Çocuklarda Obezite
Yazar Uğur Ekici • Genel Cerrah • 12 Kasım 2018 • Yorumlar:
Obezite; Aşırı kiloluluk, hastalık ölçüsüne varan şişmanlık olarak tanımlanır.Genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu, boy uzunluğuna göre vücut ağırlığının normal düzeyin üstüne çıkması ile kendini gösterir. Dünya Sağlık Örgütü ise obeziteyi, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Obez insanların yaşıtlarına göre ortalama 15 sene daha az yaşadığı ve yaşam kalitelerinin çok daha düşük olduğu bildirilmektedir.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması önemlidir. Teknolojideki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlamıştır. Harketsiz yaşam sonucu harcanan kalorinin azalması ve beslenme ihtiyacının daha çok fast food ve diğer yüksek kalorili besinler ile karşılanıyor olması gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde obeziteyi önemli bir sağlık problemi haline getirmiştir.
Erişkinlerin yanı sıra çocuklarda da sıklığı hızla artmaktadır. Günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra gelen ikinci önemli nedeni obezitedir. Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, bazı kanser türleri, solunum sistemi hastalıkları, kas-iskelet sistemi hastalıkları gibi pek çok sağlık probleminin oluşmasına zemin hazırlamakta, hayat kalitesi ve süresini olumsuz yönde etkilemektedir. Şu anda dünya nüfusunun yaklaşık% 65'i, aşırı kiloluluk ve şişmanlıktan dolayı ölümlerin, normalden zayıf olmaktan kaynaklanan ölümlerden daha fazla olduğu ülkelerde yaşamaktadır. Sağlık bakanlığı verilerine göre ülkemizde çocuklarda obezite sıklığı;
0-5 yaşta ; % 8,5 (erkek %10,1, kız %6,8)
6-18 yaşta ; % 8,2 (erkek %9,1, kız %7,3).' dir.
Çocuk ve gençlik döneminde ortaya çıkan şişmanlığın, gelecekte bu bireylerde birçok sağlık sorununun ortaya çıkmasına neden olacağı düşünülmektedir. Çocukluk çağı şişman bireylerin ileride yaklaşık % 30’unun şişman yetişkinler olacağı rapor edilmektedir. Bu konudaki bir çalışmada okul öncesi yaşlarda şişman çocukların % 26-41’inin okul çocuklarında şişman olanların % 42-63’ünün erişkin yaşta şişman kalmaya devam ettiği gösterilmiştir. Eğer önlem alınmazsa yetişkinlerin % 20’sinin (200 milyon kişi), çocuk ve adolesanların % 10’unun (20 milyon kişi) şişman olacağı düşünülmektedir. Çocuklarda sorun daha ciddi olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa’da çocukların % 20’si kilolu ve bu çocukların 1/3’i şişmandır. 2020 yılında 9 çocuktan birisinin şişman olacağı tahmin edilmektedir. Bu çocuklardaki en önemli risk bu çocukların yetişkin olduklarında bir kronik hastalık riski taşıyacak olmalarıdır.
Şişman çocukların en belirgin özellikleri yorgunluk, nefes almada güçlük, hareket azlığı ve bacaklarda ağrı yakınmalarıdır. Çoğunun doğum ağırlığı ortalama bebeklerden farklı değildir, ergenlik öncesi yaşlarda yaşıtlarından daha uzun olabilirler, oysa erişkin boyları beklenenden az olarak saptanmaktadır. Besin alımlarında genellikle yemek seçicidirler. Yemek saatleri düzensizdir. Aşırı besin tüketici ve atıştırıcı tiptedirler. Ödül olarak şeker ve aşırı karbonhidratlı besin tüketen ve bol yağlı özellikle kızartmaya eğilimli, sebze-meyve tüketimi az, et tüketimi fazladır.
Sağlık üzerine etkilerine bakıldığında bu çocuklarda yürüme gecikir, sıklıkla pişik ve deri enfeksiyonları görülür, büyümenin erken tamamlanması nedeniyle kemik yaşları yaşıtlarına göre ileridir, düz tabanlık ve bacaklarda eğrilik, erken ergenlik belirtileri, kalp-damar hastalıkları, yüksek kan lipid profili en çarpıcı belirtileridir. İleriye dönük sindirim sistemi sorunları (safra kesesi taşları) uyku apnesi, nörolojik hastalıklar, hormonal bozukluklar, psikososyal sorunlar ve kanser riski gibi hastalıklar oluşabilir.
Şişman çocukların çoğunluğunda şişmanlığa neden olabilecek tıbbi bir neden yoktur. Bu çocuklar eksojen obezite olarak yorumlanmaktadır.Şişmanlık, genetik etmenler ile çevresel etmenlerin, enerji metabolizması ve yağ dokusu üzerindeki etkilerinin bir bileşenidir. Genetik yatkınlığı olan bireylerde devam eden çok yönlü çevresel etmenler şişmanlığın oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Çocuk ve adolesanda görülen obezitenin % 1’inden azı genetik bir hastalıktır.
Sağlık Bakanlığının tesbitlerine göre şişmanlığa neden olan çevresel etmenler tabloda özetlenmiştir.
