Çocuklarda İştahsızlık
Yazar Görkem Astarcıoğlu • Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Doktoru, Psikolog • 14 Aralık 2016 • Yorumlar:
Ailelerin büyük sorunu: İştahsız Çocuk!
Günümüzde anne-babalar için derin bir endişe kaynağı olan çocuklarının iştahsızlığı,
poliklinik başvurularının önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Akıllarda çoğunlukla “Acaba çocuğum yeterli düzeyde besleniyor mu?”, “Büyüme gelişme
potansiyeline ulaşabilecek mi?” soruları yer tutmaktadır.
Bu sorun aile içi huzursuzluklara dahi yol açabildiği için topluma ait bir problem olarak
kabul edilmelidir.
Öncelikle izlenecek yol sorunun gerçek olup olmadığının saptanmasıdır. Ne var ki çocuklar
yaşına ve ihtiyacına göre tam olarak beslenseler dahi aileleri bu miktarlar tatmin
edemeyebilmektedir. Bu durumda çocuğun muayenesinde boy ve ağırlık ölçümlerinin yaşa
göre değerlendirmeleri ile günlük beslenmesinin ayrıntılı olarak anlaşılması önem
tutmaktadır. Ailelerin miktar-ölçü belirterek tuttukları en az bir haftalık liste sürece
yön vermek adına oldukça faydalıdır.
Çocukların mide kapasitelerinin düşük olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla faydasız ya da
düşük faydalı gıdalarla midelerin doldurulmaması çok önemlidir. İştahı kapatan en önemli
sebeplerin başında; şeker ya da tuz miktarı yüksek, doygunluk hissi yaratan çöp-gıda
anlamına gelen junk-meal ile sık beslenmek yer almaktadır. Bunlar genel olarak “bakkal
gıdası” olarak nitelendirdiğimiz paketin içine girmiş her türlü cips, kek, bisküvi,
şekerleme ve çikolataları içermektedir. Fiyatlarının uygun olması, çocukların mutlu
edildiğinin düşünülmesi ve bir de “bari bunu yesin” düşüncesi aileleri bu gıdaları satın
almaya itmektedir. Anne-babalar almamaya kararlı olsa dahi Türk aile yapısı gereği büyük
akrabaların işin içine girerek istikrarlı davranışı bozmaları işleri zorlaştırmaktadır.
İştahsız çocuk beslenmesinde yapılan yanlışlar sorunun çözümünü daha da
zorlaştırmaktadır. Bu hatalara örnek verilecek olursa evde çocuğun yediği gıdaların
pişmesine özen gösterilmesi söylenebilir. Sadece makarna, pilav, patates kızartması ve
ekmek arası ile beslenen bu çocukların oranı oldukça yüksektir. Diğer farkında olunmayan
bir hata da sıvı beslenmenin fazla oluşudur. Gün içerisinde fazla miktarda süt ya da
meyve suyu ile beslenen çocukların midelerinin bu hacimlerle dolduğu düşünülürse
doygunluk hislerine şaşırmamak gerekir. Aşırı inek sütü tüketiminin aynı zamanda
barsaklardan kanamalara yol açarak demir eksikliğine sebep olması; sonrasında gelişen bu
kansızlığın da yine başlıca iştahsızlık sebebi olduğu bilinmelidir. Çocuklarımızın günlük süt
tüketiminin en fazla 500 ml olması gerektiği unutulmamalıdır.
Bebeklik çağında katı gıdalara geç başlamak, uzun süre besinleri makinadan geçirerek
püre kıvamına getirerek yedirmek, iştahsız geçecek bir çocukluk dönemine davetiye
çıkarmaktır.
Aile içi huzursuzluklar da çocuklarda iştahsızlığa yol açabilmektedir. Anne-baba ya da
ebeveyn-çocuk arasındaki çekişmeler çocukların kendini ifade etme şekli olarak
iştahsızlığı ortaya çıkarabilmektedir. Bunların önlenmesi amacıyla çocukların eşler arası
huzursuzluklardan uzak tutulmasının yanında ev içi küçük sorumluluklar verilmesi, yemek
hazırlanırken yapabilecekleri ölçüde çocukların da bu sürece katkıda bulunmalarının
sağlanması özgüveni artıracak ve negatif ifade ihtiyacını azaltacaktır. Yemek yemenin
sofrada gerçekleşmesi gerektiği, bunun hayatın doğal bir süreci olduğu ve sadece kendisi
için yediği çocuğa hissettirilmeye çalışılmalı, sofranın bir mücadele, adeta savaş ortamı
olmasından kaçınılmalıdır. Öğün saatlerinde mümkünse ailecek sofraya oturulmalı, pozitif
bir ortam yaratılmaya çalışılarak, bir süre sonra ; örneğin 30 dk; sofradan kalkılmalıdır.
Bu sürenin sonunda çocuğun yemeği bitirip bitirmediğine bakılmamaya çalışılmalıdır.
Çocuğun yemeğini yememesinden duyulan kaygı mümkün mertebe çocuğa
yansıtılmamalıdır.
Bunun yanında mide haznesi kısıtlı olan çocuğumuza bir öğünde ihtiyacı olan faydalı
besinlerden bir arada verilmeye çalışılmalıdır. Makarna seven çocuğumuza biz bu
makarnayı kıymalı ya da peynirli bir tabakta sunabilirsek, kısa süreli enerji ihtiyacını
karşılayacak karbonhidratın yanında büyüme gelişmesini sağlayacak proteini de yedirmiş
oluruz. Ya da et sevmeyen çocuğumuza kıymalı börek, değişik şekilli köfteler, ev
hamburgeri yedirebiliriz. Sebze sevmeyen çocuğumuza ıspanaklı püre, lahana çorbası
pişirebiliriz. Her gün en az bir yumurta, bir kase yoğurt; haftada en az üç köfte kadar
kırmızı et, en az iki tabak sebze; ayda bir kez bir porsiyon kuzu karaciğeri; gece
yatarken de bir bardak ballı süt içirebilirsek büyüme gelişmeleri için ihtiyaçları olan
besinleri yedikleri anlamında içimiz rahat olabilir. Özellikle bulunduğumuz çevrenin en
büyük nimetlerinden biri olan tarhana çorbasının, hele de içine kıyma kavurularak
pişirilirse, ek gıdaya başlayan bebeklerden tutun da büyüme çağında ki çocuklara kadar
harika bir besin kaynağı olduğunun gözardı edilmemesi gerekir.
İştahsızlığa yol açabilecek organik nedenler dışlanmalı, var olan kabızlık tedavi edilmeli,
hormonal sorunların olup olmadığı ortaya konmalıdır. Bu nedenle; iştahsız olduğu
düşünülen çocukların Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzman Hekimlerince mutlaka
değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Uz. Dr. Görkem ASTARCIOĞLU
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı