Çocuklarda Obsesif Kompulsif Bozukluk
Yazar Dolunay Zümrüt Çetin • Psikolog • 9 Aralık 2019 • Yorumlar:
Eğer çocuğunuz aynı hareketleri tekrar ediyorsa dikkat! Çocuğunuz okb ye yakalanmış olabilir.Obsesyon çocuğun aklına geldiğinde çocuğu korkutan düşüncelerdir ve bu düşüneler çocuk istemeden gelirler. Kompülsiyon ise çocuğun istemediği düşünce aklına geldiğinde kendini rahatlatabilmek ve sakinleşebilmek için yaptığı tekrarlı hareketledir. Toplumda takıntı, vesvese, evham olarak adlandırılabiliyor. Mesela çocuğun mikrop korkusu olabilir ve çocuk elini bir yere sürdükten, defalarca yıkıyor olabilir. Ya da çocuğumuzun düzen takıntısı olabilir. Sürekli eşyalarını toparlıyor ve sıralıyor olabilir. Ve bunu defalarca yapıyor olabilir. OKB, diğer kaygı bozuklukları, depresyon, tik bozukluğu ile birlikte görülebilir.
Okb görülme oranı çok yüksek bir rahatsızlıktır. Genellikle şu düşünceler gelir çocuğumuzun aklına: ‘’ Kötü bir şey olacak.’’ ‘’Annem ölecek.’’ ‘’Babam ölecek.’’ ‘’Bana hastalık bulaştı.’’ Gibi korku verici düşünceler gelir. Bazen de küfürlü düşünceler gelir aklına mesela tanrıya küfretmek gibi. Böyle olunca çocuk şöyle düşünebilir: ‘’Eyvah düşüncelerimi kontrol edemiyorum,istemediğim düşünceler sonsuza denk aklıma gelecek ve ben çıldıracağım.’’ Bir de şöyle bir akıl yürütme yapabilir: ‘’Bu istemediğim düşünceler aklıma geldiğine göre ben kötü biriyim yoksa aklıma bu düşünceler gelmezdi.’’Hâlbuki bu düşünceler hepimizin aklına gelebilir. Okb’de tam olarak bu noktada, burada başlıyor. Okb yaşayan çocuk bu düşüncelerin aklına gelişine olumsuz bir anlam yüklüyor.
Benim çocuğum neden okb ye yakalandı?
Okb’nin nedeni ne sizsiniz, ne de çocuğun kendisidir. Stresli bir olay sonrası görülebilir ama stresli bir olay olmadan da okb gün yüzüne çıkabilir. Burada, bundan nasıl kurtuluruma odaklanmak çok daha akıllıca olacaktı. Çünkü nedeni bulmak çözümü bizlere vermez. Okbnin ortaya çıkma nedeni net değildir, bir çok faktör olabilir. Şimdilik burada o faktörlere girmeyeceğim çünkü faktörleri bilmek OKB den kurtulmamızda işimize yaramıyor. Bu yazımda daha çok neler yapılması gerekiğini açıklamaya çalışıyorum. Aileler en büyük yanılgısı zamanla geçer diye düşünmek. Zamanla geçmez hatta daha da kötüye gider okb nin tablosu.
Çocuğum OKB’den nasıl kurtulur ?
Biz seanslarda çocukla birlikte OKB canavarını yönetmeyi çocuğa öğretiyoruz. İlk adım düşünceleri fark etmek sonra bu düşüncelerle arasına mesafe koyma yöntemi daha sonra ise düşüncelere ve düşüncelerin aklına gelişine verdiği anlama sokratik sorgulama yöntemiyle müdahalelerde bulunuyoruz. Tüm bunlar ne demek? Ne müdahalesi? ‘’Çocuk düşünceyle arasına ne mesafesi koyacak?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Bunlar soyut kalıyor tabi anlamak da zor geliyor insana ama hemen açıklayayım. Düşünceyi keşfetmek dediğim şu oluyor: Çocuklar sadece tekrarlı davranışları yaparlar ve tekrarlı davranıştan önce muhakkak 1 adet de olsa düşünce vardır fakat bunu çocuklar fark etmezler. Önce düşünceyi keşfettirmek gerek. Mesela ellerini sürekli yıkayan bir çocuk düşünelim. Neden sürekli yıkıyorsun dediğimizde ‘’Bilmiyorum içim rahat etmiyor diyebilir.’’ Halbuki el yıkamadan bir tık önce, yani el yıkamadan bir önceki sahnede çocuğun zihninden şu geçiyordur:‘’Ellerime mikrop bulaşmış olabilir, bir hastalık bulaşmış olabilir ellerimi yıkayarak ondan kurtulmalıyım, ellerimi yıkamazsam eve bulaşır ve anne babam, eve bulaşan mikroptan dolayı ölebilirler. Bunun sorumlusu da ben olurum.’’ Aslında çocuk bu düşüncelerin baskısı altında o tekrarlı hareketi yapar. Yani çocuğun tekrarlı davranışı yapmasının çok ama çok anlamlı bir açıklaması var, çocuk durup dururken tekrar terkrar aynı davranışları yapmıyor. Tekrarlı hareket son sahnedir. Asıl mesele, son sahneden önceki sahneleri değiştirebilmek. Yani bu düşünceler çocuğun aklına geldiğinde çocuk şöyle akıl yürütür: ‘’Bu düşünceler aklıma geldiğine göre bunlar gerçekleşebilir yoksa bu düşünceler aklıma gelmezdi. ‘’Bu düşünceler benim aklıma geldiğine göre kötü bir şey olursa bundan ben sorumlu olurum, sorumlu olmamak için elimden geleni yapmalıyım o halde ellerimi bolca yıkamalarıyım ki hastalık bulaşmasın kimseye.’’ Çocuğun aklından bu tür düşünceler geçince haliyle elini, defalarca yıkıyor. Bu düşüncelerin kendi aklına gelişine verdiği anlamı değiştiriyoruz çünkü hepimizin aklına böyle düşünceler gelebilir bu gayet normal bir durumdur. Zaman zaman hiç hoşumuza gitmeyecek düşünceler de zihnimizden geçebilir. Çocuğa bu açıklanır. ‘’Hepimizin aklına, istemediği hoşuna gitmeyen hatta hiç aklına gelmesini istemediği düşünceler geliyor. Bu normal bir durumdur.’’ denir. İşte tam da bu noktadan sonraki kısımda şu düşünce okb yi baştan hareketi yaratıyor: ‘’ Bu düşünce aklıma geldiğine göre olacaklardan soruyum, aklıma gelenler benim aklıma gelenleri yapabileceğimin göstergesi.’’ İşte asıl bu düşüncelerle müdahale ettiğimizde bu düşünceler değişiyor ve düşünce değişince çocuk tekrarlı davranışları yapma ihtiyacını doğal olarak hissetmiyor.
