ÇOCUKLAR NEDEN RESİM YAPAR?
Yazar Beria Bilge Şener • Psikolog • 12 Ocak 2018 • Yorumlar:
İNSANIN ANLAM ARAYIŞI
Viktor Frankl tarafından yazılmış olan bu kitapta Frankl’ın Nazi toplama kamlarındaki yaşantısı, çektiği acılar, bu acılara nasıl katlandığı, anlamın her koşulda insan için nasıl gerekli olduğu anlatılmaktadır. Aşağıda kitap hakkında Teria ve Batyanın eğitimin başında sordukları sorulara verdiğim yanıtlar bulunmaktadır. Öncelikle kitabı okumanızı tavsiye ederim.
ÖZET
*Frankl’ın acı çekme yolculuğundaki en önemli seçimi tifüslü hastaların barakasına giderek onların acılarını hafifletmeye karar vermesiydi. Böylece yaşamaktansa anlamlı olacak bir ölümü seçmesi onun yaşadıklarını ve ölümünü anlamlı hale getiren bir seçimdi.
*Acı çekmenin hayatın diğer görevlerinden biri olduğunu çekilen acıların sonunda tutukluda duygu yitimi oluşturduğunu gördükten sonra fark etti. Duygularını kaybetmemek için karşı karşıya kaldığı acı durumu yaşaması gerekiyordu.
*Frankl’a bu süre içinde kaybettiği kitabını yazma görevi olduğunu düşünmesi cesaret verdi.
* Frankl acısını tek ve eşsiz görevi olarak gördüğünde daha yüksek bir anlam yüklemiş oldu.
*Acı çekme hikayesinin sonunda elde ettiği ödül, yaşaması, o çok değerli yaşantılara sahip olması ve içsel olarak kararlarını özgür olarak verebildiğini anlaması, yani özgürlüğüdür.
*Acılarını çekerek içsel özgürlüğünü korumuş ve yüksek ahlaki değerlere ulaşmıştır..
*Frankl bu sürecin sonunda değiştiremeyeceği durumlarda kaderini kabul etme cesaretini gösteren, en zor durumda bile iyiyi seçme özgürlüğüne sahip olduğunu bilen bir insan oldu.
*Yaşadıklarının sonunda Frankl ruhunun derinliklerindeki iyi ve kötüyü ortaya çıkarmış, artık tanrıdan başka kimseden korkmayan bir insan olmuştur.
* Yaşadıkları Frankl’a insanlara yaşamlarındaki anlamı gösterme misyonunu sundu.
*Frankl’a verilen hayat görevi acılardan kaçmamak, yaşadığı acı deneyimleri ders haline getirerek insanlara faydalı olmaktır.
*ACI ÇEKME YOLCULUĞUNDA EN ÖNEMLİ SEÇİM NEYDİ?
Toplama kampındaki diğer doktorlar doktorluk hizmeti vermiyorlardı. Tifüs salgını olduğunda Frankl’ dan tifüse yakalanmış hastalarla ilgilenmesi istendi. Arkadaşları gitmemesi için onu uyardılar. Ancak Frankl “nasıl olsa bu koşullarda burada da öleceğim. Hiç olmazsa yoldaşlarıma yardımcı olurken ölürüm, böylesi daha onurlu” diyerek hastaların bulunduğu barakaya gitmeyi kabul etti. Bu onun önemli bir seçimiydi. Böylece ölümüne de bir anlam kazandırmış oldu. Bu ise acı çekmekte olan hasta yoldaşlarının acılarını hafifletmek, sonunda ölecek bile olsalar ölünceye kadar geçen süre içinde daha mutlu yaşamalarını sağlamaktı. Böylece daha uzun anlamsız bir biçimde yaşamaktansa daha kısa fakat anlamlı bir biçimde
yaşamayı seçti. Daha çok insanın yüreğinde onun için hissedeceği şükran duygusu onu bu dünyada daha çok var edecekti. Yaşam yaşamak için değil, varlığını hissetmek için yaşanır. Varlığını hissetmediği sürece insan aslında yaşamıyor demektir. Yaşamına ihanet ediyor demektir. Dünyaya geliş amacına ihanet ediyor demektir.