• Beslenme etmeni (erken süt çocuğu beslenmesi, yemek tarzı, damak tadı oluşması, hazır besin tüketimi, gazlı içecek tüketimi, reklamlar)
• Fiziksel aktivitede azalma (okul servisleri, asansör kullanımı, teknolojik araçlar, kentlerde yetersiz yeşil alan, spor dersini aksatma, televizyon, bilgisayar başında fazla zaman geçirme) • Aile etmeni (genetik, beslenme alışkanlıkları, fast food ağırlıklı beslenme, ekonomik nedenler)
• Sosyal sorunlar (apartman yaşamı, kent yaşamında olumsuz çevre)
• Psikososyal etmenler (büyük aile, parçalanmış aile, yaşlı anne, tek çocuk, aile içi geçimsizlik gibi)
Beslenme tekniği, çeşitliliği, sıklığı, miktarı ve içeriği çocukta beslenme alışkanlığının yerleşmesinde en önemli belirleyicilerdir. Ebeveynlerin yağ tüketimi ve şişmanlığı ile çocukların yağ tüketimi ve şişmanlığı arasında ilişki bulunmaktadır. Hazır yiyeceklerle beslenme, enerji içeriği ve yağ içeriği yüksek besin tüketme şişmanlık oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Hazır besinler ile yüksek yağ ve enerji alınmasının yanı sıra, düşük posa oranı ve beraberinde sıklıkla tüketilen gazlı içecekler nedenleriyle de şişmanlığı arttırıcı özelliktedir.
Şehirleşme, ekonomik gelişme ve diyet alışkanlıklarındaki hızlı değişimler beslenmede olumsuz değişiklikler yaratmaktadır. Bu değişiklikler içinde ev dışı beslenmenin artması, porsiyon büyüklüğü, besin çeşitliliği, özellikle şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketiminin artması ve ayaküstü hızlı hazırlanan besinlerin ve atıştırma tabir edilen enerji ve yağ oranı yüksek, kolay yenen ve her yerde satılabilen yiyeceklerin artması da önemli bir etken olarak gösterilmektedir. Burada üzerinde durulması gereken konulardan birisi de şekerle tatlandırılmış gazlı içeceklerdir. Şeker eklenmiş içecekler, sporcu içecekleri, şekerle tatlandırılmış meyve suları gibi enerji veren içecekler süt, ayran gibi besinlerin önüne geçmiştir.
İştah besin maddesinin cinsinden de etkilenmektedir. Fazla miktarda yağ içeren besinler çocukların daha fazla iştahını açmaktadır. Taze sebze ve meyveler genellikle daha fazla çiğnenerek ve uzun sürede yenmektedir. Emilimi ve sindirimi daha geç olduğu için doygunluk hissi daha uzun süre devam etmektedir.
Çeşitli nedenlere bağlı olarak çocukların daha az aktif olmaları, spor etkinliklerinde azalma, durağan aktivitelerin artışı, alınan enerjinin harcanmayıp yağ dokusu olarak birikmesine yol açmaktadır. Ayrıca televizyon yada tablet, cep telefonu gibi cihazlar başında harcanacak zaman, çoğunlukla ev dışında harcanacak zamandan kullanılır. Yeme ile ilgili çeşitli mesaj ve modeller ve yeni besin ürünlerinin duyurulması televizyon ve diğer cihazlar yolu ile olur. Bu aletler, çocuğu hareketsiz yaşama yöneltirken besin alımını uyarıcı nitelik taşır. Bu nedenle günlük televizyon izleme süresi veya bilgisayar, tablet, telefon kullanımı ile obezite sıklığı arasında pozitif bir ilişki vardır. Okula servis ile gitme, asansör kullanımı, uzaktan kumandalı cihazlar, sınavlar için uzun süreli çalışma saatleri, yeşil alanlardan yoksun apartman yaşamı, spor dersi yerine başka derslerle uğraşmak anlayışı çocuklarda şişmanlığın fiziksel aktivite azlığına bağlı nedenleridir.
Aşırı yeme olanakları ve evde bulunan yiyecekler bir çocuğun beslenmedeki seçiciliğini etkiler. Evde bulunan ve ulaşılabilen besinlerden ebeveynler sorumludur. Anne ve babanın beslenme alışkanlıkları çocuğa örnek olacak beslenme modelidir. Ebeveynlerin fiziksel aktivite derecesi de çocukların aktivitesini etkiler. Ebeveyni aktif olmayan çocukların da hareketsiz bir yaşantıya sahip olma şansı yüksektir.
Çevrede güvensizlik ve çevrenin ileri yapılaşması, yoğun trafik de çocuğun ev dışında geçen zamanını ve fiziksel aktivitesini etkilemektedir. Bu nedenle özellikle şişmanlık, kentlerde yaşayan çocukların sorunudur. İklim, mevsimsel ve coğrafik yapı, çocuklarda şişmanlık prevelansını etkilemektedir.
Tüm bu etmenlerden yola çıkarak çağımızın salgın hastalığı obeziteden kurtulmanın yolu toplumun her aşamasındaki sorumluların üzerine düşeni yapması ile olacaktır. Obez hastaların sadece % 1 inin genetik olarak ortaya çıktığı göz önünde bulundurulursa, çeveresel faktörlerin engellenmesi sorunun çözümünde birinci ve en önemli aşamadır. Bu amaçla ebeveynler, devlet ve yerel idareler gereken ilgiyi göstemeli ve çocukların obez olmasının nedeninin çocukların kendisi olmadığını bilmelidirler.