Çocukluklar ve Ergenlerde Stres
Yazar Bilge Uğurlu • Psikolog • 19 Ekim 2022 • Yorumlar:
Her insanın yaşamında zaman zaman stresli anlar olmuştur. Kimi insan stresle daha iyi baş ederken; kimi için stres, korkulu bir rüyadır. Bu yazımızda çocuk ve ergenler kapsamında stres kavramına değineceğiz. Gelişimsel psikopatoloji alanında stresörler yani stres verici uyarıcılar önemli bir rol oynamaktadır. Çocuk ve ergen psikopatolojilerinde, içe yönelim (anksiyete, depresyon vb) ve dışa yönelim (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu vb.) sorunlarının ortaya çıkışında ve devam etmesinde çevresel stresörlerin rolü vardır. Stresörler, genetik yatkınlıkla etkileşime girerek, çocukların ve ergenlerin psikolojik sorunlarına yol açabilir. Çocukların ve ergenlerin stresörlerle ilgili “duygularını düzenleme becerileri” psikopatoloji gelişimi için koruyucu bir faktördür. Çocuklar pek çok kaynak nedeniyle stres yaşayabilirler. Stres, çocuktan çocuğa, çocuğun gelişim seviyesine ve çocuğun önceki yaşam deneyimlerine göre değişiklik gösterir. Stresörlere karşı uyum sağlama ve bunların üstesinden gelebilme, büyük ölçüde çocuğun gelişimsel kapasitesine ve baş etme becerisine bağlıdır. Çocuk ne kadar küçük olursa, yeni olayların etkisi o kadar büyük olur. Yaş küçüldükçe çocukların daha güçlü ve potansiyel olarak negatif stres yaşama olasılıkları artar. Bazı stresörler ise çocuğun günlük yaşamının normal bir parçasıdır ve olumlu etkilere sahip olabilir. Örneğin bir yüzme yarışına katılan bir çocuk, bunu bir stres faktörü olarak görüp daha çok çalışabilir ve bu durum çocuğun motivasyonunu canlı tutabilir. Öte yandan aşırı stres, çocukların yeni durumlara uyum sağlayabilmeleri üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Yoksulluk içinde büyüyen, şiddet içeren ortamlarda yaşayan veya okul ortamlarında zorbalığa maruz kalan çocuklar diğer çocuklarla karşılaştırıldığında daha fazla dışsal strese maruz kalmaktadır.
Çocuklar Stresi Nasıl Deneyimler ve Buna Nasıl Uyum Sağlar?
Kronik stresörler (sevilen birinin kaybı, aileden uzakta yaşamak vb.) beynin kimyasını ve işlevini değiştirerek, hastalıklara karşı direnci azaltarak çocuklar üzerinde zararlı etkilere sahip olabilir. Yapılan araştırmalara göre çocukların strese gösterdikleri tepki yetişkin tepkilerinden daha yoğundur, tüm vücudu kaplar. Stres bazen açık bir fiziksel tepki olarak ortaya çıkar mesela ağlama, öfke patlamaları, vurma, mastürbasyon yapma, altına kaçırma gibi. Bu davranışlar aslında çocuğun stresli olayla baş etme ve kendince bu olayları yönetme şeklidir. Mesela annesi işe giderken yoğun terk edilme duyguları yaşayan çocuk bu stresöre tepki olarak ağlama tepkisi gösterebilir. Çocukların yaşı büyüdükçe bilişsel problem çözme düzeyi artacağından fiziksel tepkilerin de nispeten azalmasını bekleriz. Yapılan bir gözden geçirme çalışmasında stres ve ruh sağlığı sorunları arasındaki ilişkide “cinsiyet”in kolaylaştırıcı etkisi olduğu ortaya konmuştur. Herhangi bir stresörle karşılaşıldığında erkeklerde daha çok dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım sorunları gibi dışa yönelim sorunları görülürken kadınlarda anksiyete, sosyal fobi, depresyon gibi içe yönelim sorunları görülür. Aynı zamanda karşılaşılan stresörün niteliği de cinsiyete göre değişmektedir. Erkekler yoksulluk, boşanma ve istismara maruz kaldıklarında, kadınlarsa şiddete ve felakete maruz kaldığında daha yoğun stres deneyimlerler. Anksiyete, depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşıt gelme bozukluğu tanısı alan çocuklarla yapılan pek çok araştırmaya göre bu sorunlar üzerinde ebeveynin çocuk yetiştirme tutumu ve aile işlevlerinin etkisi vardır. Ebeveynin davranışları, çocukların davranışları üzerinde belirleyicidir. Örneğin reddedici davranışlar sergileyen bir ebeveynin çocuğunun benlik saygısı düşebilir bu nedenle çocuk stresörlerle yeterince iyi baş edemeyebilir. Psikiyatri birimlerine başvuran çocuklar ve aileleriyle birebir görüşmeler yapıldığında, bu çocukların ailelerinin birer yansıması olduğu görülür. Anne babayı her şekilde model alan çocuk, anne babanın stresle baş etme tarzını da model alır. Özetle çocuk ve ergenler de tıpkı yetişkinler gibi çok sayıda strese maruz kalırlar. Her ne kadar bazı koruyucu faktörlere sahip olanlar şanslı olsa da bu durum bütün çocuk ve ergenler için geçerli değildir, çoğunlukla bu stresörlerden olumsuz etkilenen çocuklar yaşamlarının ileriki dönemlerinde psikopatolojiye dönüşecek yaşantılar deneyimlerler.