Çocuklar İçin Beslenme Psikolojisi Rehberi
Yazar Gülçin Sanlı • Psikolog • 20 Eylül 2022 • Yorumlar:
Beslenme insan yaşamı için en hayati süreçlerden biridir. Beslenme fizyolojik bir eylemdir. Fakat kültürel faktörlerden, duygulanım süreçlerinden, ebeveyn ile olan yaşantılardan dolayı beslenme sadece fizyolojik bir eylem olmaktan çıkıp, psikolojik faktörlerin yer aldığı bir sürece dönüşmüştür.
Özellikle anne ile çocuk arasındaki ilk “bağ” beslenme sayesinde olur. Anne henüz rahimde olan çocuğu beslerken ona duygularını ve hormonlarını da ileterek ortak bir bağ alanı oluşturur. Bu sebeple gebelik sürecinin nasıl geçirildiği beslenme psikolojisi açısından çok önemlidir. Anne, rahmindeki çocuğu sadece “yemek” ile beslenmez, duyguları ve hormonları ile de beslenir. Daha sonra çocuk dünyaya geldiğinde anne memesi veya biberon ile tanışır. Tam bu tanışmada yine beslenme sadece fizyolojik bir olay değildir çünkü anne çocuğu beslerken aynı zamanda onun benliğini de oluşturmaya başlar. Bebekler emerken belli periodlarla göz ucuyla annelerine bakarlar. Annenin bebeğini hangi jest ve mimiklerle, hangi duygularla veya neyle ilgilenirken beslediği çok önemlidir. Bebeğin benliği anne ve beslenme arasındaki ilişkiden oluşmaya başlar. Bu sebeple çocukların ve yetişkinlerin beslenme biçimleri öyle rastgele vâr olmaz. Özellikle çocuklara ve onların beslenme örüntülerine bu hassasiyetle yaklaşmamız gerekir. Bir bebeği-çocuğu beslerken onun sadece karnını değil, zihnini, benliğini, duygularını da beslememiz gerekir. Bunun için ebeveynin yumuşak ve sıcak dokunuşlarla bebeği beslenmesi, biberonla besleniyorsa bile ten tene temas için annenin göğsünün açık olması ve bebeği emer pozisyonda beslemesi, daha büyük çocuklar için oyalayıcı uyaranlardan ziyade ebeveynle sıcak temasla beslenmesi çok önemlidir.
Bebekler ve çocuklar tıpkı yetişkinler gibi besinlerden haz almak isterler. Bu sebeple sağlıklı, sıcak bir temas çocukları yedikleri şeyden haz almaya iter. Yapılan araştırmalar annenin duygularının sütün tadını, kokusunu ve rengini değiştirdiğini göstermiştir. Bu sebeple her yaştan çocuğu beslerken sağlıklı bağlar ve duygular önemlidir.
Yemeğe sadece yemek olarak bakmamak hayati bir meseledir. Yemek, anne ile bebek arasındaki ilk bağ, ilk kontaktır.
Çocukları Beslerken Dikkat Edilmesi Gereken Süreçler
1. Çocuğun beslenmesini anne rahminden itibaren düşünmek gerekir. Kendi çocuğunuz veya başka bir çocuk için ilk düşünmeniz gereken şey çocuğun anne rahminde nasıl beslendiğidir.
Gıda olarak annenin ne ile beslendiği çok önemlidir. Yoğun ve düzenli olarak karbonhidrat, şeker ve yağdan zengin beslenmek yeme bağımlılığına yol açmaktadır. Günlük alınması gereken oranın çok fazla üstüne çıkmak ve bunu düzenli olarak sürdürmek yeme bağımlılığı yaratacağı gibi beyindeki ödül merkezini fazla uyarır, bu da dopaminin ihtiyaç fazlası şekilde salgılanmasına sebep olur. Dopamin ihtiyaç fazlası şekilde salgılandığında çok ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Yeme bağımlılığı olan bir annenin bebeği yeme bağlılığı ile doğar. Yeme bağımlılığı beyinde uyuşturucu bağımlılığı ile benzer tahribatlar meydana getirir. Bu sebeple gebelikte beslenme çok önemlidir.
Gebelikte annenin hissettikleri de besin açısından önemlidir. Her duygu bedende farklı hormonâl etki yaratır. Annenin çok stresli olması, yoğun korku yaşaması, yüksek seviyede kaygı hissetmesi bebeğe hormon aracılığıyla geçer. Bu sebeple bebekler doğduklarında birbirlerinden farklı bireysel özelliklere sahip olurlar. Bebeğin anne rahminde hangi hormonlarla beslenmesi çok önemlidir.
