Çocuklar, Aile İçi Eğitim ve İletişim – 1
Yazar Serdar Doruk Avunduk • Psikolog • 21 Ağustos 2017 • Yorumlar:
Hepimizin bildiği üzere gerek artık pazarlama gerek hissettiğimiz mecburiyet sebebiyle çocuklarımızın en iyi, en etkin kurumlarda eğitim görmesini istiyoruz. Tabi ki eğitimi en etkin kurumlardan almak; bütün öğrenciler için faydalı olacaktır; ancak unutmamamız gereken bir eğitim daha var. O da aile içi eğitim. Bu yazımda aile içinde çocuklarımızın kişiliklerine ve süregelen eğitim süreçlerine nasıl pozitif destek olabileceğimizden bahsedeceğim.
Bilindiği üzere eğitim kaynakları bize birçok şeyi yazılı, işitsel ve görsel olarak sunar. Sunulan verileri işlemek ise öğrencinin de dahil olmasıyla gelişen bir süreçtir. Aile ise farklıdır. Ailede bir şeyin nasıl yapılacağını söylemek gün boyu okulda aldığı standart eğitimden farklı bir şey sunmaz. Onun için söyleyerek değil örnek teşkil ederek ve doğru davranışları sergileyerek yani çocuğumuza neyin nasıl yapılacağını göstererek mesajımızı iletmeliyiz. Kendimizin dahi durduğu noktalar ile ilgili konuşursak çocuklarımız bu durumu er ya da geç fark edecek ve ona göre söylediklerinizi “hayalî” olarak değerlendirecektir. Bu şekilde ilerleyen süreçten sonra ebeveynler olarak söylediklerimizin değersizleşmesi kaçınılmaz olur.
Başka bir konu ise takdirdir. Gelişme gördüğümüz ilerleme gördüğümüz her alanda takdirimizi veya aferinimizi eksik etmememiz gerekir. Yaptığım birçok görüşmede fark ettiğim üzere ebeveynler aferin demenin şımarıklığa sebep olacağını ve çocuklarının ilerlemeyeceğini bu noktada kalacağını düşünür. Aksine aferin veya takdir çocuğu daha iyisine sevk eden bir tavır olup eksikliği çocuğun mevcut noktada durmasına ve ilerleyen süreçte tekrar başladığı noktaya dönmesine sebep olur. Bunun yanı sıra çocuklarımızın güven ve özsaygısının da eksik kalmasına yol açabilir. Çünkü çocuğun emeği sözel olarak dahi ödüllendirilmemiş hatta fark edilmemiştir. Asıl konu aferin demek ya da dememek değildir, nedenini belirterek takdir etmektir. Bu durum bizim neyi onayladığımızı gösterdiği gibi çocuklarımızın emeğinin karşılığı olduğunun da işaretidir.
Diğer bir konu ise hata yapmasına izin etmektir. Birçok ebeveyn hata yapmasına katlanamaz durumdadır ve önlem almak üzere davranışlarda bulunmaktadır. Bu durum çocukların kendi başlarına karar verme süreçlerini zorlaştıracağı gibi onun yerine düşünen ve harekete geçenlere bağımlı kalmasına yol açacaktır. Sonucu ne olursa olsun verilen sorumluluklar çocukların o işleri zamanla daha iyi yapmasını sağladığı gibi karar alma ve özgüven konularında da kendilerini geliştirmede destekçi olacaktır. Ek olarak başarısız sonuçların olması gerekir ki hata görülebilsin ve bir dahaki sefere hatanın farkında olarak ilerlenebilsin. Unutmayalım ki çocuklarımız her geçen gün yeni şeyler deneyimliyor ve yaşamda almaları gereken inisiyatifler de bu oranda hatta bu oranın katları olacak şekilde artıyor. Bu süreçte bizim yapmamız gereken işleri halletmek değil onlara işleri en sağlıklı şekilde hallettirmek olmalıdır.
Aile içi eğitim ve iletişim süreçleri tabi ki bu kadar az değil. Bu konudaki farklı yaklaşım fikir ve görüşleri yeri geldikçe ilerleterek yazacağım. Şimdilik bir virgül koyarak yazıma son veriyorum.
Sevgi ve saygıyla ….