Yazar Aysun Bayram • 10 Mart 2023 • Yorumlar:
Çocuk denen varlık nedir? Öncelikle bunu anlamak gerekiyor. Çocuğu anlamadan eğitemeyiz. Ancak bizler çocuğu anlamak değil sürekli çocuğu eğitme peşindeyiz. Tıpkı en iyi marangozhaneye sahip olunsa da en iyi teknikler bilse de ağacı bilmeden iyi marangoz olunamayacağı gibi çocuk anlamadan da eğitilemez.
Aslında herhangi bir şeyin değerini anlamak için o şeyi hayattan çıkarmak gerekir. Çocuk olarak doğmasaydık ve yetişkin olarak dünyaya gelseydik, çocuk denen şey dünyada hiç olmasaydı çocuğu daha iyi anlayabilirdik.
Çocuğu anlayabilmek için öncelikle çocuğa bakışımızı değiştirmemiz gerekir.
PEKİ ÇOCUĞA BAKIŞ NASIL OLMALI?
1)HATIRLATICI; Çocuk bizim saf halimiz. İnsana kendi özünü, fıtratını hatırlatıyor. “Ey insanoğlu sen de bir zamanlar bu kadar saf, temiz, masumdun.” diyor. Çocuk bizim mükemmel formumuz. Büyüdükçe eksiliyoruz. Sonra tekrar tamamlanmaya, çocuk formuna dönmeye çalışıyoruz.
En affedici formumuz çocuk halimiz. Bir çocuğu düşününce ne kadar da kolay affettiğini görebiliriz. Çocuklar yine en çok anda olan varlıklardır. En masum formumuz yine çocuk halimiz. Çocuklar olmasa kime masum diyebiliriz. Koşulsuz sevgiyi çocuk verir. Çocuk ebeveynini kıyaslamadan sadece anne babası olduğu için sever.
Yani aslında çocuklar bizim tam formumuz. İnsan büyüdükçe uzaklaşır bu formdan. Zamanla eksilir. Maskeler takar. Sonra yeniden tamamlanmaya çalışır, eski çocuk formuna dönmeye çalışır. Kim çocukluk meziyetlerini yetişkinliğe taşırsa buna evliyalık denir.
Her bir çocuk insana çağrıdır. Özüne dön çağrısı. “Ey insan sen de bir zamanlar böyleydin. Saf ve temiz.” Yeni doğan bir çocuğa ‘Nur Topu’ dememiz gibi çocuklar insanın bozulmamış halini, fıtratını hatırlatıyor.
2)ARINDIRICI; Çocuklar dünyayı arındırıyor. Bir çocuğu öpmenin harika bir lezzeti vardır. Öperken insanı arındırıyor, enerji alanımızı temizliyor. Yine dünyanın çoşku, heyecan, cıvıltı ihtiyacını çocuklar karşılıyor.
3)BESLEYİCİ; Bir annenin çocuğa verdiği sevgiden fazlasını çocuk annesine verir. Çocukların bir sözü, sarılması, iltifatı müthiş besleyicidir. Çocuk sevgisi de koşulsuz sevgidir. Bir anlam boşluğunu doldurur. Bu sebeple çocukların sevgisi iyileştiricidir.
Aynı zamanda çocuklar biz yetişkinleri besler. Anne babalarının meselelerini bilinçsizce kaşıyarak onların iyileşmesini sağlar. Tıpkı düzenli bir annenin dağınık çocuğu olduğunda bu annenin dağınıklığa toleransı artması gibi.
Çocuğun var olmasının sebebi onu eğitmemiz değildir. Çocuğa ancak yol gösterebiliriz.
Ayrıca çocuklar anlaşıldığını hisseder. Anlaşıldığı an ‘herkes beni adam etmeye çalışıyor ama bu kişi beni anlamaya çalışıyor.’ der.
Çocuğu uyurken izlemek, sarılmak, öpmek neden keyifli. Çünkü çok özel varlıklar ve ne yazık ki anlaşılamıyorlar. Çocuğu anlamıyoruz çünkü yetişkin körlüğü var.
Çocuğu anlayamamamızın nedenleri:
Çocukluk yeniden deneyimlenemez. Yeniden çocuk olamayız.
Çocukluk deneyimlerimizi hatırlayamıyoruz.
Çocuklar kendilerini bize anlatacak zihinsel ve sözel beceride değiller.
Bu 3 sebeple çocuk dünyası kapalı.
Bir çocuk zihni nasıl çalışıyor. Bunu çok bilemiyoruz. Sanki çocuklar biz yetişkinler gibi algılıyor diye düşünüyoruz. Çocuğun zihni biz yetişkinlerden farklı çalışır. Bunu birkaç örnekle ifade edecek olsak;
‘Kapalı Yüzme Havuzu’ yazısı gördüğünde çocuğun; ‘Bu havuz ne zaman açılacak.’ demesi
‘Trafik Canavarı’ deyince çocuğun trafikteyken ortaya çıkacak bir canavar olduğunu düşünmesi
‘Yavrum dikkatini bana ver.’ denildiğinde çocuğun; ‘Vermem o benim dikkatim.’ demesi
Erikli Su deyince; çocuğun; erik tadında olan bir su olarak düşünmesi
Ayağına paslı çivi batan bir çocuğa aşı yapıldığında; ‘paslanmayayım diye aşı yapılıyor.’ demesi
Bu örneklerde görüldüğü üzere çocukların zihni biz yetişkinlerden farklı çalışır ve somut varlıklardır. Çocuklara anlatılan şeyleri somutlaştırarak anlatmak gerekir.
Çocuklar için yetişkinin verdiği her bilgi doğrudur ve çocuklar farklı bilgiyi farklı şekillerde birleştirirler. Bir örnekle açıklayacak olursak; bir çocuğa, dedesi ışığı Allah’ın verdiğini söyler, öğretmeni de fen dersinde ışığı Edison’un bulduğunu söylerse, çocuk için bu iki bilgide yetişkinden geldiği için doğru olacaktır. Çocuk bu iki bilgiyi farklı şekilde birleştirerek: ‘Edison, kesin ışığı Allah’tan çaldı.’ benzeri bir sonuca varabilir.
Çocuklarla şaka yaparak diyalog kurmaya çalışmak da doğru değildir. “Sen gel bizim çocuğumuz ol.” denildiğinde, çocuk buna inanarak “Eyvah! Annem babam değişecek.” diyebilir.
ÇOCUĞA YÖNELİK BAKIŞ HATALARI:
Çocuklar minyatür insanlar değiller: Bizim küçük halimiz değiller. Bizim gibi algılamıyorlar. Başka bir tür gibi bakmak gerekir.
Çocukların Sahibi değiliz: Çocuklar bize emanet. Sahibi olduğumuzu düşündüğümüz şeye hoyrat davranırız. Örneğin; komşu yere çay dökse önemli değil deriz. Ama çocuk dökse kızarız. Aslında bu durumda beceriler söz konusu olduğunda yetişkin insana göre çocuk, ince motor becerileri tam gelişmediğinden daha mağdur.
Çocuklar onursuz değiller: Çocuğun da bir onuru vardır. Bu nedenle ablaya küçük kardeşinin yanında kızmamak gerekir.
Çocuklar muhtaç ve yetersiz değiller: Çocuklar güçlülerdir. En esnek, en hızlı uyum sağlayan varlıklardır. Uyum, esneme ve iyileşme kapasiteleri daha fazladır. Çocukları çok kırılgan göstermek de doğru değildir.