2. Bebek-meme ilişkisini düşünmek gerekir. Meme sadece çocuğun karnını doyuran bir araç değildir.
Meme, bebeğin anneye ulaşması için bağlayıcı bir nesnedir.
Meme, bebeği sakinleştiren uyarandır.
Meme, ten tene temas için bir yoldur.
Meme, güvendir.
Meme, bir çocuk için pek çok anlam ifade. İster süt gelsin, ister gelmesin her bebek ve çocuk anne memesine ulaşabilmelidir. Meme, bebek ilk evinden ayrıldıktan sonra kordon yerine geçen en önemli anneye ulaşma yoludur. Bu sebeple anne sütünün önemi dışında memenin önemini kavramak ve memenin süt dışında da ulaşılabilir olması çok önemlidir.
Bebeğin memeyle ilişkisi annesiyle ilişkisidir. Bebeğin ve daha büyük çocukların memeyle olan ilişkisini gözlemlerseniz, anneyle olan ilişkileriyle paralel gittiğini göreceksiniz. Özellikle büyük çocuklar için anneye kızdıklarında memeyi ısırdığını görürsünüz, anneyle keyifli bir süreç yaşıyorsa daha aşkla temas ettiğini fark edersiniz.
Memeden ayrılmış, hatta aradan yıllar geçmiş olsa bile çocuklar annelerinin memelerine dokunmak isterler. Bir çocuk için meme sadece “süt” demek değildir.
3. Memeden ayrılmak-anneden ayrılmak olmamalıdır. Her şey yolundaysa çocukların 2 yaşına kadar emmeleri gelişim için istenir. Yeni dönem şefkatli yaklaşımlar çocuğu özgürce emzirmenin önemini savunmaktadır. Hangi yaş diliminde olursa olsun memeden “sağlıklı” ayrılmak bir çocuk için çok önemlidir.
Memeden ayrılmadan önce bunun sadece “süt” üzerine olduğunu ve aslında bırakılanın “emme” davranışı olduğu konusunda kendi içimizde anlaşmaya varmamız gerekir. Meme her zaman çocuk için ulaşılabilir olmalıdır.
Memeden ayrılma için önce travma oluşturabilecek geleneksel yöntemlerden sıyrılmamız gerekir. Salça sürmek, memeye bant yapıştırmak, emzirme taşı kullanmak, sakız yapıştırmak vb. gibi yöntemler çocuk üzerinde olumsuz bir etki yaratır.
Bir çocuğu memeden ayırmaya karar verdiğimizde önce ilişkimize bakmamız gerekir. Çocukla ilişkimiz nasıl? Meme dışında ten tene temasımız var mı? Bize her istediğinde rahatça ulaşabiliyor mu? Duygu düzenleme becerileri nasıl? Ek bir uyaran olmadan çocuğun duygularını düzenleyebiliyor muyuz? Hayat şartlarımız şu anda nasıl? Çocuğun hayatında veya ebeveynlerin hayatında önemli bir değişiklik oldu mu veya olacak mı? Çocuğu şu anda zorlayan özel bir şeyler var mı? Anne kendini buna hazır hissediyor mu?
Tüm şartlar sağlandıktan sonra çocuğun emmesi gözlemlenmeli. Hangi saat aralığında, hangi koşullarda, hangi duygulara karşılık emmek istiyor? Önce uzun bir zaman diliminde bunu gözlemlemek gerekiyor. Bu esnada ebeveyn-çocuk oyununu arttırmak, çocuğa daha fazla ten tene temas sunmak, duyguları üzerine konuşmak çok önemlidir. Tüm bunlar sağlandıktan sonra yavaş yavaş emme sıklığını azaltmak önemlidir. Örneğin; günde 4 kez meme isteyen bir çocuk için ilk önce 3 kez emme sunmak, 4. Kez istediğinde onu oyalamadan, dikkatini dağıtmadan ten tene temas sunmak, hatta memeyi sunmak fakat şu anda emmeye uygun olmadığını belirtmek önemlidir. Bu sıklık giderek azaltılabilir. Önce gündüz emmelerin azaltılması, sonra aynı rutinin gece emmeleri için uygulanması önemlidir.
Emmeden ayrılmanın en önemli kısmı çocuğa ten tene temas sunmaktır. Çünkü çocuklar ek gıdaya geçtikten sonra karnını doyurmak için değil, ruhlarını doyurmak için emerler. Gece emmenin azaltılması için çabalarken de mutlaka annenin azaltma süreçlerinde temas sunması çok önemlidir.
