Çocuklarda Bağlantı Kurma Becerisi
Yazar Zehra Işıklı • Psikolojik Danışman Ve Rehber • 15 Aralık 2021 • Yorumlar:
Ellen Galinsky, "Gelişen Zihin" adlı kitabında 21. yüzyılda her çocuğun sahip olması gereken 7 temel yaşam becerisinden biri olarak tespit ettiği "bağlantı kurma" becerisini, bilgileri sınıflandırmanın yanı sıra, bir şeyin başka bir şeyi nasıl temsil ettiğini veya simgelediğini anlamayı da içeren bir süreç olarak tanımlar.
Bağlantı kurma becerisi şunları kapsar:
-Aynı veya benzer olanları anlamak
-Farklı olanı anlamak
-Bir şeyin başka bir şeyle nasıl bağlantılı olduğunu anlamak
-Otomatik cevabı engelleyerek, yansıtıcı düşünmek ve olası bağlantıları keşfetmek. Çocuk doğduğu andan itibaren edindiği bilgi ve temsiller arasında bağlantılar kurarak bilgi ve yetilerini genişletir. Daha sonraki yaşlardaki birçok yetkinlik ve beceri, çocuğun geliştirmeye başladığı sayı, mekan, zaman, çokluk gibi temsiller arasında yaratıcı bağlantılar kurabilmesine bağlıdır. Bu anlamda bağlantılar kurabilmek, otomatik tepki vermektense beynin yürütücü işlevlerini devreye sokmayı ve halihazırdaki bilinenler ve olgular üzerine yaratıcı düşünmeyi gerektirir. Aslına bakarsanız, çocuğunuzun ileride mutlu ve kendi potansiyelini gerçekleştiren yetişkinler olmasını bütün ebeveynler isterler. "Bağlantı kurma" becerisinin çocuklarda gelişimini destekleyerek temelleri sağlam atabilirsiniz.
Çocuklarda Bağlantı Kurma Becerisini Nasıl Desteklersiniz?
"Bebekler dünyayı ve etraflarındaki kişileri anlamada derinden yönlendirilir ve tutkuludur. Bir bebeğin özü dünyaya bağlanmaktır."
-Karen Wynn, Yale Üniversitesi
1. Bağlantıları eğlenceli şekilde ve oyunla görmeleri için çocuklara birçok fırsat sunun. Öğrenme süreçlerini çocuğun ilgi ve heveslerini göre düzenlediğinizde öğrenme en derin düzeyde gerçekleşir. Bu sebeple, çocuğun ilgili olduğu nesne ve temaları gündelik rutinlerinize katarak işe başlayabilirsiniz. Ellen Galinsky, kitabında kendi çocuğu süper kahramanlara ilgili olduğu için ona geçmişteki şövalyeleri tanıttıklarını söyler ve böylece onlar hakkında düşünceler yürütüp oyunlar oynadığı bir süreç yaşamasını sağladıklarını yazar.
2. Hatalar yapmanın sorun olmadığını hatta öğrenmenin bir parçası olduğunu kabul edin. Hata yapmak öğrenme sürecinin olağan ve gerekli bir parçasıdır. Denemeler sonucu ve yanlışlar yaparak doğru olana ulaşırız. Hata yapmanın son derece normal olduğunu kabul etmek, çocuğunuzu hataları konusunda yargılamadan şefkatle karşılamanız konusunda sizi cesaretlendirir. Hatalar yaparak doğruyu bulmaya çalışan çocuğun çabasını ve emeğini onure etmek ve kutlamak çocuğa öğrenme aşkını yitirmemesi ve denemeye devam etmesi konusunda cesaret verir. Tıpkı ilk adımlarını atmaya çalışan bir çocuğu cesaretlendirdiğiniz ve gözünüzden yansıyan ışık ve gülen yüzünüzle gösterdiği çabadan mutlu olduğunuzu bebeğinize gösterdiğiniz gibi.
3. Bir nesne algısı geliştirin. Nesnelerin nasıl işlediği konusunda birçok tecrübe sunun. Nesneler üzerinde çalışması, denemeler yapması ve bu nesneleri manipüle ederek sonucuna şahitlik etmesi için çocuğa izin verin. Bu toprağa dokunup, toprağı şekillendirmesi ve güneşe bırakması, sonrasında kuruyup bir toprak çanağa dönüşüp dönüşmeyeceğini görmesi olabilir veya su dolu bir kovaya çeşitli nesneler koyup çıkarmasına izin vererek suyun içine batan veya suyun üstünde duran nesneleri bizzat gözlemlemesi olabilir. Kilit
nokta şu ki, çocuğun ilgi ve yönelimlerini takip etmeyi unutmayın. Çünkü en derin öğrenme, çocuğun ilgi ve tutkuları üzerine inşa edilen öğrenmedir.
