Çocuklarda Psikoterapinin Önemi
Yazar Merve İzbul • 5 Ağustos 2024 • Yorumlar:
Bu yazımızda hem psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisi için hem de sorunlara neden olan durumları ortadan kaldırarak, sorunların nüks etmemesini amaçlayan psikoterapiden ve bir toplumu toplum yapan çocuklar için psikoterapinin öneminden bahsedeceğiz.
PSİKOTERAPİ NEDİR?
Psikoterapi, bireydeki uyumsuz düşünce, duygu ve davranışların psikolog unvanına sahip ve klinik psikoloji alanında “profesyonel” onayı bulunan bir terapist tarafından bilimsel psikolojik teknik ve yaklaşımlar kullanılarak uyumlu düşünce, duygu ve davranışlara dönüştürülmesi sürecidir (Öztürk, Ayhan, 2021).
Bu sürece aktif bir şekilde katılan bireyler, uyumsuz ve psikopatolojik yönlerinin tedavi edilmesi kadar kişisel potansiyellerini daha iyi kullanabilmek, yaşamlarını daha iyi kontrol edebilmek, kendilerini daha iyi tanıyabilmek ve geliştirebilmek amaçlarıyla da psikoterapilere başvurabilmektedirler. Buradan yola çıkarsak psikoterapi, bir danışan için en iyi olanı ona buldurup, yaşamını yeniden düzenlemek ve hem kendine ve çevresine hoşgörülü olma hem de kendi ve çevresi ile barışık olma yolunda desteklemek demektir.
Psikoterapi, patolojik ve uyumsuz davranışların bırakılarak, ruhsal açıdan sağlıklı ve uyumlu davranışların edinilmesi açısından bir eğitim sürecidir. Hatta bireyin en iyi kendisi olabilmesi ve bunu değişen çevre şartlarında, en iyi kendisi olabilme durumunu koruyabilmesi adına gelişim odaklı bir eğitimdir.
YETİŞKİN TERAPİLERİYLE ÇOCUK TERAPİLERİ ARASINDA FARK VAR MIDIR?
Çocuklara yönelik gerçekleştirilen psikolojik danışma uygulamaları yetişkinlere yönelik gerçekleştirilen uygulamalardan daha farklı şekilde ele alınmaktadır. Bu farklılığın oluşmasını sağlayan en temel gereklilik çocukların gelişim dönemleri itibariyle farklı özelliklere sahip olması olarak ifade edilebilir (Kiye, Yalçın, 2021).
Halk arasında uzun yıllar çocukların sorunları olabileceği düşünülmemiştir. ‘Daha küçük, o ne anlar; büyüyünce geçer’ gibi söylemlerle hareket edilerek çocukların sorunları göz ardı edilebilmiştir. Dr. Seuss’ un da dediği gibi: “Ne kadar küçük olursa olsun, bir insan bir insandır.” Es geçilmemesi gereken bir noktadır.
Yetişkinlere göre çok boyutlu düşünme ve problem çözme konusunda deneyimleri az olan çocukların zaman içerisinde sorunları artabilir ve çocuklarda görülen problemler ve bunların nedenleri birbirinden farklı olabilmektedir. Çocuklarda görülen psikolojik problemler arasında dikkat eksikliği ve hiperaktivite, kardeş kıskançlığı, tırnak yeme, TV veya internet bağımlılığı, özel öğrenme güçlüğü, okulda- akranlarıyla- ailesi ile yaşadığı davranış problemleri, tikler vb. birçok problem sayabiliriz.
Çocuk psikoterapilerinde yetişkinlerinkinden farklı olarak, aile ve okulun danışmanlığı ve eğitimi de ön plandadır ve destekleyici olmalıdır. Bu iş birliği olumlu olarak sağlanamazsa, terapi sürecinde sınırlı verim alınır.
ÇOCUKLARLA TERAPİ NASIL YAPILIR?
Günümüzde çocuklara psikolojik danışma uygulamada en yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri oyun terapisidir. Bunun nedeni on iki yaş altındaki çocukların kendi duygu ve düşüncelerini sözel olarak sınırlı düzeyde ifade edebilmeleri olarak değerlendirilebilir. Bu grupta yer alan çocuklarda danışma oturumuna gelmek, oturmak ve yaşadıklarını, hissettiklerini sözcüklerle bir terapiste anlatmaya çalışmak çoğunlukla güç görünmektedir. Bu gruptaki çocukların gelişimsel özelliklerinden kaynaklı olarak konuşmaya dayalı terapi sürecinden faydalanabilecek becerilere yeterince sahip olmadıkları söylenebilir (Kiye, Yalçın, 2021).
