Çocukluktan Yetişkinliğe Sosyal Fobi
Yazar Kübra Dinçtürk • Psikolog • 16 Temmuz 2020 • Yorumlar:
Duygusal ihtiyaçlar çocukluktan itibaren devam eden bir süreçtir. Bu ihtiyaçların
karşılanma derecesi bireysel özellikler açısından farklılık gösterir. Örneğin güvenlik
ihtiyacı tüm yaşam boyunca sürer fakat bu ihtiyacın şiddeti ve istikrarı kişiden kişiye
değişiklik gösterir. Ruhsal sağlık, kişinin ihtiyaçlarının bir tutum içinde karşılanma
becerisiyle mümkündür.
Geçmiş yaşantısında ihtiyaçlarının karşılanmama durumuna sahip olan bir yetişkin, temel erken dönem ihtiyaçların eksikliğine yönelik bilişsel şemalar oluşturur ve bu şemalar erken dönem uyumsuz şemalar adını alır.
Daha sonra ki süreçlerde birey oluşan ihtiyaçları ile başa çıkma kapasitesine sahip olmakta zorlanır. Bu ihtiyaçların karşılanması ve uyumlu şemaların oluşması psikolojik doyum, güvenlik ve güvenli bağlanma modeline bağlıdır. Şemalar; Çocukluk döneminde bilişsel gelişimin farklı evrelerinde meydana gelir ve ileride yeni bilgiler öğrenmeye, anıları anımsatmaya yardımcı olan en önemli etkendir. Bilinç kapsamında kendimizi birey olarak algılarız bu esnada bir çevrenin içinde ve ilişkilerin içinde olduğumuzun farkına varırız. Yaşamı deneyimleme şekli öz benlik kavramına dayanmaktadır. Çocukluk döneminde güvenli bağlanma ve ilişkilerin yaşanmasıyla beraber ihtiyaçlarımızın karşılanması sağlıklı ve uyumlu şema oluşumlarını sağlamaktadır. Bu durumun tersi düşünülecek olursa farklı psikopatolojik süreceler meydana gelmektedir. İnsanlarla olan ilişki ve yaşam deneyimleri de bu şemalara bağlı olarak şekillenmektedir. Sosyal fobi de bu durum için geçerli patolojilerden biridir. Sosyal kaygı, tanıdık olmayan kişilerin varlığında ya da performans sergilerken duyulan kaygı ve performanstan uzaklaşma, sosyal kaygının özelliğidir. En sık rastlanan durumlar; Topluluk önünde konuşmak veya
bu konuşma hazırlıksız şekilde yapılıyorsa, kendinden statü olarak üstün veya daha önce tanımadığı kişilerle iletişim kurma durumuyla karşı karşıya kalma halinde yoğun kaygı olmaktadır. Bazı durumlarda kişiler sosyal etkileşimlerde veya edimsel durumlarda kaygı yaşarlar. Sürekli hata yapma kaygısı ve kendilerinin başkaları tarafından gözlemlendiği hissi taşımakla beraber eleştirilecekleri duygusunu da yoğun kaygıyla hissetmektedirler.Kişinin normal yaşamında görülen utangaçlık, çekingenlik halinin patolojik olarak yoğunlaşması ve kişinin günlük yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemesi sosyal fobinin etmenleri arasındadır. Geniş ailelerin olduğu
ve kalabalık nüfusun yaşandığı şehirlerde insanların birbirleriyle daha kolay ilişki
kurduğu ve sosyal fobinin yüzdesinin daha düşük olduğu saptanmıştır.