Çocuklarda Konuşma Gecikmesi
Yazar Kübra Koçak Yılmaz • Çocuk Psikiyatristi • 6 Mart 2019 • Yorumlar:
İnsanı evrendeki diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden birinin konuşma olduğu kabul edilmektedir. Çocuklarda normal konuşma gelişimi agulama, babıldama, tekrarlar, anlamsız kelimeler, anlamlı sözcükler, sözcük birleştirme ve cümle oluşturma sırasıyla gider. Çocuklarda dil gelişimindeki bu sıra değişmezken bu gelişimin hızı fizyolojik ve genetik özellikler, cinsiyet, algı, bilişsel ve nörolojik gelişim, sosyal çevre ve etkileşim, aile çocuk arasında sözel iletişim düzeyi, sosyoekonomik ve sosyokültürel özellikler gibi etmenlerden etkilenebilmektedir.
Çocuklar genellikle 1 yaşında kendi ismini tanır, anlamlı bir veya iki sözcüklü konuşur, 2 yaşında yaygın kullanılan nesneleri isimlendirir, basit 2 kelimelik cümle kurar, 3 yaşında 3-4 kelimelik cümle kurar, konuşma aile bireyleri tarafından anlaşılır, 4 yaşında geçmiş zamandan öyküler anlatır, konuşması yabancılar tarafından anlaşılır, 5 yaşında duygularından söz eder, 3 aşamalı komut alır, kendi ismini yazabilir, 6 yaşında iyi kurulmuş karmaşık cümleler kullanır, konuşmanın bütün öğelerini kullanır.
Eğer çocuğunuzun; 18 aylıkken anlamlı kelimesi yoksa, 2 yaşında 2 kelimelik cümlesi, 3 yaşında 3 kelimelik cümlesi yoksa ve konuşması anlaşılır değil ise dil gelişiminde gecikme olduğu söylenebilir. Konuşma gecikmesi en sık görülen çocukluk çağı gelişimsel gecikmelerinden biri olup 5 yaşındaki çocukları %7 sinde görülmektedir. Erkek çocuklarında sık görüldüğü bilinmektedir.
Konuşması geciken çocuklarda genel olarak sınırlı konuşma, yetersiz kelime dağarcığı, dikkat, dinleme ve ilgi azlığı, hızlı konuşma, işaret ve vücut dili kullanımı, içe kapanıklık, gruba girmeme, artmış davranış sorunları ve öfke atakları sık görülür.
Konuşmada gecikme; zihinsel yetersizlik, işitme kaybı, görme kaybı, Öğrenme Bozukluğu, beyin travmaları, Otizm, Bilingualizm, psikososyal yoksunluk, Seçici konuşmamazlık, çevresel yetersizlik, genetik yatkınlık gibi birçok değişik bozuklukuğun bir belirtisi olabileceği gibi tek başına bir tanıda olabilmektedir.
Konuşma gecikmesinde genel yaklaşım, öncelikle işitme testi yapılır. Eğer işitme kaybı var ise bunun tedavisi ve rehabilitasyonu yapılmalı, işitme kaybı yok ise, nörolojik ve psikiyatrik değerlendirme yapılıp buna göre yol çizilmelidir. Nörolojik ve psikiyatrik muayene normal ise, altta yatan herhangi bir bozukluk yoksa, dil ve konuşma terapisti tarafından dil gelişimini değerlendiren testler ve artikülasyon testleri uygulanmalıdır. Özgül dil bozukluğu olduğu düşünülen çocuklara dil ve konuşma terapisi, çevre düzenlemesi ve aile yaklaşımının değiştirilmesi rehabilitasyonu başlanır.
Erken yaşta görülen, hiçbir organik rahatsızlığı olmayan, ailede geç konuşma öyküsü olan yakını bulunan çocuk “bekle-gör” yöntemi ile takip edilebilir. Bu çocukların büyük çoğunluğu sonraki yıllarda dil gelişimi yönünden yaşıtlarını yakalarlar.
Aileye öneriler
Dilin dönmesi için önce kulağın dolması gerekir, bu nedenle çocukla bol bol konuşulmalı, yeterli ve etkin iletişim kurulmalı.
Konuşmaları için fırsat verilmeli, sabırla dinlenmeli, duygusal müdahalelerde bulunulmamalı.
Televizyon, telefon ve tablet sınırlandırılmalı, ekran karşısında tek bırakılmamalı, seyrettiği şey ile ilgili sözel geri bildirimler alınmalı.
İşaret diliyle ihtiyaçları karşılanmamalı, istediği şeyi söylemesi için rehberlik edilmeli.
Mümkün olduğunca yaşıtlarıyla beraber vakit geçirmesi sağlanmalı.