Çocuklar ve Yalan
Yazar Beste Ergün Özel • Psikolog • 26 Ekim 2022 • Yorumlar:
Yalan; yanlış olduğu bilinmesine rağmen, insanları yanıltmak adına söylenen sözlerdir. Çocukların da yalan söyleyebildiği ifade edilse de aslında yalanın kelime anlamına bakıldığında belli bir yaşa kadar çocukların söylediği doğruyu yansıtmayan sözlerin yalan olarak tanımlanmasını pek doğru sayılmamaktadır. Çocukların geçtiği gelişimsel dönemlerin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda bireysel farklar söz konusu olsa da çocuğun yalan söylediğinin düşünülmesi adına en erken yaş yedi yaş olarak kabul edilmektedir. Çünkü genellikle çocuklarda yedi yaş itibariyle somut düşünme becerileri gelişmeye başlar. Öyleyse yalan ve çocuklar konusunu doğru değerlendirebilmek adına öncelikle çocukların zihinsel gelişim dönemleri ve yalan söyleme davranışı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.
Çocuklarda Zihinsel Gelişim Dönemleri Ve Yalan
Duyusal-Motor Dönem (0-2 yaş): Bu dönemde çocuklar görme, duyma, tat alma gibi duyuları sonucunda oluşan deneyimlerine tekrarlayan şekillerde davranışsal tepkiler verirler. Bu dönemde yapılan davranışlar söylenen kelimeler tamamen öğrenme amaçlı ve bir başkasını taklit etmeye dayalıdır. Bu yaş döneminde çocuklar için başkalarını kandırmak veya yalan söyleme durumundan söz edilemez. Çünkü çocuklar 0-2 yaş döneminde dünyayı tanıma ve anlamlandırma evresindedirler. Neyin doğru veya neyin yanlış olduğuna dair gerçek bir farkındalığa sahip değillerdir.
İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş): Bu dönemde çocuklar yaşanan durumları genellikle benmerkezci biçimde düşünürler. Kısacası kendi zihin ve düşünce yapılarının farkındadırlar ancak diğer insanların duygu ve düşüncelerinin tam anlamıyla farkında olamazlar. Diğer insanların duygu ve düşüncelerini ayırt etseler bile başkalarının duygu ve düşüncelerinin kendi duygu ve düşüncelerinden farklı olabileceğini çoğunlukla anlayamazlar. Yaşanan olayların sebebi olarak kendilerini görürler ve yaşanan olayları kendi bakış açılarından değerlendirirler. Bu yaş döneminde hayal kurma ve büyüsel düşünme dediğimiz gerçek hayatta var olmayan durumların gerçek olduğuna inanma gözlemlenebilir. Aynı zamanda animizm de denilen canlı olan veya olmayan şeyleri birbirinden ayıramama söz konusu olabilir.
Örneğin 2-7 yaş grubundaki bir çocuk, oyuncağının üzüldüğünü veya yemek yediğini düşünebilir. Bu dönemdeki çocuklarda yapaycılık da denilen doğa olaylarının başka güçler tarafından yapıldığına dair düşünceler görülebilir.
İşlem öncesi dönemin zihinsel özellikleri göz önünde bulundurulacak olursa, bu dönemde kavram olarak yalan kelimesi çocuklar tarafından bilinse de bilinçli ve yetişkinlerin kullandığı anlamda kullanılmaz. Burada gerçek olmayan durumların çocuklar tarafından gerçek gibi söylenmesinin altında farklı motivasyon kaynakları olabilir. Örneğin bir çocuğun dilediği bir durumun olmasını çok isteme, gerçekle gerçek olmayanı ayırt edememe, ödül almaya dair istekler gibi durumlar bu motivasyon kaynaklarından bazıları olabilir.
Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş): Bu dönem çocukların okula başladığı, mantıksal ve somut durumları anlayabildiği ve somut işlemleri gerçekleştirebildiği bir dönemdir. Somut işlemler döneminde çocuklar duyu organlarıyla algıladığı durum veya nesneler üzerinden çeşitli işlemler yapabilirler. Örneğin toplama işlemini parmaklarıyla yapabilir, bir bitkinin büyümesini gözlemleyerek anlayabilirler. Bu dönemde artık düşünme becerilerinin gelişimi ile birlikte yalan ve gerçek arasındaki fark da çocuklar tarafından tam olarak anlaşılabilir. Çocukların kendi sözleri ve davranışları hakkında doğru ve yanlışı ayırt edebilmeleri ise genellikle 10-11 yaşlarında gerçekleşir. Bu sebeple 10-11 yaşına kadar çocuklar yalanı genellikle takdir görmek veya ceza almamak gibi farklı amaçlarla kullanabilir.
Soyut İşlemler Dönemi (11-12 yaş ve sonrası): Bu dönemde çocuklar artık duyu organlarıyla algılamadıkları soyut durumların da farkına varabilir ve onlar hakkında fikir yürütebilirler. Diğer insanların düşünceleri ve duyguları hakkında gerçek bir farkındalığa sahip olabilir, değerleri anlayabilir ve kendi değerlerini oluşturmaya başlayabilirler. Oluşturdukları değerlere uygun davranışlar geliştirebilirler. Görünenin ardındaki gerçekliği fark edebilir isterlerse kendi kazançları doğrultusunda insanları yanıltabileceklerini anlayabilirler. Davranışlarını ve sözlerini doğru ve yanlışı ayırt ederek bilinçli şekilde yönetebilirler. Bu zihinsel gelişim özellikleri doğrultusunda soyut işlemler döneminden itibaren yalan kavramı kelimenin gerçek anlamında kullanılmaya başlanabilir.
Kısacası çocuğun ortaya koyduğu davranışın yalan mı yoksa gerçekliği olduğundan farklı bir şekilde dile getirme mi olduğu zihinsel gelişim dönemlerine göre değerlendirilmelidir. Çocuklar pek çok sebeple gerçeklikten farklı bir durumu gerçek gibi dile getirebilirler. Çocukların bu davranışlarının altındaki nedenlerini anlamak yalan davranışı sonrasında yapılacak doğru müdahaleleri seçmek adına önemlidir.
Çocuklar Neden Yalan Söylerler?
Çocukların yalan söylemesi ya da gerçeklikten farklı durumları dile getirmelerinin altında şu sebepler bulunabilir:
-
Ebeveynlerinin veya çevrelerinde bulunan kişilerin çeşitli nedenlerle yalan söylediklerini gözlemlemeleri,
-
Ebeveynlerin veya otorite figürlerinin (öğretmen, bakıcı vs) dikkat ve ilgisini çekmek istemeleri,
-
Ceza, uyarı, sözel, fiziksel veya duygusal şiddetten kaçınmak,
-
Ebeveynlerin onay ve takdirini kazanmak istemeleri,
-
Gerçekleştirilemeyen hayal ve isteklerin varlığı,
-
Doyurulmayan duygusal ihtiyaçlara duyulan arzular,
-
Bir kişi veya grup tarafından kabul görmek istemeleri,
-
Ebeveynlerinin izin vermeyeceğini düşünerek onlardan çeşitli nedenlerle izin almak istemeleri,
-
Ebeveynler tarafından yaşam alanlarına fazlaca müdahale edilmesi vb.
Çocukların Yalana Başvurmaması Adına Ebeveynler Neler Yapmalıdırlar?
Ebeveynler çocuklarının yalana başvurmaması adına;
-
Çocuklarına gerçekleri söylemesi konusunda rol model olmalıdırlar.
-
Çocuklarına erken çocukluk döneminden itibaren her zaman dürüst olmanın ne anlama geldiği hakkında teşvik edici konuşmalıdırlar.
-
Ebeveynlerin çocuklarından beklentileriyle kendi davranışlarının örtüşmesine dikkat etmelidirler.
-
Ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin çocuğun var olan kapasitesi ile dengeli olmasına özen göstermelidirler.
-
Ebeveynlerin çocuklarına verdikleri sorumlulukların çocuklarının karşılayabileceği düzeyde olmasına dikkat etmelidir.
-
Ebeveynlerin çocukların da herkes gibi hata yapabileceğini unutmamaları gerekir.
-
Çocukların hataları karşısında cezalandırıcı, öğüt verici tutumlar yerine bu hatanın nedenlerini anlamaya çalışmalıdırlar.
-
Ebeveynler çocuklarının yaptıkları hatalar üzerinde fazlaca durmaktansa çözümler üzerine daha fazla düşünmeyi denemelidirler.
-
Çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslamamaya özen göstermelidirler.
-
Çocuklarının yaş dönemlerine göre değişkenlik gösteren duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarına dikkat ederek ebeveynlerin yeteri kadar bu ihtiyaçları karşılayabildiklerinden emin olmaya çalışmalıdırlar.
-
Ebeveynler, çocuklar yanlış bir davranış yapsalar bile çocukların cesaret göstererek doğruları söyledikleri zamanları gözlemlemelidirler. Böylece çocuklarının dürüst davranışlarını överek onları her zaman doğruyu söylemeye teşvik etmelidirler.
-
Çocukların kendi duygularını ebeveynleriyle paylaşabilmeleri adına onların duygularını dinlemeye ve anlamaya çalıştıklarını çocuklarına göstermeye gayret etmelidirler.
-
Çocukların iyi olduğu küçük konularda dahi olsa onları takdir edebilir ve onlar için zorlu olan konularda gösterdiği iyi niyet ve doğru davranışları zaman zaman rüşvete dönüştürmeden ödüllendirebilirler.
Çocukların Yalan Söylemesi Karşısında Ebeveynler Nasıl Davranmalıdırlar?
Ebeveynler çocukların yalan söylememesi için onlara karşı çok dikkatli ve hassas davransalar bile yine de çocuklarda zaman zaman doğruyu söylememe veya yalan söyleme davranışı görülebilmektedir. Çocuklar doğruyu söylemediklerinde ebeveynler aşağıda verilen önerileri uygulamaya dikkat edebilirler:
-
Çocukların yaptığı davranışlar yargılayıcı bir biçimde yüzlerine vurulmamalıdır.
-
Yalan şeklinde gözlemlenen davranışlara karşı sert ve olumsuz tepkiler ile ceza vermekten kaçınılmalıdır.
-
Yalan şeklinde görülen bu davranışların ardında görünmeyen ne gibi sebepler olabileceği üzerinde durulmalıdır.
-
Bu yalanı ortaya çıkarmada etkili olan ana sebepler üzerine eğilerek asıl soruna çözüm bulmaya çalışılmalıdır.
-
Nasihat vermekten ziyade çocukları dinleme ve çocukların duygularını anlamaya dikkat edilmelidir.
-
Yalan söylenen durum bir hayalse veya bir isteği dile getiriyorsa: “Öyle olmasını hayal ettin.’’ veya “Öyle olmasını o kadar çok istiyorsun ki öyle olduğunu söylüyorsun.’’ şeklinde çocukların gerçekle bağlantıları kurulmalıdır.
-
Daha sonra doğruyu söylemek üzerine bilgilendirmede bulunulacaksa bu durum bir kişilik özelliği olarak değil, bir davranış olarak ele alınmalıdır.
Tüm bu unsurlara dikkat edilmesine rağmen eğer çocuk yalan söylemeye devam ediyorsa, o zaman bu durumun altında daha derin duygusal problemler yer alıyor olabilir. Bu duygusal problemler çözümlenmediğinde ise ebeveynler tarafından yalanın nedenlerini tespit etmek ya da yalana müdahale etmek daha zor olabilir.