Çocuklar Sürekli Mutlu Olmak Zorunda mı?
Yazar Hasan Ali Göncü • 7 Mart 2017 • Yorumlar:
Ebeveynlerin daima sevgi dolu, hoşgörülü ve arkadaşça kontrol uygulayan kişiler olması gerektiği düşünülür ve sıkça dile getirilir. Özellikle “psikolojiye kafeterya yaklaşımının” yaygın olduğu günümüzde bu söylem daha da güçlüdür.
Ebeveynlerin de öfke, kızgınlık ve kıskançlık duyguları var hoşlanalım ya da hoşlanmayalım bunlar kasten veya istenmeyerek zaman zaman dışa vururlar. Ama anne babanın çocuklarıyla ilişkilerinin genel geçmişi iyiyse, arada sırada olan patlamanın ve tokadın zararı az olacaktır. Bunun bizim duygularımızı yatıştırmak ve aynı zamanda çocuklarımıza onların sahip oldukları türden sorunlara bizim de sahip olduğumuzu göstermek gibi bir avantajı var.
Duyguların bu türden spontane dışa vurumları, eğer aşırıya kaçmışsak ardından gelen özürle doğru ve yanlışın nerede yattığına dair bilgi verir ve cezalandırmadan ayrışır. Bernard Show “çok sinirli olmadıkça asla bir çocuğa vurmayın” iyi bir örnek olabilir.
Başkalarının çocuklarına bakmak her zaman kendi çocuğunuza bakmaktan daha kolaydır. Anne baba ile çocuğu bir birine bağlayan sevgi bağına teşekkür etmeliyiz. Çocuklar her zaman ebeveynlerine diğer insanlara olduğundan daha bebeksi bir biçimde davranır. Çocukların diğer insanlarla birlikteyken iyi, annesi ile birlikteyken ortaya çıkan zorlayıcı davranışlarını annesinin onu iyi idare edememesine bağlı olduğunu söylerken duyarız. Genel suçlama annesinin çocuğu mahvettiği şeklindedir.
Anne ve babanın varlığı diğer kişilerce harekete geçirilmeyen ilkel ve çalkantılı duyguları kaçınılmaz olarak harekete geçirir. Bu kuşlar dünyasında bile böyledir. İspinozlar ve muhabbetkuşları beslenme konusunda oldukça iyi olmalarına rağmen anne babalarının yanında hemen bebekleşirler. Ebeveynler özellikle de anneler oldukça fazla kötülenen kişilerdir, kısmen de profesyonel kişilerce hem tıbbi hem de tıbbi olmayan şekilde kötülenirler.
Öyle olsa da bizim hata yapmadığımızı varsaymak aptalca olur. Bazı hatalar bilgisizlikten doğar, ancak çok daha fazlası kendi çocukluğumuzdaki bilinç dışı duygusal problemlerden kaynaklanır. Çocukların yaşadığı, güçlüklerin anne yoksunluğunun olumsuz etkileri ya da aşırı ceza ve ebeveyn bilgisizliğinden kaynaklanıyormuş gibi görünen sorunlar aslında “yoğun olarak ebeveynlerin kendilerinin kısmen farkında oldukları ve kontrol edemedikleri duygusal güçlüklerden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Bazen çocuklarını nasıl idare edecekleri ile ilgili en son kitaplara başvururlar. Psikologların konferanslarına katılırlar ancak işler yine de ters gider. Fark etmemiz gereken şey; sadece ne yaptığımız değil bunu ne şekilde yaptığımızın da önemli olduğudur. Annenin duruşu ve kaygısı arasındaki bağ önemlidir. İnsanlar bebeklikten itibaren çevrelerindekilerin duygusal tutumlarına diğer her şeyden çok daha hassas oldukları anlamına gelir. Çok küçük çocuklar ses tonundaki vurguya duruşa ve yüz ifadesine yetişkinlerden çok daha fazla dikkatlidirler ve ilk andan itibaren nasıl tutulduklarına aşırı derecede hassastırlar.
Çocuklar sürekli mutlu olmak zorunda değiller, etraflarında neler olup bittiğini anlamaları gerekir. Zor zamanlarda bile ebeveynleri onlara doğruyu söylemeli (basit anlamda) ve anlamalarını sağlamalıdır. Çocukların bir şeylerin yanlış gittiğini fark etmesi, ama kimsenin onlarla bu konuda konuşmaması çok daha kötüdür. Küçük bir çocuğu anneannesinin cenazesine götürmeyi ve ona olayı çok basit kelimelerle anlatmayı bile tavsiye etti Dr. Dolto: “Kızım, şu an anneannenin cenazesindeyiz, bunlar olan şeyler.”
Yazar
Hasan Ali Göncü Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Aile Danışmanlığı, Pedagoji Uzm. Psk. Dan.
Randevu al Profili görüntüleyinYorumlar: (0)
Yazar
Hasan Ali Göncü
Psikolojik Danışma ve Rehberlik, Aile Danışmanlığı, Pedagoji Uzm. Psk. Dan.