Çocuklarla Konuşurken Sihir Kelimelerimizde
Yazar Saynur İçyüz • Psikolog • 21 Ocak 2021 • Yorumlar:
Yaşam devam ettiği sürece iletişime ihtiyaç devam edecektir. İletişim kurarken önemli olan etkili olmasıdır. Kendimizi doğru ifade ettiğimizden emin olmak gerekir. Anlatmak istediğimiz bir şeyi, farklı cümleler ve kelimelerle anlatmanın mümkün olduğunu biliyoruz. İletişim kurduğumuz kişi bir çocuk ise işte o zaman kelimelerin gücü daha da anlamlı hale geliyor. Çocuğunuzun hayatındaki engelleri aşmasını, zorluklarla yüzleşmesini istiyorsanız ilk adım iyi bir iletişim kurmaktır. Bu blogda günlük hayatınızda çocuğunuzla kurduğunuz iletişimde onun ne hissettiğini gözden geçireceğiz. Çocuğunuz gerçekten sizin anlatmak istediğinizi mi anlıyor? Söyledikleriniz karşısında ne hissediyor?
Öfke Krizleri
Çocukların istedikleri olmadığı zaman sıklıkla öfke krizleri geçirirler. Hele ki bu öfke krizi dışarıda olursa eyvaaah!
Çoğunlukla karşılaşılan tablo şu şekildedir; çocuk istediği alınmadığı için ağlar, kendini yere atabilir. Çocuğu yerde ağlayan ebeveyn, insanların bakışından rahatsız olur ve kimsenin duymayacağı şekilde çocuğa ‘’Kalk yerden herkes bize bakıyor, biraz daha ağlarsan tokadı yersin, umurumda değilsin ağla almayacağım’’ şeklinde yaklaşır. Peki, doğru olduğunu düşündüğünüz bu iletişim karşısında çocuk ne hisseder?
Çocuk, öfke kontrolünü kaybettiği an korkar, sizi duyacak halde değildir. Başka insanlar ne düşünür düşüncesiyle yerde sürüklediğiniz çocuğunuz susabilir bunun nedeni stresten kaskatı kesilmesidir. Çocuğunuzun yaşadığı duygusal patlamayı dindirmesi için size ihtiyacı vardır. Söylediğiniz cümleler ile kendini değersiz hisseder, o an ihtiyaç duyduğu tek şey, ona sarılmanız, güven vermeniz ve sakinleştirmeniz. Sevgiyle sarıldığınız çocuğunuz oksitosin hormonu salgılar. Oksitosin, çocuğun yatışmasını ve duygularını yönetmesini sağlayan bir hormondur.
Çocuklarınızın isteklerini reddederken duygularını kabul ettiğinizi göstermeniz en doğru yoldur. ‘’Hayır, yemekten önce parka gitmek yok’’ demek, çocuğunuzun içten içe hırsa kapılmasına neden olur. Bunun yerine ‘’ Haklısın, yemekten önce parka gidememek senin için üzücü ama şuan istersen birlikte yemek hazırlayabiliriz’’ buna benzer bir yaklaşım sergilemek, çocuğunuza hislerini dile getirmeyi öğrettiği gibi isteklerine hak vermenize de yardımcı olur.
Unutmayın, çocuğunuzun öfkesini göstermeye hakkı vardır. Sizin için parka gitmemek bir olay bile değilken onun dünyasında düş kırıklığına neden oluyor. Çocuğunuzun öfkesini hissetmeyi, ifade etmeyi ve böylece düş kırıklığını öğrenmesi için onun bu öfkesinden kaçınmamanız gerekir.
Suçlamak yerine sorumluluk vermek
Çocuklar istemediğimiz bir davranış yaptığında genellikle ‘’hayır’’ ‘’yapma’’ diye tepkiler veririz. Ancak yaptıkları davranışlarla yeni şeyler öğrendikleri gibi kendilerini zeki hissetmeyi de seviyorlar.
Genellikle arabada giderken kapının koluyla oynayan çocuğa verilen tepki ‘’kapı koluyla oynama’’ olur. Bunun yerine ‘’kapı kapalı kalsın diye ne yapabilirsin?’’ demek harikalar yaratabilir. Soru karşısından çocuk beyninin ön kısmını harekete geçirir, bazen sizin bile şaşıracağınız çözümler bulur.
Yasaklamak yerine talimat verin
Yasaklar her yaştaki insana cazip gelir, eninde sonunda delinir. Örneğin çimlere basmasını istemediğimiz çocuğa şu şekilde yasak koyarız; ‘’çimlere basmak yok’’. Bunun yerine talimat vermek daha işlevsel olacaktır; ‘’Taşların üzerinden yürü, kumda oyna’’.
Her çocuğun yaşına göre dikkat süresi vardır. Dikkat sürelerini göz önüne alarak arada talimatları hatırlatmak gerekebilir. Talimat verdiğinizde çocuğunuz kendini daha özgür hisseder.
Yukarıda verilen örnekleri çeşitlendirmek mümkündür. Çocuklardan yetişkin gibi düşünüp, davranmalarını beklemek en büyük hatalarımızdan biridir. Çocuğunuzun problem davranışları karşısında nasıl davranmanız gerektiğini öğrenmek isterseniz bir psikologdan yardım alabilirsiniz. Öğrendiğiniz her yeni bilgi çocuğunuzun ruhuna işleyecektir.