Çocuğumuzda İstediğimiz Davranışı Nasıl Artırabiliriz?
Yazar Gökhan Bingöl • Psikolog • 5 Ocak 2022 • Yorumlar:
Çocuk yaptığı bir davranış karşılığında bir pekiştireç alırsa anne babası tarafından yani ödüllendirilirse eğer; çocuğun o davranışı tekrar etme olasılığı yüzde yüzdür. İddia ediyorum yüzde yüz. İsterseniz evinizde deneyebilirsiniz. Dolayısıyla istediğiniz bir davranış çocuk tarafından gerçekleştiğinde çocuğun bu davranışını hemen ödüllendirin. Böylelikle çocuk istediğiniz o davranışı tekrarlayacaktır yani istediğiniz o davranış çocukta artmış olacaktır. İstediğiniz davranış oyuncaklarını kardeşiyle ya da bir büyüğüyle paylaşmak olabilir; dağıtmış olduğu oyuncakları toplamak, düzenlemek olabilir; sessizce oturmak veya tam tersi fazla konuşmak olabilir; resim yapmak, şarkı söylemek, ödevlerini yapmak olabilir ne olursa olsun fark etmiyor, yeter ki çocuk anne babasından veya başka bir büyüğü tarafından bir pekiştireç alsın, ödüllendirilsin. Şimdi şunu soruyor olabilirsiniz: “İyi güzel tamam da bu ödüller neler? Ne tür ödüller vereceğiz çocuğa?” Hemen cevap vereyim.
1- Hediye alabilirsiniz. Fakat öyle pahalı hediyeler değil. Mesela olabilir, bir kalem olabilir, bir kalemtıraş olabilir, bir silgi olabilir, bir boyama kutusu olabilir, sevdiği bir çikolata varsa o olabilir… Bu ve buna benzer hediyeler alarak çocuğunuzu ödüllendirebilirsiniz. Çocuk aldığı o armağan sonrasında şu fikre kapılacaktır. Hmmm demek ki ben bu davranışı tekrar edersem bana hediye gelecek, oh ne güzelmiş ya diyecektir.
2- Her zaman için söylerim: ilişkilerimizde “temas” çok ama çok önemlidir. Hem büyükler(karı koca) arasındaki ilişkilerimizde hem de çocuklarımızla olan ilişkilerimizde temasa fazlaca önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sevgi temastan geçer, dokunmaktan geçer öyle değil mi? Temastan kastım; sarılmak, öpmek, saçını okşamak, sırtını sıvazlamak, elini tutmak, koluna dokunmak, ellerini avuçlarının arasına almak gibi. Bunları yaparak çocuğa bazı mesajlar göndermiş olursunuz. Sen benim için değerlisin, önemlisin, sana değer veriyorum, seni seviyorum. Bunu kendi eşinize de uygulayın. Faydasını göreceğinizden eminim. Eşinizde ciddi değişiklikler olacaktır.
3- Gülümsemek, tebessüm göstermek. Çocuğa kaş çatmaktan ziyade gülümsemenin, tebessüm etmenin daha olumlu ve anlamlı olacağını düşünüyorum. Zira gülümsemek çocuğa şunu gösterecektir: Annen olarak ya da baban olarak ya da bir büyüğün olarak “Seni Seviyorum. Senin bu davranışını beğeniyorum. Bu davranışınla beni mutlu ettin ki şu an gülümsüyorum. Bu benim hoşuma gitti ki şu an sana tebessüm ediyorum.” İnsanoğlu birini mutlu etmekten mutlu olur, keyif alır. Çocukta da bu durum söz konusu. Çünkü o da insan. Dolayısıyla o da sizi mutlu ettiği için mutlu olur, keyif alır, zevk alır. Ve o davranışını tekrar etmek isteyecektir. Çünkü her tekrarında hem sizin hem de kendisinin mutlu olacağının farkındadır.
4- Dilimizle pekiştirebiliriz. Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim. Yani kelimelerimizle, cümlelerimizle çocuğu ödüllendirebiliriz. Aferin demek, güzel bir iş yaptın demek, işte benim oğlum/kızım diyerek övmek, takdir etmek. Nasıl kulağa hoş geliyor değil mi. Belki de çoğu anne baba bu kelimeleri kullanmamıştır çocuğuna. Ya da belki de birçoğumuz bu tür cümleleri anne babamızdan duyamadan büyüdük ve anne baba olduk. Belki de bu nedenden dolayı çocuklarımıza kullanamadık. Çocuğa övgülerde bulunmak, çocuğu takdir etmek gibi pozitif davranışlarda bulunmak anne babanın da kendilerini iyi hissetmesini sağlayacaktır. Çocuğu sürekli eleştirmek, çocuğun olumsuz yanlarına dem vurmak, çocuğu tehdit etmek gibi istemediğimiz davranışlarda bulunmak aynı zamanda anne babaların da kendilerini kötü hissetmelerine neden olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla kelimelerin sihirli bir büyüsü vardır. Bir erkek bir kadına seni seviyorum dediğinde kadının gözlerinin içindeki ışıltıyı görmemek mümkün değildir. Çocukta da göreceksiniz. Çocuğunuzun gözlerinin içine bakın ve seni seviyorum deyin. Bunu eşinize de uygulayın. Mutlu anne baba mutlu çocuk demektir.