Emmeyi bırakmanın bazı çocuklar için çok zor bir süreç olabileceğini bilmek ve ortaya çıkabilecek duyguları kucaklamak gerekir.
Bu süreçte çıkmazda hissettiğinizde lütfen destek alınız.
4. Ek gıda sürecini mesele haline getirmemek. Bir bebeğin-çocuğun beslenmesi ebeveynin yeterliliğini veya yetersizliliğini göstermez. Bu sebeple özellikle ilk ek gıda sürecinde hassas olmak önemlidir. Bebek için bunun farklı bir deneyim olacağını ve zamanla alışılacak bir süreç olduğunu kabul etmek gerekir.
Bebeklere-çocuklara yemek üzerinde kontrol vermek önemlidir. Bebeği-çocuğu bir mama sandalyesine hapsedip, ağzına sürekli gıda vermek dirençle karşılaşılmasına sebep olur. Bebeğin-çocuğun yemek üzerinden kontrollerinin olması ileriki yaşamda “kontrolsüz yeme” davranışlarının ortadan kalkması için çok önemlidir.
Ek gıda sürecinin başından itibaren yemeği bebeğin keşfetmesine izin vermek gerekir. Ayrı bir tabağa yedirilen gıdadan biraz koymak, bebeğin ona dokunmasına izin vermek önemlidir. Tüm canlılar yemeklerini hissederek yemek isterler. Hissedilerek yenilmeyen yemeklerde kontrolsüz yeme veya dirençler ortaya çıkar. BLW özellikle sağlıklı bir yeme örüntüsü oluşturmak için çok önemlidir. Daha büyük çocuklar için elleriyle yemek yemeleri, yemeğe dokunmaları hem haz için, hem de beden duyumlarını hissetmeleri için önemlidir.
Bebekler-çocuklar hareket etmeyi severler. Yemek yerken onlara “sınırlandırılmış” hareket alanı sunmak gerekir. Özellikle daha büyük çocuklar için mama sandalyesi yerine bir örtü ya da daha rahat hareket edebilecekleri farklı bir masada olabildiğince hareket özgürlüğü vererek beslenmek önemlidir. Bu hareket özgürlüğü belirli sınırlar çerçevesinde olmalıdır. Örneğin, yere bir örtü sermek, bu örtünün çocuğun hareket edebileceği genişlikte olması, bu örtü üzerinde dökmenin serbest olması kıymetli olur.
Ek gıda sürecinde ve daha büyük çocuklar için beslenme zamanında kandırmalar, zorlamalar, bir şeyler izletmeler çocukların kontrollerini kaybettikleri süreçlerdir ve beslenme örüntülerinin sorunlu oluşmasına sebep olur.
Yine çocukları beslerken onların biyolojik saatlerine odaklanmak gerekir. Her çocuğun bir biyolojik saati vardır. Her çocuk farklı zaman dilimlerinde yemek yemeyi sever. Çocuğun yemeye ihtiyaç duyduğu zaman dilimlerini belirlemek gerekir. Yemeğin fizyolojik bir mesele olduğunu çocuğa hissettirmemiz için onu acıktığı zaman dilimlerinde beslemek önemlidir. Bu durum yenidoğan için geçerli değildir.
Bazı çocuklar uyanır uyanmaz aç olurken, bazı çocuklar yeni uyandıklarında yemek yiyemezler, bazı çocuklar öğlen saatlerinde çok acıkırlar, bazı çocuklar akşam saatine yemek yemeyi severler. Çocukların biyolojik saatini gözlemlemek ve ona saygı duymak önemlidir. Biz yetişkinler aç olmadığımız halde ağzımız boş durmasın diye yemek yemeyi çocukluk dönemindeki biyolojik saatlerimizin bozulmasından ve zorla sürekli yemek yemek zorunda kaldığımız için geliştirdik.
5. Çocukların “genel” besin tercihleri vardır. Öncelikle çocukların bizler gibi sevdikleri ve sevmedikleri yemekler olacaktır. Bizler nasıl sevdiğimiz şeyleri yemeyi tercih ediyorsak çocukların da buna hakkı vardır. Çocukları büyüten şey sadece yemek değildir. Her şeyden yemezse gelişmez algısı gerçek değildir.
