Çocukluk ve Yetişkinlik Arasındaki Köprü
Yazar Tuğba Akkoyun • 10 Eylül 2024 • Yorumlar:
Çocukluktan ayrılıp yetişkin bir birey olma yolunda yeni bir kimlik inşa ederken yaşanan sürece ergenlik dönemi denir. Bu dönem tıpkı bir köprü gibi iki önemli yakayı birbirine bağlar ve bütünlük oluşturur. Peki bu dönüşüm ve gelişim sürecinde gencin ruhsallığında neler yaşanmaktadır?
Çocukluk döneminde özdeşim kurma kişiliğin önemli boyutunu oluşturur. Yani çocuk anne babasına benzemeye onlar gibi olmaya çalışır. Ergenlikte ise kişi bu özdeşimleri tekrar gözden geçirir merceği anne babasından kaydırıp kendi ruhsallığına tutmaya başlar. Artık şu sorunun yanıtı arar: Ben kimim bilmiyorum ama sen olmadığıma eminim. Bu farkındalık belki de kişiliğin inşasına atılan ilk adımdır. Gencin bu kendini tanıma yolculuğu ebeveyn ilişkilerinin dışında ilişkileri tanıması, politik ve felsefi görüşlerinin oluşmaya başlaması, sevdiği sevmediği şeyleri deneyip ayırt etmesiyle devam eder. Ergen bu dönemde ötekini yani kendinden başka olanı bulup bulup kaybeder. Tıpkı bir oyun gibi sevdiği ve sevmediği şeyler sürekli bir değişim halindedir. Bu süreç kişilik idealini yani gerçekte olmak istediği kişiyi değişimlerle oluşturmasını sağlar. Bu oluşum sürecini de anne babasının bakışlarından uzakta geçirmek ister. Tam bu noktada ergenin kurallar ve sınırlarla olan çatışması başlar. Anne babanın koyduğu sınırları esnetmek, kuralları önemsememek, daha tahammülsüz davranışlar sergilemek ergenin sınırlarla olan çatışmasına birkaç örnektir. Genç bir kişilik oluşturmak için önce isyan edip yıkmak ister ama bu yıkım onu koruyan sınırlar ve yasaklar güvencesinde yapılmalıdır. Ergen henüz çocukluktan çıkıp ona sunulan bu özgürlükle nasıl baş edeceğini bilemez ve bu özgürlüğün sınırlarının neresi olduğunu merak edip durur. Onun için ergene çizilen kural ve sınırlar onun hem en büyük düşmanı hem de dilediğince deneme yaptığı bir oyun alanıdır. Ergenin ruhunda gerçekleşen bu değişim bedende ve hormonlarda meydana gelen değişim kadar gözle görülmese de hissedilir. Bu dönem de beden ve beyin yeniden yapılanırken ergenin kimlik gelişimini tamamlamak, bireyselleşmek ve değişen duygudurumunu denge tutmak gibi önemli görevleri vardır. Yapılan araştırmalara göre ergenlik döneminde görülen davranışsal ve duygusal değişiklikler başladığında frontal lobun (ön beyin) yapısal gelişimi henüz tamamlanmamıştır.
Bu değişim evrelere göre özetlenecek olursa;
1. Erken ergenlikte (12-14 yaş) heyecan ve ödül arayışı
2. Orta ergenlikte (14-17 yaş) davranış ve duygulanımın düzenlenmesinde problemler ve risk alma davranışına yatkınlık
3. Geç ergenlikte (17-19 yaş) frontal lobun olgunlaşması ile davranış ve duygusal denetimin kolaylaşması olarak sıralanabilir.
Bu dönemde gözle görülebilen değişimlerden biri de ergenin sosyal ilişkilerindeki değişimlerdir. Ergen ebeveynle olan yakın ilişkisini bir müddet askıya alıp arkadaşları ile kurduğu ilişkiyi hep gündeminde tutar. Ergenin arkadaşları ve çevresinden aldığı bu sosyal destek yine kişiliğini oluşturan önemli etkenlerden biridir. Cobb (1976) makalesinde sosyal desteği, bireyin kendini bir gruba dahil hissetmesi, değer verildiğini, sevildiğini ve o grubun bir üyesi olduğunu düşünmesi olarak tanımlamıştır. Arkadaş bu dönemde bireyin en büyük destekçisidir. Aile desteğinin yanında iyi bir arkadaş desteği şüphesiz stresle başa çıkma, problem çözme gibi birçok konuda pozitif bir etkiye sahiptir. Burada önemli olan ise nasıl ki bir arkadaş ailenin yerini alamazsa bir aile de arkadaş yerine geçip ergenin ihtiyacını karşılayamaz.
Peki bu kadar gelişim ve değişim yaşanırken genç bunlarla nasıl baş etmeli neyin faydası olur?
Öncelikle kişinin kendini tanımaya çalışması yapmak istediklerinin farkında olması bu dönem için önemlidir.
Güvenilen kişiler tarafından yapılan eleştiri ve önerilere açık olmak. Bu dönem her ne kadar eleştiriye tepkili olsa da bunlar kişiyi geliştiren önerilerdir.
Arkadaş seçiminde dikkatli olmak. Arkadaşlarla ortak hedef ve hayallere sahip olmak kişinin motivasyonunu artırır.
İçinde bulunduğu kültürü ve popüler kültürü tanımaya çalışmak. İkisinin de içinde kişiyi geliştirecek birçok unsur bulunmaktadır.
Araştırmalara göre dini inanç bireyin kişiliğinin en derinlerinde yatan anlam ve amaç bulma, değer üretme, bağlanma ve güven duyma gibi ihtiyaçlarına cevap üretecek potansiyeldedir.
Her ne kadar insanı tanımak ve anlamaktan bahsetsekte bunun kolay olmadığını söyleyebiliriz. Ergenlik ise binlerce güzergahı bulunan bir yolculuktur. Bu yolda atılan her adım aslında ergenin kendisine sorduğu kişiliğini oluşturduğu bir tür cevaptır. Yolculuk karmaşık, belirsiz ve zorludur. Peki sen bu kendini tanıma, bazen bulma ve bazen de kaybetme yolculuğunda hangi yolu tercih edeceksin? Yolun sonu nerede, bu yolun sonu var mı, seni neler bekliyor?