5- Hoşlandığı bir işi, yapmaktan zevk aldığı bir etkinliği yapmasına izin vererek de çocuğu pekiştirmiş yani ödüllendirmiş oluruz. Diyelim ki çocuğumuz kendisine masal, hikaye okunmasından hoşlanıyor ve çocuğumuz istediğimiz bir davranışı sergiledi hemen çocuğa aferin gel bakalım bir masal hak ettin diyebiliriz. Mesela parkta yürümekten hoşlanabilir, varsa sevdiği bir yemek olabilir, sevdiği bir televizyon programı olabilir. Bazen bunları kendimiz için de uygulayabiliriz. Kendimizi de ara sıra ödüllendirmemiz gerekmiyor mu sizce de? Özellikle anneler size sesleniyorum, kendinizi ödüllendirin ki tahammülünüz, sabrınız azalmasın. Eğer ödüllendirmezseniz ne mi olur? En küçük bir olayda öfke patlamaları yaşarsınız. Ve etrafınızdaki herkes sizin delirmeye başladığınızı düşünecek. Ondan sonra gelsin ilaçlar gitsin ilaçlar.
Şunu aklımızdan çıkarmayalım lütfen. Bir çocuk anne babası veya bir başka büyüğü tarafından ödüllendirildiğinde çocuğun temel duygusu şu yönde kanalize olacaktır: ”Ben başardım, ben başarılı biriyim, ben zaten genelde pozitif şeyleri, olumlu, faydalı şeyleri yaparım.” Bu da çocuğunuzda özgüvenin pekişmesini sağlar. Bir anne baba da çocuğunun özgüven sahibi olmasını istemez mi zaten. Dolayısıyla da çocuk, ödüllendirdiğiniz o davranışı tekrar etmek için kolları sıvayacaktır. Ve yine iddia ediyorum davranışın tekrar etme olasılığı yüzde yüz.
Ortada istediğiniz bir davranış varsa hemen ödül vermekten çekinmeyeceğiz. Yukarda saydığım beş maddeden birini uygulayabilirsiniz. Ödüllendirmeyi asla geciktirmeyin. Pozitif olarak değerlendirdiğiniz her davranışı apaçık bir şekilde ve her defasında pekiştirmeyi unutmayın lütfen. Ödüllendirmeyi asla ihmal etmeyin. Bir kere de ödüllendirmeyim demeyin, işim var sonra yaparım demeyin. Çünkü bütün çabalarınız boşa gidebilir. Çocuğunuz için, kendiniz için zaman ayırıp yukarda saydığım beş maddeden birini uygulamaya özen gösterin.
İnsanlar belirsizlikten hoşlanmazlar, istedikleri şey netliktir. Bu netlik insanın kendisini güvende hissetmesini sağlar. Çocuk da bir insan olduğuna göre o da netlikten hoşlanır, netliği ister. Dolayısıyla çocuktan istediğimiz davranış nedir, onu tam olarak net olarak çocuğun anlamasını sağlamalıyız. Anne baba olarak sizin istediğiniz, hoşlandığınız davranış neyse bunu çocuğa aktarmanız gerekir. Bunu nasıl yapacağız peki? Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: ”Çocukla iletişime girdiğimizin her defasında onun boy hizasına eğileceğiz gerekirse de karşısında oturacağız.” Bu çocukla iletişimin birinci kuralıdır. İkincisi çocuğun gözlerinin içine bakarak konuşacağız. Bu iki kuralı gerçekleştirdiğimizde büyük ölçüde çocuğa istediğimiz davranışın ne olduğunu aktarmış oluruz.
Baktığımızda aslında çocuğumuza davranışlarını anne babalar ve diğer büyükleri öğretiyor. Dolayısıyla çocuğun ilerde ne tür davranışlar sergilemesinde anne babaların rolü oldukça da büyük. Bunun olumlu olmasını da olumsuz olmasını da anne babalar karar verecektir. Bu karar bilinçli bir karar değildir. Ama bunu değiştirmek okuduğunuz üzere mümkün. Sadece biraz zaman ve biraz özen gerekir.
Yukarda saydığım beş madde çocuk büyütmekte oldukça yüksek bir öneme sahip. Bu beş maddeyi uygulayabilmek için mutlaka çocuğu gözlemleyin, inceleyin. Neleri seviyor neleri sevmiyor. Çocukla ilgili her türlü bilgiye sahip olmanız gerekir. Bilgi sahibi olmadan çocuğa ödül veremezsiniz.