Çocuklar ortalama olarak her yerde yiyebilecekleri, sabit görünümlü, ortalama tatları olan gıdaları tercih ederler. Örneğin, köfte. Köfte, genelde her çocuğun tercih ettiği, ortalama olarak her yerde benzer tadı ve görünüşü olan bir yemektedir. Genel olarak çocukların tercih ettiği yemeklere baktığımızda ortalama olarak benzer olduğunu fark edeceksiniz. Köfte, patates, hamburger, tavuk, makarna, pilav..
Çocuklar karışık görünümlü ve ağır kokuları olan gıdalardan hoşlanmazlar. Bu sebeple gıdaları farklı formlarda çocuğa sunmak, özellikle onun tercih ettiği forma getirmek önemlidir. Brokoliyi direk verdiğinizde yemiyorsa, püre haline getirmek, köfte yapmak gibi..
Yemeği çocukla beraber hazırlamak, onun da katkısının olması gıdayı daha kabul edilebilir hale getirir.
Çocukların bizim sandığımız kadar çok yemeğe ihtiyaçlarının olmadıklarını bilmek gerekir. Çocuklar ön ergenliğe kadar genelde zayıf bir görünüme sahiptirler. Düzenli olarak çocuk doktoruna gitmek, gelişim için önemlidir. Bir çocuğun gelişimine göre boy ve kilosunun uygun olup olmadığını çocuk doktorunun söylemesi bizim için doğru olandır.
Gelişimsel olarak bir gerilik yoksa çocukların zaten mide kapasiteleri çok küçüktür ve onların beden duyumlarını bozmadıysak fizyolojik ihtiyaçları kadar yerler.
6. Abur-cubur-fast food tüketimini yasaklamak veya korkutmak yerine bedene değer vermeyi öğretmek. Çocukların düzenli olarak abur-cubur tüketmesi elbette sağlığa zararlıdır. Bu sebeple ebeveynler sınır koyma-kısıtma getirmek zorunda hissederler kendilerini. Fakat yapılan araştırmalar çocukluk dönemindeki gıda kısıtlamalarının ileriki yaşamda kontrolsüz yemeye yol açtığını göstermektedir. Peki ne yapmalıyız? Çocuklara her şeyi sınırsız mı vermeliyiz? Hayır!
Öncelikle çocuğunuz beslenme örüntülerinde gördüğünüz problemler varsa bunları değiştirmek ve dönüştürmek için çabalamalısınız. Yeterli olmadığını hissettiğiniz noktalarda destek almalısınız. Tüm bu süreçlerin yoluna girmesi için sizin beslenme örüntülerinizin de sağlıklı olması gerektiğini unutmayın ☺
Her şeyin yolunda gittiğinden emin olduktan sonra besinlerin vücut için faydalarını ve zararlarını esneklik içerecek şekilde çocuğa aktarmanız gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken iki önemli faktör vardır; ilki çocuğa suçluluk hissettirmemek. Örneğin; kola içtiğin için hasta oldun demek çocuğa suçlu hissettirebilir. Bunun yerine haftada iki bardaktan fazla kola içmek mideni rahatsız edebilir demek daha kıymetlidir. Diğer önemli olan alan ise esnekliktir. Vücuda yaptığımız her şeyin geri dönülmez zararlar vermeyeceğini, bedenin çoğu şeyi tolere edebileceğini öğretmek önemlidir.
Öncelikle çocukla beden üzerine konuşmak, bedenin-organların işlevleri üzerine konuşmak, bedenin kıymetini anlatmak, bedene şefkat duymak üzerine konuşmak ve çocuğun bakışını buraya çekmek önemlidir. Hiçbir çocuk bedenine iyi gelmeyen şeyleri yemek istemez. Bu durum şefkatli bir şekilde anlatıldığında çocuklar sınırlara uyma eğilim gösterecektir.
7. Sakinleşmek için besini kullanmamak gerekir. Duygusal yemelerin temelleri çocuklukta atılır. Bu sebeple çocuğu ödüllendirmek, cezalandırmak veya duygularını yatıştırmak için besin kullanılmamalıdır. Yemeğin sadece fizyolojik bir ihtiyaç olduğunu çocuğa öğretmek ve deneyimletmek gerekir. Ödül olarak çikolata vermek, ceza olarak fasülye yedirmek, çocuk üzgün diye ona dondurma almak duygusal yemenin temellerini atmak demektir.
Çocuğun yaşadığı zor duyguları fark eder ve çocuğu desteklersek yemeği kendini yatıştırmak için kullanmaz. Çocuklar ve yetişkinler duygularını düzenleyemedikleri zaman yemeği sakinleştirici olarak kullanırlar.