Çocuklarda Obezite
Yazar Alp Gürkan • 27 Şubat 2023 • Yorumlar:
Basit olarak; vücutta aşırı yağ depolanması olarak da nitelenebilecek duruma obezite denmektedir. 20. yüzyılın 2. yarısında ve 21. yüzyılda özellikle Batı dünyasında refah artarken yiyeceğe erişim de kolaylaşmış, yiyecek ucuzlamış aynı zamanda çeşitlenmiştir. Bunun yanında hızlı yaşam koşullarının getirdiği “fast food”lar, televizyon ile başlayan tüm gece atıştırmaları ve yiyecek alışkanlıklarımızda değişiklikle beraber tüm dünyada fazla kiloları da beraberinde getirmiştir. Sağlıksız yeme alışkanlığı, kimyasal madde ve hormon içerikli gıdalar ile günlük aktivitenin azalması vücutta giderek aşırı miktarda yağ depolanmasıyla sonuçlanmaktadır.
Günümüzde hem estetik hem de sağlık açısından insanların olması gereken ideal kilolar çeşitli formüllerle ortaya konmuştur. Erişkinlerde genellikle boy ve kilonun ölçü olarak alındığı formüllerde vücut kitle indeksi hesaplanır. Ancak çocuklarda erişkinlerden farklı olarak vücut kitle indeksinin obezite açısından sabit bir değeri yoktur. Kız ve erkek çocuklarda yağ miktarı farklıdır. Ayrıca artan yaş ile vücut yağ miktarı da değişmektedir. Bu nedenle vücut kitle indeksi için, yaş ve cinsiyete özgül persentiller yani büyüme eğrileri kullanılarak çocuklar değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra çocuğun kilosunun boyuna göre ideal ağırlığına oranı yani rölatif ağırlık da obezite tanısında sık kullanılmaktadır.
Günümüzde; obezite çocukluk çağının en sık görülen kronik hastalıklardan biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle ülkemizde çocukların katlanmak oldukları sınav maratonları, bilgisayar oyunları başında zaman geçirmeleri bu süreci artırmaktadır. Obez ailelerinin çocuklarının obez olması durumu normalden 2-3 kat daha fazladır. Anne ve babanın her ikisinin obez olması halinde çocuklarında % 80, biri obez ise çocuklarında %40, ikisi normal kilolu ise %10 oranında obez olma riski vardır. Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocuklar, %50 oranında erişkin yaşlarda da aşırı kilolu ya da obez olurlar. California Üniversitesi öğretim üyesi James Fowler, araştırmanın şaşırtıcı sonuçlarından birinin de yüzlerce kilometre uzakta olan arkadaşların bile kilo durumunu etkileyebilmesi olduğunu söylemiştir. Araştırmaya göre, bir arkadaşı obez olanın aşırı şişman olma olasılığı yüzde 57, kardeşi obez olanın yüzde 40, eşi obez olanınsa yüzde 37 oranında artıyor. Çok yakın arkadaşlıklarda ise risk üçe katlanıyor.
2010 yılında yapılan Sağlık Bakanlığı Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması, 0-5 yaş arası çocuklarda %26,4 oranında; 6-18 yaş arası çocuklarda ise %22,5 oranında kilo sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. Yaklaşık her 4 çocuktan birinde kilo problemi bulunmaktadır. Maalesef bu sorun yıllar içinde giderek derinleşmektedir. Beslenme-fizik aktivite bozukluğu dışında nadiren hormonal veya genetik faktörler de söz konusu olabilir. Çocuk bu açıdan da mutlaka değerlendirilmelidir.
Çarpıcı bir araştırmada 21. yüzyılın obez çocukların obeziteye bağlı hastalıklar nedeni ile maalesef anne babalarından daha kısa yaşayacakları saptanmıştır. Obezitenin yaratacağı çok ciddi ve çeşitli fiziksel sağlık sorunları dışında psikolojik rahatsızlıklara da yol açacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Görünüşleri nedeniyle arkadaş ortamından dışlanacaklardır. Buna fiziksel aktivite yetersizliği de eklenince bu kişiler giderek içine kapanırlar ve evden dışarı çıkmak istemezler. Bu da daha fazla psikolojik sorunlara yol açar. Kilolar verildikçe öz güvenleri yeniden artar, toplum yaşamına yeniden katılırlar ve depresyonları sona erer.
Kalori alımının kısıtlanması ve günlük aktivitenin artırılması şeklinde özetlenebilecek yaşam biçiminin değiştirilmesi, obezite tedavisinin temelini oluşturmaktaysa da bunu uygulamak ve kalıcı hale getirmek çok kolay değildir. Her ne olursa olsun tıbbi tedavinin mutlaka endokrin veya metabolizma uzmanı ya da bu konuda deneyimli bir iç hastalıkları hekimi yanında diyetisyen ve psikolog desteğiyle yapılması gerekiyor. Hızlı kilo vermeye neden olan popüler diyet uygulamaları çocuklar için uygun değildir. Büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkilerler. Bunun yerine çocuğa doğru beslenme alışkanlıkları edindirmek önemlidir. Çocuğun diyetinde şu değişiklikler yapılabilir:
Beyaz ekmek, makarna pilav veya papates gibi glisemik indeksi yüksek gıdalar yerine tahillı ekmek, bulgur tüketilmesi, ara öğünlerde paketli işlenmiş gıdaların yerine meyve ve sebzelerin konulması, gazlı ve şekerli içecekler yerine ayran, süt ve kefir içilmesi, “fast food” gıdalar yerine evde sağlıklı yöntemlerle hazırlanmış gıdalar tüketilmesi, gidilecek yerlere mümkünse yayan veya bisikletle gidilmesi, düzenli olarak yapılacak spor aktivitelerine yönlendirilmesi uygun olacaktır. Bunun dışında televizyon, bilgisayar veya telefonla geçirdiği vakte çocuğu da ikna ederek sınır konması yerinde olur. Burada ebeveynlerin çocuğa rol model olması çok önemlidir. Yiyecek tüketim alışkanlıklarına ebeveynlerin de uyması fiziksel aktivitelerini fazlalaştırmaları, günlük yürüyüşler, asansör yerine merdivenin kullanılması çocuğun bu alışkanlığını edinmesini kolaylaştıracaktır.
Bir diğer dikkat edilmesi geren konu da uyku düzeninin sağlanmasıdır. Uyku süresinin yeterli ve zamanında olması hormonal dengeyi sağlayacağı gibi, açlık hissini de azaltacaktır. Günde 8-10 saat uyumak ve en geç gece 11’de uykuya gitmek çocuklar için en sağlıklı olanıdır.
En önemli nokta; obezite oluşmadan önce çocuğa sağlıklı beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının kazandırılmasıdır. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz alışkanlığının ve bilincinin kazanılması özellikle çocukluk döneminde mümkündür.