4. Çocuklara keşfetme ve mış gibi oyun oynamaları için birçok fırsat vererek nesne, mekan ve sayı algısını geliştirin. "Patron" gibi değil "rehber" gibi katılarak ilgilerini geliştirin. Ebeveynlerin çocuğun oyununa katılmaları son derece önemlidir. Ancak bir patron gibi değil, öngörüsü ve bilgeliği olan bir rehber gibi. Çocuğun ilgilerini ve yönlendirmelerini takip ederek, çocuğun yönlendirdiği konular hakkında konuşarak onu desteklemek mümkün. Böylece çocuğunuz oyun oynarken, kendi yönelimleri doğrultusunda ve sizin gönüllü rehberliğinizde farklı nesne ve temsillerin arasında bağlantılar kurma becerisini de geliştirecektir.
5. Mekanı tanımlamak için kelimeler kullanın.
Küçük çocuklarla oynarken mekansal kavramları basit düzeyde kullanmak son derece faydalıdır. Böylece mekanda oynanan oyunlar esnasında çocuk hem mekanı deneyimler hem de mekana ilişkin deneyimlerini kelimelere dönüştürmeyi öğrenir. Daha karmaşık kavram ve betimleyici bir dil kullanma becerisinin temellerini atmış olursunuz. Bir kartonun içine giren küçük çocuğu öne arkaya sürüklerken yön aldığı harekete göre mekansal kavramlar kullanmak buna örnek olarak verilebilir.
6. Mekanlarda çocukların yollarını bulmalarını içeren oyunlar oynayın.
Mekan algısı farklı kavramlar ve özellikler arasında bağlantı kurma becerisi açısından oldukça önemlidir. Bu sebeple, mekan algısını destekleyecek oyunlar oynayarak bu beceriyi destekleyebilirsiniz. Saklambaç en bilinen oyunlardan biri olarak mekan algısını desteklemekte sık sık başvurabileceğiniz bir oyun olabilir. Bunun yanında mekanları krokileştirme oyunları, nesne saklayıp harita ile bulmaya çalıştığınız hazine avcılığı temalı oyunları da mekan algısını geliştirmek üzere günlük oyun repertuarınıza ekleyebilirsiniz.
7. Birçok farklı şekilde miktarlar hakkında konuşun.
Bunu gündelik hayatta matematik dilini kullanmak olarak açıklayabiliriz. Çokluk ve miktar belirten kavramlar ve bu Kavramlara eşlik eden somut şeyler çocuğun matematiksel algısını geliştirerek "bağlantı kurma" becerisini destekler. Üç kurabiyeden söz ettiğinizde açık olan üç parmağınız onun matematiksel algısını çok yönlü olarak desteklemenin anlamına gelir. Henüz küçük bir çocuğa "3 gün sonra yine geleceğiz" demektense "3 gün sonra yine geleceğiz. Yani güneş 3 kere doğduktan sonra, biz 3 gece daha yatıp kalktıktan sonra buraya yine geleceğiz" demek ve bu esnada 3 parmağı açık tutmak çok daha gelişime uygun ve açıklayıcıdır. Hatta miktarı anlaması konusunda somut, gözlemlenebilir ifadelere başvurduktan sonra daha da somutlaştırabilir; her sabah belirlenen bir panoya bir güneş sembolü yapıştırabilir, ve 3 güneş olduğunda 3 günün tamamlandığını ve artık gidebileceğinizi söylemek çocuğun miktar algısını oldukça destekleyecektir.
8. Sayma işlerini içeren aile işlerini verin.
Sayı algısını geliştirmek üzere aile içinde ve günlük rutinlerde yapılabilecek birçok şey vardır. Akşam yemeğinde kaç kişi olduğunuz, sofraya kaç tabak konulacağı, alışveriş esnasında alınacak 2 kutu sütü arabaya koyma görevini vermek gibi.
9. Çocukların düşünceleri hakkında geri bildirim vererek yeni bağlantılar kurmalarını destekleyin.
Yaşanan durumlarla ilgili sözelleştirmeler yapmak, kelimelere dökmek çocuğun olan biteni daha iyi kavramasını ve farklı nesne ve kavramlar arasında bağlantılar kurmasını sağlar. Örneğin şekil ve renge göre kartları gruplama yaptırdığınız bir oyun oynadığınızı farz edin. Bu oyunda çocuktan bilişsel esneklik beklenecek şekilde, bazen renklere göre bazen şekle göre sınıflama yapmasını istediğinizi düşünelim. Sınıflama becerisini destekleyen bu oyunda, çocuğa oyun yönergesini verdiğiniz esnada "bu kartta sarı bir çiçek var. Eğer renk oyunu oynuyorsak bu kart sarı arabayla birlikte olacak. Ama eğer şekil oyunu oynuyorsak bu kart kırmızı çiçekle birlikte olacak" şeklinde bir geri bildirim vermek çocuğun oyunu daha iyi anlamasına yardımcı olur.