Çocuklarınıza Koyduğunuz Kurallar Değil, Sürdürülebilirliği Önemli!
Yazar Merve Savaşkan • Psikolog • 9 Aralık 2019 • Yorumlar:
Sadece çocuklar için kurallar konulmadığı gibi en başta kendiniz içinde belli sınırlarınız, önemsedikleriniz, asla olmazlarınız vardır. Fakat bazen yanlış esneklik çatısı altında, kendinize yaptığınız mantıklı açıklamalar eşliğinden cesaret alarak, konulan kuralara istisnai durumlar ekleyebiliriz. Sonrasında bir kere buna başvurulduğunda ardı arkası kesilmez istisnaların ve ortada kalan, başta ki kararlılıktan eser bırakmayan istisnai durumları yer alır. Sonuç olarak da alınan kararlar ve konulan kurallar, denenmiş başarısızlıklar ile deneyimlenir. Bunu yetişkinler de kilo verme çalışmaları ve diyet programları yaparken sık sık görüyoruz. Kilo vermek için yıllık üyelikler ile spor salonlarına yazılırlar, diyetisyenlere başlarlar, kalorisi az olan yemek tariflerini keşfederler ve dahası kendileri ile ilgili bir çalışmanın içinde yer almış olurlar. Fakat çoğunluklu sonuç yıllık üyeliklerini tamamlayamayan bırakılan salonlar, diyetisyenler, yemek kitapları ve motivasyonları olur. Sonrasında ise, ben böyleyim olmuyor, ne yapsam olmadı derken kendinizi bulabilirsiniz. Burada ki başarısızlık spor merkezlerin ya da diyetisyenlerin ve diğer çalışmalarınızın değildir. Belli bir motivasyon ve geçerli sebepleriniz ile rutininize ekleyeceğiniz bir çözüm yolu oluşturmaya çalışırsınız buraya kadar herşey çok güzeldir. Fakat kırılmaz noktasının tam da bu yazının başlığı ile ilgisi şudur; sürdürülebilirlikte ki eksik motivasyon. Kuralları koyarken kendinize, amaçlarınıza ya da çocuklarınıza artık değişim olacak diye güdülenirsiniz ancak, kurallara başlarken oluşturduğunuz bu motivasyonun aynısı sürdürülebilirlikte yoktur. Öyle ki spor merkezlerinde kilo vermeye çalışırken bu işin sonunda şu kadar kilo vereceğim diye kendinize bir hedef belirlersiniz ancak bu en uzun vadede ki hedefinizdir. 2-3 haftada bir verilen minik kilolar başarınız değildir. Önemsenmez ve daha çok yol var diye düşündürür.
Kilit nokta şudur ki sürdürülebilirlik için, sonuç odaklı değil süreç odaklı olunması gerekir. Bu anlayış bizlerde kültürel bir miras gibidir. Olayların sonuçlarını hem çocuklarınızda hem kendinizde değerli buluruz oysa emek, çaba, istek kavramları uğruna yaptıklarımızı, küçük başarıları, minik ilerlemeleri onurlandırmıyoruz. Haliyle çocuklarınıza koyduğunuz en basit kurallar bile işlememeye başlıyor. En basiti odasını toplaması için yaptığınız anlaşmalar ilk başta işlerken devamlılık sağlamadan davranışlarda sönme oluyor. Ders çalışan çocuklarda ki hedef puanını sınavdan alamadığında tüm notları düşmeye başlıyor. Birçok örnek bu duruma çok mümkün çünkü sürecin işlerken ki değerinin bilincinde ne kendimiz için ne de çocuklarımız için olamıyoruz. Sonuç yerine süreç odaklı olmak ile birlikte konulan kuralların içeriği ve kabulünün de oldukça önemi vardır. Ulaşılamaz hedefler, karşı tarafa uygun olmayan kurallar ve en önemlisi nedeni gereksiz gelen kurallar çocuklarınız tarafından uygulanmamaya mahkumdur. Esasen çocukların kurallara uymamaları çok mantıklıdır çünkü nedeni, niçini anlatılmaz. Odanı topla, dersine çalış gibi komutları sadece duyarlar. Peki ne için? Bunları yapmaları gerektiği konusunda karşılıklı açıklamalar yapılmaz. Kuralların saçma gelmesinin ve çiğnenmesinin nedenleri de bunlardır. Eğer çocuklarınıza alışkanlıklar kazandırmak, sorumluluklar vermek istiyorsanız öncelikle nedenini açıklamak, neden bunu istediğinizi ve neden yapması gerektiğini konuşmak gerekir. Sonrasında ise davranışların sürekliliğini sağlamak adına sonucunu değil, sürecini ödüllendirmek kutlamak gerekir. Hem çocuklarınız hem de kendiniz için eylemlerinizin sonucuna değil, eylemlerinizin kendisine değer vermeniz her anlamdaki başarınızı artıracaktır.