Çocuk ve Şiddet
Yazar Yeliz Bayraktar Aymete • Psikolog • 10 Kasım 2019 • Yorumlar:
Şiddet; TDK’nın tanımına göre; bir hareketin, bir gücün derecesidir. Bir duygunun veya hareketin aşırılığı olarak tanımlanmaktadır. Çocuklar okul öncesi dönemle birlikte şiddet duygusunu dışarıdan algılamaya başlarlar. Şiddet, insanlığın doğuşundan itibaren var olan bir duygudur. Sigmund Freud, cinsellik ve şiddet olmak üzere iki temel güdüye sahip olduğumuzu düşünmektedir ve kimi insanların bu saldırganlık ve şiddet eğilimlerini savunma mekanizmaları ile halledebildiğini kimi insanların ise farklı şekillerde dışa vurduğunu düşünmektedir. Diğer görüş ise Bandura’ya aittir ve şiddetin saldırganlığın gözlemlenerek öğrenildiğini söylemektedir. Olumlu davranışlar gibi olumsuz davranışlarda gözlemlenerek öğrenilebilir.
"Şiddet şiddeti doğurur."
Çocuklarda var olan saldırganlığın sebepleri nelerdir?
Saldırganlık ve şiddet okul öncesi dönem çocuklarında görülebilir; öncelikle çocuğun kendini ifade edip edemediğini gözlemlemek önemlidir. Çocuklar kendini ifade edebildiği veya ifade etmesine fırsat verilen ortamlarda saldırganlık eğilimi göstermez. Çünkü söylemek istediği ortamı anne-babası, öğretmenleri ve etrafında olan diğer insanlar sağlamaktadır. Şiddet, çocukların yaşamlarında değişik koşullarda ve farklı derecelerde ortaya çıkabilmektedir. Şiddet sadece dayaktan ibaret değildir, aç bırakma, eve veya odaya hapsetme, bağırma, küfür etme, aşağılama da bir şiddettir.
-
Anne baba tutumları ve sürekli çocukları kontrol altında tutma isteği
-
Anne babasının çocuğa tutarsız davranması
-
Çocuğun sık sık fiziksel veya sözel şiddete maruz kalması
-
Yeterli ilgi görememesi
-
Ebeveynler arasında oluşan tartışmalar (mesela babanın anneye bağırarak bir şeyler yaptırması çocuğun ben istediklerimi bu şekilde yaptırabilirim düşüncesi)
-
Çocukta bulunan saldırgan eğilimlerin aile tarafından desteklenmesi (mesela ona şiddet uygulayana aynı şekilde karşılık vermesi şeklinde yönlendirilmesi veya uyguladığı kötü davranış sonucunda durumu kabullenişler)
-
Ekran (televizyon, bilgisayar oyunları vb.)
Ne yapmak gerekir?
Çocukların davranışlarını ortam, kişi ve durum gibi faktörler etkilemektedir. Öncelikle davranışın kökenine inmek ve çocuğun davranışını tespit etmek önemlidir. Bu davranışı hangi durumlarda ve ortamlarda gerçekleştirdiğini belirlemek gerekir. Belirlenen davranışın sebepleri bulunmalı ve bunu yaparken faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Daha sonra tespit edilen davranışın nedenlerini araştırılmalıdır. En son aşamada bulunduğu davranışın yerine alternatif çözümler geliştirilmelidir. Mesela arkadaşları ile oyuncak için kavga eden bir çocuğun, problem çözme yöntemi; iterek almak ise davranış, ortam, yöntem açısından problem çözmede ki hataları düzeltmek en doğru olanıdır. Çocuğa bu problem karşısında kullanabileceği farklı yöntemlerin farkındalığını kazandırmak önemlidir. Aynı örnek üzerinden gidecek olursak; oyuncağı paylaşmaları ya da belli bir süre ve sırayla oynamaları gibi yöntemlerle yönlendirilebilir. Bu fikirleri hep birlikte düşünerek beyin fırtınası yapılabilir.
Öfke anında saldırgan bir çocuk sakinleşmesi için yalnız bir ortamda bırakılmalı ve sakinleştikten sonra konuşulacağı bilgisi verilmelidir. Yaşadığı duyguyu anladığınızı belirten ifadeler ile iletişime geçmeye başlayabilirsiniz. Mesela “Şuan kızgın olduğunu görüyorum, Seni sinirlendiren bir şeyler yaşadın galiba” gibi cümlelerle empatik yaklaşımda bulunmak iletişime geçişi kolaylaştıracaktır. İletişimin bir sonraki aşamasında duygu ve düşüncelerini ifade etmesini sağlamaktır. Öfke anlarında çocukların olduğu kadar ebeveyninde kontrollü olması gerekir. Öfkeli bir çocuğa yaklaşım aynı tarzda olursa hiçbir sonuç alınamaz ve çocuğun direnç göstermesine sebep olur.
Çocuklara sürekli tekrarlanan olumsuz özellikleri onlarda bu durum yoksa bile kabulleniş yaşamalarına neden olur. Onlarda kendilerine aynı atıfta bulunarak yaptıklarını haklı göstermeye çalışabilirler. Olumlu davranışlar ön plana çıkarılarak motive edilmelidir. Ayrıca çocukta saldırganlığın oluşturduğu stres ve enerji bulunmaktadır. Çocuğun bu enerjiyi oyun, spor veya diğer aktivitelerle atabilmesi sağlanmalıdır.