Çocuğum Yemek Yemiyor!
Yazar Melih Nuri Karakurt • Çocuk Psikiyatristi • 26 Temmuz 2022 • Yorumlar:
Hekimlik hayatımız boyunca biz çocuk psikiyatristleri birçok zor ve içinden çıkılmaz durumla karşı karşıya kalırız. Çoğu kez bu sorunlara bir çözüm bulur veya en azından bulmaya çalışır; ailelerimize yardımcı oluruz. Ancak itiraf etmeliyim ki yüz yüze kaldığım en çaresiz durumlardan biri ise; aile görüşmelerinin sonlarına doğru genellikle annelerden gelen “ doktor amcası biz hiç yemek yemiyoruz ne yapacağız??” sorusudur. Bu soru karşısında hekimlik refleksiyle tıp fakültesi 4. Sınıfa dönüp “büyüme gelişme normal ise sorun yoktur” cümlesi aklımıza gelir. Oysa biraz düşünürsek sorunun anne çocuk ilişkisine dayanan kocaman bir resim olduğunu anlarız.
Her canlı doğanın bir kanunu olarak yavrusunu beslemeyi birinci vazife olarak görür. Bu doğal içgüdü sayesinde anne çocuğunun en iyi şekilde beslenmesini ve gelişmesini ister. Ancak bu durum bazen anneliğin tek görevi haline gelebilmekte ve anne çocuk ilişkisini bozmaktadır. Açlık ve tokluğun fizyolojik bir his olduğunu anlayamayan bunu duyumsamayan çocuk yemeğin çoğu zaman dışardan gelen bir nesne olarak algılar. Çocuklar da tıpkı erişkinler gibi vücudu sistemli bir şekilde çalışmakta, açlık tokluk hissi de bu sistemin bir parçası olarak olağan gidişatı devam ettirmek üzere çalışmaktadır. Bebeklik çağında bile karnı doyan bebek başını verilen meme ya da mamanın verildiği yönden başını diğer yöne çevirerek doyduğunu belli eder. Oysa birçok anne çocuğunun yeterli yiyecek almadığını düşünerek; çocuğun çenesini zorla açarak, burnunu sıkarak, yemeği oyuna çevirerek daha çok yiyecek almasını sağlamaya çalışır. Tek hedefi vardır. “Çocuğunu iyi beslemek”. Bu hedef bir noktadan sonra hepimizin klasik olarak bildiği kısır sahneye döner. Elinde tabakla çocuğun peşinden koşan, bir lokma yemesi için türlü şaklabanlığa bürünen anne baba; bir lokma yemeği yemek için türlü rüşveti talep eden çocuk.
Peki sorunu saptadık güzel ancak çözüm ne olmalı? Yukarıda bahsettiğim gibi bu sorunu cevabı çok kolay değil. Ancak çözüme en temel sorundan başlamak gerekir. O da çocuğa açlık ve tokluk hislerini öğretmektir. Nasıl her insanın iştahı farklı düzende ise her çocuğun yeme düzeni de farklıdır. Bu noktada ailelerimiz sabır göstermeli öğünlerin arasını süre olarak açmalı ve çocuğun yemek yemeyi talep etmesini beklemektir.
İlk basamak aşıldı ya sonrası… Çocuğumuz acıktı ve yemek yemek istedi. Sorun çözülmedi maalesef. Nasıl ve nerde yemek yenecek? Bu gerçekten günümüzde ailelerimizin en büyük sorunlarından biri. Televizyon karşısında saatlerce süren hamburger veya patates kızartması keyfi veya verilen sebze yemeğini beğenmeyip köşede ki dürümcüden sipariş. Kulağa hoş gelmiyor eminim. Bu noktada tıpkı diğer ev kurallar gibi her ailenin yemek kuralı ve kültürü olmalı. Çalışan anne babalarla üç öğünde aynı sofrada buluşmak gerçekle bağdaşmıyor ancak hiç olmazsa akşam yemeği saati evde belli olmalı ve tüm aile bireyleri o masanın etrafında buluşmalı. Bu rol model olarak çocuklarımızın yeme davranışı üzerinde olumlu etki yaparken aile ilişkilerinde de yerine koyamayacağımız faydaları vardır.
Basamak basamak gidelim… sofraya oturduk yemek saatimiz de var ancak tabağa konulan yemeği çocuğumuz istemedi ya da bir iki kaşık aldı sofradan kalktı…Burada ki anahtar cümle bence şu olmalı “sofrada ne yeneceğine anne baba karar vermeli ancak ne kadar yiyeceğine çocuk karar vermeli”. Bu noktada yeni yaklaşımlar 6-7 yaştan itibaren çocukların kendi tabağına kendisi servis yapması. Biz ebeveynler olarak seçenekler sunmakla görevliyiz. Ne kadar yiyeceğini çocuk belirleyecek. Yapabiliyorsa kendi tabağına alacak. Biz ebeveynlerin belirleyeceği bir kural daha masada ne kadar süre kalınacağıdır. “Yemeğini bitirmeden kalkma yok” yerine “ yemeğinin ne kadarını yiyeceğini sen karar ver ancak herkes yemeğini yiyene kadar masada kalacağız” uyarısı daha yerinde olabilir.
Yemek yapma sürecine çocuğun aktif katılımı yeme sorunlarının çözümünde önemli bir nokta. Hatta işe alışveriş listesinden başlamak gerekebilir. Onunda fikrini alarak yapılan liste çocuğun fikirlerine kıymet verildiğini gösterir. Ancak bu konuda son sözün sizin söyleyeceği gerçeğini atlamamak lazım. Alışverişe birlikte çıkıp listeyi tamamlamak çocukta yemek ile ilişkin motivasyonu artıracaktır. Yemek hazırlarken yaşı göz önüne alınıp çocuğumuzdan yardım almak, malzemeleri getirmesi bazı basit işlemleri yapmasını istemek hem yeme davranışında hem de ebeveyn çocuk ilişkisinde olumlu etkilere neden olacağı su götürmez bir gerçek.
Sonuç olarak yeme davranışı hayatımızın ilk gününden son ana kadar çok önemli bir parçası. Yeme yemeyi etkileyen bir çok fizyolojik ve psikolojik bozukluğu bir kenara koyarsak çocuklarımız aileden ne görürlerse onu uygulama eğiliminde. “ Çocuğum hiç yemek yemiyor” diye yakındığımızda dönüp aynaya bakmak sorunun çözümü için en doğru yol gibi. Çatışma, cezalandırma, agresif tavırlar işlerin kötüye gitmesinden başka bir işe yaramadığı kesin. Aslolan konu probleme dönüşmeden çözmek, doğduğu günden itibaren çocuğumuzu düzenli olarak açlık-tokluk mekanizmasını, ihtiyaç ve isteklerini göz ardı etmeden beslemektir. Sağlık ve bilgiyle kalın….