Bazen çocukların düşüncelerine ulaşmak zor olabiliyor bu durumlarda okb nin onun hayatından neler çaldığına bakıyoruz eğer OKB olmasa nasıl bir hayatı olurdu neleri farklı yapardı, birlikte inceliyoruz. Yani seanslar çocuğun kendine yaptığı yolculuklar haline dönüşüyor. Bu durumda çocuk OKBnin onun hayatına yaptığı olumsuz etkiyi görüyor eğer OKB giderde hayatında olacak olan olumlu değişiklikleri fark ediyor, bu da çocuğu motive ediyor. Daha sonrasında çocukla birlikte yaptığı tekrarlı davranışların bir hiyerarşisini çıkarıyoruz. Hiyerarşi de nereden çıktı şimdi? O ne demek? Biz anne baba olarak fark edemesek de aslında çocuk tekrarlı davranışlarını yaparken duyduğu kaygı oranları farklıdır. El yıkamadığında hissettiği kaygı miktarı ile oturacağı yeri silmezse hissedeceği kaygı miktarı ya da aklından istemediği bir düşünce geçince 5 kere alkış yapmadığında hissettiği kaygı miktarı aynı değildir. Burada çocukla beraber bir hiyerarşi oluşturuyoruz. Onu en çok kaygılandırandan en az kaygılandırana doğru. Seanslarda en küçük mini minnacık kaygılandıran davranışıyla ilgili çalışmaya başlıyoruz. En kolaydan başlayınca ve çocuk bırakması en kolay olan tekrarlı davranışını bırakabilince kendine güveni geliyor. Sonra sırayla hiyerarşinin üst kısımlarına doğru birlikte ilerliyoruz. En son basamak da tamamlanınca seanslarımızı sonlandırıyoruz. Sonlandırma seansından sonra 1 seans daha yapıyoruz. Bu seansta ilerde OKB tetiklenirse nasıl baş edeceğine dair bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışma da önleyici bir çalışma oluyor.
Anne baba olarak OKB konusunda çocuğuma nasıl yardımcı olurum?
Öncelikle çocuğunuzu eleştirmeyin. Çocuk isteyerek tekrarlı davranışlarını yapmıyor. Aklına gelen düşüncelere verdiği anlamdan dan dolayı, korktuğu için yapıyor(Bazen çocuğun kendisi de kaygılandığı ve korktuğu için tekrarlı davranışlar yaptığının farkına varmayabilir, bilmiyorum diyebilir.)
Bu durumun psikolojik destek almak gerektiren bir durum olduğunu açıklayın. Eğer bir psikologla seanslara düzenli bi şekilde devam etmezse, bu durumun geçmeyeceğini açıklayın.
Çocuğunuzun rahatlamak amaçlı size sorduğu sorular(örn. Anne elimi yıkadım di mi, hastalanmam di mi? Geç kalmayız di mi? Kaza geçirmeyiz di mi? Ben birine kötü bir şey yapmam di mi? Ben kötü biri değilim di mi?Birine istemeden zarar vermem di mi? Dışarıda wc ye girersem hastalık kaparım di mi? Baba çıkarken kapıyı kilitledik di mi?) karşısında şunları şöyleyin: ‘Bu sorular, OKB’nin sana sordurduğu sorular, OKB geçtiğinde bu soruları sorma ihtiyacı muhtemelen duymayacaksın.’’ deyin. Bu durumda anne ya da baba doğal olarak ‘’Merak etmeee, bir şey olmayacak getirme böyle şeyleri aklına.’’ Der. Bunları söylemek çocuğumuzun OKBsini devam ettiren bir davranıştır yani biz iyi niyetle söyleriz anne baba olarak, fakat işe yaramaz hatta daha kötüsü OKB canavarına yem vermiş oluruz. Çocuğunuzun güvenlik sağlama davranışlarına ‘’Merak etme bi şey olmaz, kaza olmaz, hastalık bulaşmaz.’’ Şeklinde cevaplar vererek onu rahatlatmayın. Çünkü o rahatlama OKB yi besleyen bir yem oluyor. OKB ye yem vermeyin ki büyümesin.
Çocuğunuzun seanslarına destek olma amaçlı psikologla irtibatta olun.
Anne baba olarak çocuğunuza şunu açıklayın:’’ Zaman zaman hepimiz psikolojik rahatsızlıklara yakalanabiliyoruz. Nasıl ki grip oluyoruz ama sonra geçiyor. Bu yaşadığın sorun da eğer psikologla görüşmeler yapılırsa bir kuş gibi uçuuup gidecek deyin.’’