Çocuklarda Davranış Problemleri ve Çözüm Yolları
Yazar Cansu Yurtseven • Psikolog • 7 Ağustos 2018 • Yorumlar:
Çocuklar da diğer bireyler gibi yaşadıkları olumsuz olaylardan etkilenirler. Fakat yetişkinlerin aksine çocuklar; yeterli deneyim, bilinç ve mantığa sahip olmadıkları için yaşadıkları olumsuzlukları bir yetişkin desteği olmadan aşamazlar. Bu gibi durumlarda anne-baba tarafından sevgi, ilgi ve destek gören çocukların yaşanan durumu aşması daha kolay olur. Değişen ve gelişen duruma alışıncaya kadar geçen süredeki davranış bozuklukları aslında birer uyum bozukluklarıdır. Davranış problemleri olarak adlandırılanlar nelerdir?
Parmak Emme:
Sütten kesilme durumundan sonra devam eden parmak emme, çocuğun kendisinde gördüğü bir yetersizliği ya da güven eksikliğini göstermektedir. Uzun süre devam eden parmak emme ise daha ciddi psikolojik problemleri yansıtır.
Tırnak Yeme:
Duygu ve düşüncelerini ifade etmede güçlük çeken, yasaklarla ve baskılarla büyüyen çocuklarda görülür. Kızgınlıklarını, kırgınlıklarını, öfkelerini, kaygılarını ifade etmelerine izin verilmeyen çocuklar kızgınlık duygularını bu şekilde kendilerine yöneltirler.
Altını Islatma:
Normalde çocuklar 2 yaş itibariyle küçük ve büyük tuvaletlerini tutabilmektedirler. Belirli sebeplere bağlı olarak bu süreç 3 yaşa kadar uzayabilmektedir. Fakat 4 yaşına gelen çocuk artık küçük ve büyük tuvaletini tutabilmektedir. Eğer çocuk tuvaletini tutmayı hiç öğrenememişse zeka geriliği ya da başka bir rahatsızlıktan dolayı kaslarını kontrol edemiyor olabilir. Yapılan testlerin sonucunda herhangi bir problem gözükmüyorsa psikolojik sebepler aranmalıdır. Eğer çocuk tuvaletini tutmayı öğrendikten sonra tekrardan ıslatmaya başlıyorsa burada genellikle psikolojik sorunlar görülmektedir. Değişen bir durum, kardeş kıskançlığı, dikkat çekme çabası, aile fertlerinden birinin ölümü, tedavisi uzun süren hastalıklar bu bozukluğa sebep olabilir.
Öfke Patlamaları:
Duygu ve düşünceleri bastırılan, öfkelerini, ruhsal gerginliğini ve kızgınlığını ifade etmelerine izin verilmeyen çocuklar içlerindeki öfkeyi bir süre tutabilirler. Daha sonrasında ise yaşanan bir durumu ya da yerine getirilmeyen istekleri bahane ederek öfkelerini patlama olarak boşaltırlar. Bu patlamalar esnasında, çocuk kendini yerden yere atar, kafasını yerlere ve duvarlara vurur, ağlama krizleri geçirir. Bunun dışında yanlış yetiştirilmeyle her istediği yapılan, kural tanımayan çocuklar, aşırı şımartılmış çocuklar; elde edemeyecekleri bir şey olduğunda, istedikleri yerine getirilmediğinde de öfke nöbetleri yaşayabilirler.
Hırsızlık (Kleptomani):
Çocuklar yaklaşık 5 yaşına kadar ben-merkezci bir yapıya sahiptirler ve kişilik haklarına uymaz, mülkiyet kavramını yeterince bilmezler. Çocukların bir çoğu kendisine ait olan oyuncağı bir başkasıyla paylaşmak istemediği gibi, başkalarına ait oyuncaklara da sahip olmak isteyebilirler. Bu bir problem olmadığı gibi ortada garipsenecek bir durum da yoktur. Tüm bunlara rağmen ebeveynlerin okul öncesi çocuklara başkasının eşyasının izinsiz alınmayacağı, onun sahibine geri verilmesi gerektiği anlatılmalıdır. Çocuğa yapılan hırsız etiketi doğru bir davranış değildir. Çünkü çocuk bunu hırsızlık amacıyla yapmamaktadır. Eğer tüm uyarılarınıza rağmen çocuk bunu yapmaya devam ediyorsa, çocukta bir güven problemi, aşağılık duygusu ya da dikkat çekme gereksinimi olabilir. Bu yüzden çocuklar bu davranışı tekrarlayarak ruhsal açlıklarını gidermeye çalışırlar. Bu gibi durumlarda altta yatan sebebi bulmak oldukça önemlidir. Bunun dışında çocuğa “senin” ve “benim” kavramları öğretilmelidir. Unutmayın ki çocuklar en çok modelleyerek öğrenirler. Bu yüzden onları doğru davranışa teşvik edebilmek için onlara doğru model olmak gerekir. Çocuğa ve onun eşyalarına saygı duyulmalı ve onun eşyalarını ondan izin alarak almalıyız. Bu şekilde yapması gerekeni ona model olarak öğretmiş oluruz.
Yalan:
Çocuk okul öncesi dönemde, gerçekle gerçek dışı olanı birbirinden ayıracak zihinsel olgunluğa henüz ulaşmamış olduğu için söyledikleri aslında yalan olarak nitelendirilmez. Gördüğü rüyaları ya da hayallerini de gerçekmiş gibi anlatabilirler. Burada amaç genellikle sizi kandırmak değil, dikkatinizi çekmek ve onunla ilgilenmenizi sağlamaktır.
Yalan, aslında yaratılışımızda yoktur. Bu yüzden eğer çocuğunuz yalan söylüyorsa kendinizi, çevresini ya da arkadaşlarını gözden geçirmek gerekmektedir.
İçe Kapanıklılık:
Psikolojide saldırganlık ne kadar büyük bir problemse, içe kapanıklılık da o denli bir problemdir. Aileler genellikle içe kapanıklılığı uysallık, söz dinleme olarak algılayıp bununla övünebiliyorlar. Fakat haklı tepkileri cezalandırılmış, gereksiz eleştirilmiş, hataları kınanmış, ve suçlanmış çocuklar aslında hata yapmamak için içe kapanmayı tercih ederler.
Yaşanan tüm bu bozukluklar çocuğun yaşadığı herhangi bir değişim sonrasında meydana geliyorsa uyum problemi olabilir. Bu yüzden bir süre sabretmemiz gerekir. Fakat süreç gereğinden uzun sürüyorsa bu bir probleme dönüşmüş olabilir. Bu gibi durumlarda bir uzman desteğine başvurulmalıdır.