Çocuklarda Ergoterapi ve Erken Müdahalenin Önemi
Yazar Gülseren Yılmaz • • 12 Kasım 2021 • Yorumlar:
Beyin sadece vücuttaki tüm organları kontrol eden değil, duyguları, düşünceleri, bellek ve öğrenmeyi yönlendiren temel organdır. Beyin gelişimi anne karnında başlar ve doğum sonrasında da yaşanan deneyimlerle bağlantılı olarak artar veya azalır. Doğduğu zaman bir bebeğin beyninde 100 milyar beyin hücresi (nöron) vardır. Nöronlar “sinaps” adı verilen küçük boşluklarla birbirine bağlanırlar ve beynin çeşitli fonksiyonlarını yerine getiren kümeler oluştururlar. Doğumda, her nöronda 2500 sinaps varken, çocuk 2-3 yaşına geldiğinde bu sayı her nöron için 15,000 sinaps olur, üstel olarak artmakta olan nöron ağları yeteri kadar kullanılmazsa yokolurlar. Beyin hücreleri arasındaki bağlantı sayısı, bebeğin içinde bulunduğu ortam koşulları ve çevreden aldığı uyarılara bağlı olarak artabilir veya azalabilir. Yaşamın ilk aylarında oluşan bu bağlantılar, bebeğe bebeğin anne-babasından ve yakın çevresinden gelen uyarılarla güçlendirilmekte ve kalıcı hale gelmektedir. İhmal edilen bebeklerin beyinleri tüm bölgelerdeki gelişimini tamamlayamaz. Çocuğun beynindeki sinapsler tekrarlanan deneyimlerle güçlenir, çocuk öğrendikçe bağlantılar oluşur. Eğer bu bağlantılar kullanılmazsa, ortadan kalkar. Erken çocuklukta bağlantılar tekrarlanarak kullanılırsa daha kalıcı olur. (Shore, 1997 ; Siegel, 1999).
Beynin yapısı ve gelişimi üç ögeye bağlıdır: genetik, çevre ve deneyim. Yanda gördüğünüz piramit öğrenme piramidi. (Her bir basamağı ayrıntılı olarak diğer yazılarımda paylaşacağım.) Normalde çocuk en alttan başlayarak gelişmeye başlar ve geliştiği beceriler onu üst basamağa taşır. Yetersiz deneyimleme, uyaran eksikliği, uygunsuz çevre gibi olaylardan kaynaklı çocuk yaşına göre sahip olması gereken becerilere sahip olamayabilir. Çocuğunuzun gecikmiş becerisi demek günlük yaşamında bağımlı bir birey olması, yaşıtlarına ayak uyduramaması, özgüvensiz olması, iletişim becerilerinin gelişememesi vs. demek. Ergoterapistler olarak çocuğun beynindeki bağlantıları çocuğa uygun anlamlı ve amaçlı aktivitelerle arttırarak öğrenmesini ve öğrendiklerinin kalıcı olmasını sağlıyoruz. Bu sayede çocuk günlük yaşamında bağımsız, amaca uygun hareket eden, okul ortamında mutlu bir birey oluyor.
Okulöncesi dönem yaşamın ‘sihirli’ yılları olarak nitelendirilmekte ve çocuğun bedensel ve zihinsel gelişiminin en süratli olduğu yıllar olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında okulöncesi dönemin çocuğun duygusal ve sosyal gelişimi ile kişiliğinin oluşumunda en önemli zaman dilimi olduğu savunulmaktadır (Erkan, 1993; Oktay, 1999). Bu nedenle erken çocuklukta müdahale çok önemlidir. İhmalin beyin gelişimini olumsuz etkilediği ve gereken müdahaleler yapılmazsa çocukların zeka, duygu ve kişiliklerinin sorunlu geliştiği gözlemlenmektedir.