Çocuklarla psikolojik danışma yapılması gerektiğinde ve oyun çocukların yaşantılarında kendilerini ifade etmenin doğal bir aracı olarak kullanıldığında çocuklar bunu içlerinde biriken gerginlik, hayal kırıklığı, güvensizlik, öfke, korku, karmaşıklık ve şaşkınlık duygularını dışarı çıkarmak amacıyla kullanma fırsatı yakalar. Çocuklar bu duygularını oynayarak dışarı çıkardıklarında onlarla yüzleşebilmekte, onları kontrol edebilmekte veya onlardan vazgeçebileceklerini fark edebilmektedir. Böylelikle duygusal olarak rahatlama yaşayan çocuklar, bir birey olarak içlerinde taşıdıkları gücü görebilmekte, kendi başlarına düşünebilmekte ve kararlar alabilmektedirler. Çocuklar duygularını ifade edebilmelerinin sonucunda psikolojik olarak olgunlaşmakta ve böylece kişiliğe yönelik özelliklerini fark edebilmektedir (Kiye, Yalçın, 2021).
Oyun terapisi, yönlendirmeyen metodta çocuğa, uygun şartlarda büyüme ve gelişme imkânı verir. Oyun, doğal olarak çocuğun kendini göstermesidir, kendini oynamasıdır. Terapist, çocuğa ve onun yeteneklerine dikkat eder, çocuğun kendi kendine karar vermesine yardımcı olur (Özdoğan, …). Olgunlaşması, bağımsız olması için ve çocuğun kendini tanıması için olanak sağlar. Terapist, çocuğa kendi haklarını koruması için cesaret verir.
‘Oyun terapisinde oyuncaklar çocuğun kelimeleri ve oyunda çocuğun dilidir.’ -GARY LANDRETH
Günümüzde hem çocuk hem de yetişkin psikopatolojilerinin tedavisinde yaygın bir şekilde kullanılan yöntemlerden bir diğeriyse bilişsel-davranışçı terapilerdir (BDT). Çocuk ve ergenlerde depresyon, anksiyete bozuklukları, dürtü-kontrol bozuklukları, öfke kontrolü, madde kullanımı, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, yeme bozukluğu gibi birçok bozukluğun tedavisinde BDT kullanılmaktadır. BDT’nde temel amaç, değişimi sağlamaktır. Ancak bu değişimi gerçekleştirirken bilişler ve davranışlar üzerine odaklanarak, günlük hayatın içerisinden uygulamalara da odaklanır. Ev ödevleri gibi uygulamalarla yeni edinilen becerilerin tekrarlanmasını ve kalıcı hale gelmesini hedefler BDT’nin çocuklarda kullanılmasının yaygınlaşmasında, BDT’nin baş etme, kendi kontrolünü kurma ve benlik değerini artırma gibi bilişsel beceriler üzerinde odaklanması ve bu becerileri kişiye öğretmesidir. Ayrıca, çocuğun düşüncelerini ve inançlarını terapistle paylaşması, BDT’nin, davranışçı ve psikodinamik bakış açısından farklılaşan anahtar özelliğidir (Varlık Özsoy, 2017).
Postmodern akıma bağlı olan öyküsel terapi de çocuk terapilerinde uygulanan yöntemler arasındadır. Temelinde insanların yaşam tecrübelerini hikayeler yoluyla kavradıkları inancı vardır. Terapötik soruları bir müdahale aracı olarak kullanan öyküsel terapide, danışanın davranışları, düşünceleri, duyguları, tutumları ve algıları ile ilgili sorulan açık uçlu sorular ile, danışanların mevcut
sorun içerikli öykülerini ve bu öykülerin olumsuz etkilerini fark etmelerine, yaşamlarını tercih ettikleri yönde yeniden yapılandırmalarına yardımcı olunur. Öyküsel terapi, olumsuz yaşam öykülerinin bırakabileceği zararları ortadan kaldırarak çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişmelerine katkıda bulunur. Çocuk, terapistle birlikte hikayeler oluştururken, daha mutlu ve umutlu bir şekilde ilerleyeceği yolda hikayeler oluşturur.
Dışsallaştırma, öyküsel terapide sık kullanılan tekniklerden biridir. Danışanlar terapiye geldiklerinde problemlerini içselleştirmiş yani kendilerinde bir şeylerin düzgün gitmediğini, problemli olduklarını düşünmeye başlamış oluyorlar. İşte öyküsel terapi sürecinde de bu içselleştirme sorgulanıyor. Ve sadece önemli olan nokta problemi ve kaynağını dışsallaştırmak değil; dışsallaştırmanın etrafında alternatif hikayeler geliştirebilmektedir.
Sonuç olarak, yöntem ne olursa olsun terapi çocuk için çok şey ifade eder. Terapi saati çocuğa içindeki büyüme ve gelişme dürtüsünü yapıcı ve olumlu yönde kullanması için fırsat verir. Kendi sorumluluğunu yüklenir. Terapi esnasında çocuk kendi yolunu kendi bulur, bunu kendi dener. Kişiliğinin gelişmesine fırsat bulur, yaptığı şeylerin sorumluluğunu yüklenir. Her terapi saatinde çocuk daha iyi, olgun ve bağımsız bir kişilik geliştirmesi için cesaretlendirilir (Özdoğan, ……).
“Çocukların yarın neye dönüşeceklerinden korkuyoruz, ama onların bugün de birer birey olduklarını unutuyoruz.”
– Stacia Tauscher
“Çocuklar şekle sokulacak şeyler değil, serpilmeleri sağlanacak bireylerdir.” – Jess Lair
PSİKOLOG MERVE İZBUL