Çocukluk Dönemi
Yazar Ülkü Deniz • Çocuk Psikiyatristi • 16 Eylül 2019 • Yorumlar:
Çocuk, doğumundan itibaren her yönüyle anneye bağımlıdır. Fiziksel olarak, kendi gereksinimlerini karşılayamaz. Çocuğun, fiziksel gelişimi açısından, bedensel ihtiyaçlarının karşılanması, dengeli beslenmesi, sağlığa uygun bakım koşullarının sağlanması, son derece önemlidir. En az bunun kadar önemli, bir diğer gereksinimde, çocuğa gösterilecek koşulsuz sevgi ve şefkattir. Annelik de, işte tamda bu noktada anlam kazanır. Anne, “çocuğuna yemez yedirir, giymez giydirir” derken, aslında anlatılmak istenen, anneliğin sevgi ve şefkatidir. Dengeli beslenme ve sağlığa uygun bakım, çocuğun fiziksel gelişimi için nasıl ki gereklidir, aynı şekilde sevgi, şefkatte çocuğun özgüven gelişimi için o denli gereklidir. Yeterli özgüven gelişimi olmayan çocuklarda, ileriki yaşlarda farklı düzeylerde ruhsal bozukluklar veya sosyal işlev bozuklukları görülebilir.
Çocuklar, yürümeye ve konuşmaya başlamalarıyla birlikte, anneden biraz daha uzaklaşarak, daha çok kendi başına hareket etmeye başlarlar. Bu dönemin en belirgin özelliği, inatçılıktır. İsteklerinin karşılanmasında son derece ısrarcıdır. Ancak, bu dönem aynı zamanda tuvalet eğitimi, tehlikelerden sakınma ve bazı basit kuralların öğretilmesi gereken önemli bir dönemdir. Öğretme sürecinde, baskıcı tutumlar, çocuğun bağımlı kişilik geliştirmesine neden olabileceği gibi, tam tersine, daha saldırgan, söz dinlemez, kurallara tepkisel davranan bir kişilik oluşumuna da neden olabilir.
Çocuğa, istendik davranış kazandırmak, anne baba veya çocuğun bakımından sorumlu kişilerin, konulan kurallar hakkında birbirleriyle çelişkili tutumlar göstermemelerine bağlıdır. Birinin hayır dediğine, diğerinin evet demesi, birinin olumlu yaklaşımına, diğerinin olumsuz yaklaşımı, çocuğun hem istendik davranış kazanmasını zorlaştıracak, hem de, ileriki yaşlarda davranım bozukluğu vb. sorunların oluşma riskini artıracaktır.
Kimi zaman, anne babalar koymuş oldukları kuralların gerekçelerini çocuğa anlatmaya çalışırlar. Böylece, çocuğun ikna olacağını, çocuğun, bu haklı gerekçeleri anlayarak kurallara uyum göstermesinin daha kolay olacağını düşünürler. Oysaki çocuklar bir yetişkin gibi soyut düşünmezler. Çocuklar somut düşünür. Bu ikna etme uğraşıları daha çok çocuğun düşüncelerinde ve duygularında karmaşaya ve isteklerini sürdürmede daha ısrarcı ve dirençli olmalarına neden olabilecektir.
Doğru tutum, çocuğun özgüvenini zedelemeden, özerkliğini gözeterek sabırlı, tutarlı ve kararlı bir yaklaşım içinde olmaktır. Böylece çocuklar, özellikle de kuralları benimsemede daha kolay uyum göstereceği gibi, istendik davranışları kazanmaları da sağlanmış olacaktır.
Çocukluk döneminin, bir diğer belirgin özelliği de, anne ve babaları veya bakımdan sorumlu kişileri özdeşim nesnesi olarak almalarıdır. Erkek çocuklar baba, kız çocukları ise anneleriyle özdeşim kurarlar. Onların davranış biçimlerini ve belirgin diğer özelliklerini, yansılama (taklit) yoluyla öğrenerek içselleştirirler. Bu durum, benlik kimliğinin oluşumunda önemli rol oynar. Bu dönemde, çocukların cinsel kimliklerini yansıtan eğilim ve davranışları da iyice belirginlik kazanır. Saç kesimi, elbise tercihleri, oyun ve oyuncak seçimleri gibi.
