Çocuklarda Öfke Kontrolü
Yazar Cansu Yurtseven • Psikolog • 7 Ağustos 2018 • Yorumlar:
Öfke; mutluluk, hayal kırıklığı, şaşırma, korku gibi bir duygulardan farklı değildir ve tüm diğerleri gibi insana aittir. Fakat öfkenin yansımaları ve etkileri çevreyi rahatsız edici nitelikte olduğu için; öfkeyi yaşayan da, yaşayan kişiye maruz kalan da aynı şekilde durumdan olumsuz etkilenir.
Çocuklar öfke kontrolü konusunda bir yetişkine nazaran daha başarısızdır. Anne-babaların ise kendilerini en çaresiz hissettikleri anların başında çocuklarının öfke patlamaları gelir. İstediği yapılmadığında her çocuk; ısırma, vurma, bağırma, kendini yere atma, saldırma gibi tutumlar sergileyebilir. Çünkü "hayır" cevabı onların hoşuna gitmez. Hatta bu cevap çocuktaki öfkeyi daha da arttırabilir. Bunun yanı sıra, öfke patlaması yaşayan çocuğa aynı ölçüde verilen tepki ebeveynlerimizin yaptığı en büyük hatalardandır.
Çocuk, bebekliğinden itibaren istekleri konusunda çözümün ağlamak olduğunu ve durumun çevresini harekete geçirdiğini deneyimleyerek öğrenir. Bir yaşından sonra ise öfke duygusuyla tanışır ve bunu davranışlarıyla gösterme yoluna başvurur. Öfke, çocuklarda genellikle; yapmak istediğini yapamama, istemediği bir şeyi yapma, acıkma, yorgunluk, kendini ifade edememe, ebeveynlerin dikkatini çekmek isteme, yada istediğinin yapılmaması gibi durumlarda ortaya çıkar.
Çocuğun öfke patlamaları sırasında, ona aynı şekilde tepki vermek; durumu yatıştırmaz. Aksine, gerginliğini daha da arttırmaktadır. Öfke patlamaları esnasında, ebeveyn sakin kalmalı ve kriz anının geçmesini beklemelidir. Kriz anı geçtikten sonra, çocukla durumu değerlendirme üzerine konuşarak duygunun dışa vurumu sağlanmalıdır. Yani önceliğimiz çocuğun neye öfkeli olduğunu, onu neyin kızdırdığını anlamak ve onun anlamasını sağlamaktır. Asıl kızdığı şeyi bulması (alay edilmesi, kırgınlık, utanç...) çocuğun duygularını tanıyıp isimlendirmesini öğrenerek, dış dünyasını zenginleştirmeye başlamasını sağlamaktadır. Eğer asıl duygusunun ve bu duyguya sebep olan düşüncelerinin farkına vardıysa, kızmak, ağlamak, vurmak ya da bağırmak gibi davranışlarının yerine koyabileceği davranışlar olup olmadığını ona sorabilirsiniz. Bu konuda yerine bir şey koyamıyorsa; ona küçük tavsiyeler verebilirsiniz. Örneğin; öfke nesnesi kişiye ne hissettiğini söylemek gibi. Sonuç olarak hangi davranışın işlevsel sonucu olduğunu görmeye başlar.
Çocuğa kızmak, bağırmak, ceza vermek, onu durdurmaya çalışmak, azarlamak, çocuğu odaya kapamakgibi tutumlar öfkeyi arttıırmakla birlikte, çocuğun ifade yönteminin kalıcı olmasına sebep olmaktadır. Bu tür öfkeyi arttırıcı ve anlamsız davranışlar; çocuğa öfkeli şekilde davranarak, onunda bunu model almasına sebep olmaktadır. Unutmayın ki çocuklar; duyduklarını değil, model aldıklarını öğrenirler. Öfkesine engel olmak için sergilenen öfkeli davranışlar hiç bir zaman çözüm olmayacaktır.
Öfkeli çocuğa karşı sergilenen bir diğer yanlış tutum ise, öfkelendiği için istediğini anında yerine getirmedir. Bu durum, öfke patlamasına karşı kullanılan en hızlı çözüm gibi görünse de; çocuk, öfke patlaması ve istediğinin yerine gelmesi arasında bir ilişki kurmaya başlayacaktır. Kurulan bu ilişki sayesinde bu davranışı pekiştirmeye başlayacak ve durum kalıcı olmaya başlayacaktır. Yapılması gereken davranış her zaman net olmaktır. Örneğin; çocuğun yatma saati geldiyse, "Yatmak ister misin?" gibi ucu açık bir soru yerine, "Yatağa gitme saati" gibi net cümleler kullanmak, krizleri önleme konusunda daha faydalı olacaktır.
Çocukların psikolojik ve sosyal gelişiminde duyguların, duyguları ifade etmenin ve yönetmenin öğretilmesinde ebeveynlerin katkısı göz ardı edilemez. Bu yüzden siz de ondan beklediğiniz gibi davranın. Örneğin; yaşadığınız bir çatışmayı çözmek için öfkenizi kelimelerle ifade edebilir ve ona asıl sorunun öfke olmadığını, ifade edilme biçimi olduğunu gösterebilirsiniz.