Çocuk Psikolojisi

Yazar Damla BüyükPsikolog • 16 Ağustos 2021 • Yorumlar:

1. Sınıf mı Ana Sınıfı mı? Bu Kararı Nasıl Vermeliyiz?

İlkokula başlamak için yaş belirleyici bir kriter olsa da yeterli değildir. Peki nelere dikkat etmeliyiz?

Çocuğun Kendi Hazır Bulunuşluğu

Fiziksel, duygusal, bilişsel ve ruhsal olarak çocuğun ilkokula başlaması için kendi hazır bulunuşluğu çok kıymetlidir. Aynı yaşta olan iki çocuğu sadece yaş bileşenine göre değerlendirmek yanlış olur. Bireysel olarak değerlendirmelerin yapılması gerekir çünkü her çocuk kendi hızında öğrenir. Yine bu noktada kıyaslama yapmak yanlış olacaktır.

Daha Önce Okul Deneyiminin Olup Olmaması

Okul deneyimi olan bir çocukla ilk kez başlayacak çocuğu da aynı şekilde değerlendirmek yine doğru olmayacaktır. Okulöncesi eğitimin önemi kaçınılmaz bir gerçek. Ebeveynler evde kendileri destekleseler de çocukların sosyal ortamda tek başlarına var olmaları çok kıymetlidir. Paylaşmayı, kendini ve ihtiyaçlarını ifade etmeyi, grup içinde var olmayı deneyimlemeleri sosyal ve bilişsel gelişimleri için önemlidir.

Değerlendirme Ölçekleri

Bu test sonucunda çocukların zihinsel, fizyolojik ve psikolojik yapısı değerlendirilir. Bu değerlendirme bize çocuğunuzun okul için gereken olgunluğa ne ölçüde hazır olduğu ve düzeyi ile ilgili bilgi verir.

  • Çocuğunuzun anlama, dinleme, yorumlama, yazı yazma ve temel matematik becerilerini tespit eder.

  • Kalem tutma, güdülerini yazma ve temel matematik becerilerini tespit eder.

  • Aynı zamanda varsa dikkat eksikliğ, hiperaktivite, dürtüsellik, öğrenme güçlüğü, görme ve işitme problemlerini tespit etmek için de önemli veriler sağlar.

Sınıf seçimi yapılırken tüm bu bileşenler doğrultusunda bir karar verilmelidir.

Çocuklar Neden Ağlar?

Elbette çocuklar birçok farklı sebepten dolayı ağlayabilirler. En temel olarak henüz dilsel gelişimleri tamamlanmadığında kendilerini ifade edememek bedenlerinde büyük bir stres yaratır ve fiziksel ihtiyaçları karşılanmadığında ağlayarak yanıt verirler. Ancak çocuklar dilsel gelişimleri tamamlandığında dahi çeşitli sebeplerden dolayı ağlayabilirler.

Peki önce düşünelim,

Ağlamak kötü bir şey mi?

Bebeğiniz/çocuğunuz ağladığında nasıl tepkiler veriyorsunuz?

Yetişkin olarak bizler ağladıktan sonra nasıl hissederiz?

Elbette ağlamak kötü bir şey değil. Nasıl ki güldüğümüzde rahatlar ve stres boşalımı sağlarız aynı şekilde ağladıktan sonra da vücutta bir rahatlama gerçekleşir. Bu durum çocuklar için de bu şekildedir. Bazen tüm ihtiyaçları karşılanmış olsa da sebepsiz yere ağlayabilirler.

Peki bu anlarda nasıl tepki vermeliyiz?

Tüm ihtiyaçları karşılandı fakat yine de ağlamaya devam ediyorsa ağlamasına izin vererek çcuğun yanında olunmalı. Tüm şefkat ve sıcaklıkla çocuk yanında kalarak ağlamasına izin verildiğinde bu bedeninde rahatlama sağlayacaktır.

Burada olması gereken çocuğu ağlarken yalnız bırakmak değildir. Bu ebeveyn ve çocuk arasında kurulan bağlanmayı zedeler.

Genel olarak çocuk ağladığında onu farklı şeylerle oyalayarak susturmanın yolları aranır ancak burada çocuk sussa bile stresi boşaltamamış ve ilk fırsatta muhtemelen tekrar ağlayacaktır.

Çocuklar Ağladığında Yapılan Yıkıcı Davranışlar

Çocuğun ağladığı sırada onu görmezden gelmek ve yok saymak.

Tek başına odasına gönderilmesi.

Ağladığı için cezalandırılması.

Bağırarak susturmaya çalışmak.

Yıkıcı Cümleler

Bunda ağlayacak ne var?!

Sen kocaman abi/abla oldun artık ağlama.

Bebekler ağlar.

Sen erkek adamsın kız gibi ağlama.

Bunlar günlük hayatta farkında olmadan çok sık yapılan davranış ve söylemler. Ancak bunlar doğrudan çocuğun benliğine zarar verir ve olumsuz etkiler. Değersizlik ve yetersizlik algısı oluşur. Duygusunu yaşamasına izin verilmediğinde ve eleştirel bir tutuma karşı karşıya kaldığında ağlamayı zorla bastırmaya çalışır. Bunun sonucunda ise ileriki süreçlerde bambaşka problemler ortaya çıkabilir; tırnak yeme, agresif davranışlar, öfke problemi, alt ıslatma vb.

Normalde isteklerini ağlayarak ifade bir çocuğa ağlamadan bir şeyi istediğinde "bu şekilde söylediğinde seni çok daha iyi anlıyorum" gibi olumlu geri bildirimler vermek davranış pekiştirecektir.

Konu sadece bir ağlamak değil aslında. Burada çocuğun duygusunu yaşamasına izin vererek duygusal zeka gelişimine de katkı sağlamış olunuyor.

Çocuklarda Sınır Koymak

Ses Tonu, konuşma sesiyle aynı olmalı. Yüksek bir volüm cezalandırılma hissi yaratır.

Göz teması kurmak ve dokunarak konuşmak.

Evet-Hayır soruları sormak yerine yönerge vermek ya da düşündüren sorular sormak.

Kararlı ve net olurken nazik bir şekilde ifade etmek.

Koyulan sınırlarda tutarlı olmak. Ebeveynlerin dili ortak olmalı.

Ebeveynin liderlik eden bir yerden duygularını anlaması ve yansıtması çocuğun anlaşıldığını hissetmesini sağlar.

Ve gerçekten bu sınır gerekli mi?

Örneğin; Bir hafta boyunca evden hiç çıkmayan çocuğun koltukların tepesinde zıplaması hareket ihtiyacı olduğundandır. Önce ihtiyaç giderilmeli.

Unutmayın amaç ceza değil, pozitif bir şekilde sınır koymak

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)

Yazar