Çocukluk Depresyonu
Yazar Hazal Şahin • Psikolog • 28 Mayıs 2021 • Yorumlar:
Depresyon, bireyin hayatında baş edemediği olaylar ve durumlar karşısında yaşadığı ruhsal çöküntü veya duygu durum bozukluğu olarak tanımlanabilir. Genel olarak bu durum yetişkinlerde kabul edilir bir şeyken çocukluk döneminde var olması pek kabul edilmez. Ancak gözlemlenen birçok klinik vakada ve yapılan araştırmalarda bebeklik çağından itibaren (yaklaşık 6 ay civarı) çocuklarda depresyon görülmektedir.
Çocukluk depresyonu sebeplerine baktığımızda annenin bebek ile kurduğu bağ en erken depresyon sebebi olarak görülmektedir. Annenin bebekle bağ kurması, onu kabullenmemesi, annelik ve kadınlık rollerinin karışması, onunla yeteri tensel temas kurmaması, göz temasının az olması çocukluk depresyonunun yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Bu durum başlarda fizyolojik sıkıntılar varmış gibi algılanır. Çocuğun fazla ağlaması, hırçın olması, yemek veya süt emmemesi, aşırı gazlı olması gibi semptomlar ile kendini göstererek ruhsal sıkıntıdan ziyade fizyolojik sıkıntı gibi kendini gösterdiği için ebeveyn bunu pek fark etmez. Diğer çocukluk depresyonu sebeplerine baktığımızda, çocuğun anne ya da babasını kaybetmesi (bakım vereni), annenin duygu durumsal bozukluklarının olması, anne-baba çatışması, anne-babada depresyon oluşu, bağlamanın gerçekleştiği kişiden ayrılma, stres yaratan durum ve faktörler, tutarsız ebeveyn tutumları, okul başarısızlığı, düşük özgüven gibi olay ve durumları görürüz.
Depresyonun görülme oranına baktığımızda çocukluk döneminde kız ve erkek çocuklarda eşit oranda risk olduğu görülmektedir. Sıklığına bakıldığında ise her yüz çocuktan sekizinde görülmektedir.
Çocuklarda görülen depresyon belirtileri yetişkinlere nazaran daha çok baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı, halsizlik gibi somatik semptomlar şeklinde kendini gösterir. Genelde görülen yakınmaları sıralayacak olursak
-
Huzursuzluk
-
Ağlama
-
Uyku problemleri
-
Kilo kaybı, iştah azlığı
-
Kurallara uymada ve disiplinde problemler
-
Uyaranlara tepkisiz kalma ya da dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu
-
Göz teması kuramama
-
Oyuncakları atma, kırma davranışları
-
Hoşlandığı şeyleri yapmayı istememe
-
Bazen gaz problemleri
-
Karar vermede zorluk
-
Çabuk ve sık ağlama
-
Öğrenme güçlüğü
-
Konuşmada, merak duygusunda azalma
-
Gece korkuları
-
Düşük özgüven, kendine kızma
-
Düşünmede yavaşlama
-
Gelişim dönemlerinde aksama
Gibi belirtiler ebeveynlerde soru işaretlerine neden olmalıdır. Elbette bu belirtilerden bir ya da ikisini gösteren çocuk için depresyon etiketi konulmamalı ancak bunlardan birçoğunu çocukta gözlemleyen ebeveynlerin bir uzmana başvurmaları önerilmektedir.
Çocukluk depresyonu yetişkinlere oranla çocukların yaş ve gelişim dönemlerine göre belirtileri daha fazla değişkenlik gösterebilir. Bir yetişkine oranla daha hızlı bir gelişim ve değişim gösterdikleri için çocuklarda her yaş döneminde farklı belirtiler görürüz. 3 yaşındaki bir çocuğun depresyon belirtileri ile 12 yaş dönemindeki bir çocuğun depresyon belirtileri aynı değildir.
Peki depresyon yaşayan çocuğun davranışları nasıl olur? Depresyon yaşayan çocukta sürekli ağlama hali, çabuk öfkelenme, huzursuzluk, bıkkınlık, isteksizlik hali ortaya çıkmaktadır. Ergenlik çağına kadar bu çocukta akran ilişkileri oldukça kötüdür ve arkadaş edinmekte oldukça zorlanır.
Çocuklarda depresyon yetişkinlere nazaran toplumda daha az kabul edildiği için bu probleme müdahale bir o kadar gecikiyor. Ancak az kabul edilmesi var olduğu ve çok sık görüldüğü gerçeğini değiştirmemektedir. Çocukluk depresyonu ciddi, tekrarlayıcı, sosyal ve okul hayatını olumsuz yönde etkileyen ancak tedaviye başlandığında yetişkinlere oranla daha iyi yanıt veren, tedaviye başlanılmadığında kronikleşip daha fazla olumsuz probleme sebep olan bir sorundur. Ebeveynler tarafından erken anlaşılmadığı için de tedavi süreci gecikmektedir. Duyarlı ve hassas olan ebeveynler bu durumu fark edip hemen destek daha erken başvururken, daha az duyarlı olan ve problemin farkında olmayan ebeveynler çocukla zıtlaşma, inatlaşma ve onunla baş edememe gibi probleme bağlı semptomlar vesilesiyle başvurmaktadırlar.
Büyüyünce geçer, naz yapıyor, çok şımardı, çocuk zaten olur böyle, biraz daha bekleyelim gibi erteleme ya da görmezden gelme tutumları çocuğun asıl problemine müdahaleyi geciktirmektedir. Asıl problemin görülmemesiyle beraber ebeveyn çocuktaki bu davranış ve duygu sorunları faklı bir problem şeklinde düşünüp ona yönelik müdahale için daha sık bir uzmana başvurmaktadırlar.
Çocukluk depresyonu müdahalesi sürecinin tek kolu çocuk değildir. Ebeveyn ve eğer çocuk okula gidiyorsa öğretmeni de bu sürecin bir diğer kollarıdır. Aileye probleme yönelik verilen psikoeğitim ve öğretmen verilen probleme yönelik bilgi ile beraber çocuk tedavi süreci daha erken ve daha kolay bir şekilde sürdürüp bitirmektedir. Çocukluk dönemi depresyonu bu şekilde oluşturulan bir iş birliği ile çok daha erken ve olumlu sonuç vermektedir.