Çocukların, benlik kimliklerinin oluşum sürecinde, rol model veya özdeşim nesnesinin (anne, baba veya bakımdan sorumlu kişiler) etkileri ( olumlu veya olumsuz) son derece önemlidir. Çocuklar, söyleneni değil, yapıp etmeleri, anlamlı bulur, izler ve öğrenir. Bu bakımdan, çocuklar için rol model veya özdeşim nesnesinin kişilik özellikleri, davranış biçimleri ve iletişim kurma becerileri, önem kazanmaktadır. Çocuğun, ikincil sosyal ortamlara (okul vb.) uyum gösterme, kendini ifade edebilme, geliştirebilme başarısı, çocuğun doğumundan okul çağına kadar geçen sürede ki, aile yaşantılarıyla da, doğrudan ilgilidir.
Çocukların okula başlamasıyla birlikte, anne baba veya çocuğun bakımından sorumlu kişilerden, bağımsız hareket etme yeterliliklerinde, önemli ölçüde artış gözlemlenebilir. Bu dönemde çocuklar, beslenme, tuvalet ve benzer ihtiyaçlarını kendi başlarına yapabilmektedir. Cinsel kimliklerini iyice benimsemiş olan çocuklar, kendi aralarında gruplaşmakta; erkekler erkeklerle, kızlar kızlarla gruplaşarak, birbirlerine üstünlük kurma ve çekişme davranışları içerisine girmektedirler. Bu dönemde, kız çocukları erkek çocuklarıyla, erkek çocukları da kız çocuklarıyla, birlikte anılmaktan pek hoşlanmazlar. Okul bahçelerinde oynayan çocuklara bakıldığında, daha çok kız çocuklarının ve erkek çocuklarının ayrı ayrı ve kendi aralarında oyun oynadıkları görülebilir. Hatta erkek oyunu, kız oyunu gibi, adlandırmalarda yapılabilmektedir. Bu durum, ergenlik dönemine kadar devam eder. Ergenlik dönemi, bu bakımdan, hem bir uyanış, farkına varma ve çatışmaların çözümlenme dönemi olarak da nitelendirilebilir.
Artık, okul çağı çocukları, kurallara uymakta zorlanmazlar. Hatta öğretmeninin söylediklerine koşulsuz uyma eğilimi içindedirler. Artık anne baba veya çocuğun bakımından sorumlu kişilerin dışında yeni bir rol model veya özdeşim nesnesi vardır. O da, öğretmendir. Bu bakımdan, öğretmenlerin; özellikle de okul öncesi ve ilkokul öğretmenlerinin, çocuklar üzerindeki etkileri azımsanmayacak kadar çoktur. Öğretmenlerin, bu rollerinin istisnasız farkında olmaları oldukça önemlidir. Çünkü, çocukların öğretmenlerinin, yapıp etmelerini ve söylemlerini, sorgusuz benimsenme, olasılığı, çok güçlüdür.
Bir diğer dikkat edilmesi gereken konu da, sınıf ortamları, öğrenme ve öğretme süreçleridir. Bir sınıfta, genel olarak yirmi, otuz veya daha fazla çocuk bulunmaktadır. Ancak, her çocuk biriciktir. Her çocuğun gelişim süreci, uyaranlara verdikleri tepkimeleri, öğrenme süreleri, öğrenme yöntemleri gibi birçok farklılıkları vardır. Bu farklılıkların eğitim öğretim süreçlerinde, ne ölçüde dikkate alınabildiği, çocuğun kişilik gelişimi, sosyalleşme becerileri ve eğitim süreçlerindeki başarımları üzerinde, önemli etki oluşturacaktır.
Çocukların, aile ve okul dışında, sosyal çevrelerinin çeşitlenmesi, aynı zamanda, çocuğun sosyalleşme ve kimliğini oluşturma sürecinde, rol model veya özdeşim nesnelerinin de, çeşitlenmesi anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, olumsuz örnek oluşturabilecek, televizyon programları, filimler, internet ve bilgisayar oyunlarının, anne baba veya çocuğun bakımından sorumlu kişilerce, kontrol altına alınması ve denetlenmesi, oldukça önemlidir.