Çocukta Zeka
Yazar Ceyhun Caferov • Psikolog • 12 Ekim 2017 • Yorumlar:
Çocuğum çok zeki diye sevinmeli miyim?
Zeka başka bir adıyla zihin güçü zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyum sağlama ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir. Başka bir deyişle zeka, zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir. Zeka öğrenme, algılama, yargılama, hafıza, düşünme, çözümleme, sosyal iletişim gibi bir çok işlemlerde belirleyici rol almaktadır. Kelime anlamı Arapçada pırıltı, ateşin parlamasıdır.
Zeka gelişimi bebeğin doğumu ile başlar ve hayatın ileriki dönemine kadar gelişir. Yaşamın ilk 4-5 yılı zeka gelişiminde önemli yere sahiptir. Zekanın belirleyicileri, genetik kalıtım (ırsiyet) ve çevresel faktörler olarak sıralanabilir. Çevresel faktörler içerisinde eğitim, arkadaş ortamı, yaşadığı yer vs. sayılabilir.
Zeka, çocuk gelişiminde ve çevresiyle uyum içinde yaşamasında önemli role sahiptir. Akademik başarının sağlanmasıyla beraber sağlıklı insan ilişkilerinin kurulmasında da zekanın payı büyüktür.
Zeka aynı zamanda insanın karşılaşacağı problemleri aşabilmesinde de başrol alır. Sağlıklı bir zekaya sahip insanların psikiyatrik hastalıklara yakalanma riski düşük, yakalanan insanlarda hastalıktan kurtulma oranı ise yüksek bulunmuştur.
Zeka değerlendirmesi klinik gözlem ve zeka testleriyle yapılmaktadır. Çocuklarda yaş ilerledikçe zeka testlerinin yanılma payı azalıyor ve objektifliği artıyor. Zeka testlerinin sonuçları IQ puanı olarak yansır. 90-120 normal sınırlarda zeka olarak kabul ediliyor ve toplum ortalamasını yansıtıyor.
Kabaca 90 altındaki IQ puanı zeka geriliğine, 120 üzerindeki puanlarsa üstün zekaya işaret eder. Genellikle bütün toplumlarda üstün zekalıların oranı aynıdır ve toplumun yaklaşık %3’ünü oluştururlar.
Çocuğun üstün zekalı olduğu nasıl anlaşılır?
Çocuğun üstün zekalı olduğu yaşamın ilk yıllarında belli olmaya başlar ve ilerleyen yaşlarda belirginleşir. Üstün zekalı çocukların ilk özellikleri gelişim basamaklarını erken geçmeleri ve öğrenme ve taklit becerilerinin iyi olmalarıdır. Örneğin bir çocuğun erken dönemde ismine yanıt vermesi, konuşmasının erken olması, yüzleri ayırt edebilmesi gibi özellikler o çocuğun üstün zekalı olabileceğine işarettir. Bu çocuklar etrafını keşfetmeye erken başlarlar ve keşfettikleri şeyleri amacına yönelik kullanabilirler. İleri yaşlarda çocuğun erken öğrenmesi, öğrenmeye ilgili olması, öğrendiklerini unutmamaları, öğrendikleri bilgileri diğer öğrendikleriyle ilişkilendirebilmeleri beklenilir. Yüksek zekaya sahip çocuğun neden sonuç ilişkisini daha kolay kavraması, ayrıntılara dikkat etmesi ve bu özelliği sebebiyle hayatlarında yenilikler keşfetmesi sıklıkla müşahede edilir. Sağlıklı sosyal ilişkiler kurması, yaşıtları içerisinde liderlik yapması, kendisinden yaşça büyük çocuklarla iletişim kurması gibi özellikler de çocuğun üstün zekalı olabileceğini düşündürür. Üstün zekalı çocuklar 3 yaşına kadar kavramları öğrenebilir, akıcı ve kapsamlı konuşabilir, gördüğü şeyleri ayrıntılı olarak anlatabilir ve hatta uzunca olan şiirleri ezberleyebilirler. Okuma yazma öğrenmeleri okul öncesinde olur ve ikinci bir dilde konuşmayı öğrenebilirler. Üstün zekalı çocukların yaşıtlarına göre sık soru sordukları ve sorularına ayrıntılı ve kapsamlı cevap almak istedikleri bilinmektedir. Ayrıca bu çocuklarda duyguları ayırt etme yeteneği, soyut düşünebilme ve empati kabiliyeti erken gelişebilir. Üstün zekalı çocuklar kardeşleri ve arkadaşlarından seçilirler ve bu onların aile ve toplum içindeki farklı muamele görmelerine yol açabilir.
Anne babalar üstün zekalı çocuklarına nasıl davranmalılar, nasıl bir yol izlemeliler?
Üstün zekalı çocuklar aileleri ve çevreleri tarafından fark edildiği zamandan itibaren farklı muamele görebilirler ve bu da onların duygusal olarak yıpratabilir. Ailelerin bu çocuklardan beklentileri de yüksek olmaktadır ve bu beklenti çocuklarda aşırı kaygıya ve endişeye yol açabilir. Şunu unutmamak lazım ki üstün zekalı çocuk üstün özelliklere sahip makine değildir. Onların üstün olabilecekleri özellikleri yanında zayıf olabilecekleri yönleri de olabilir. Ayrıca her çocuk gibi onların da çocukluklarını yaşamaya, eğlenmeye ve sevgiye ihtiyaçları var. Bu çocuklar üzerindeki aşırı baskı ve yüksek beklentiler çocukların sağlıklı bir çocukluk dönemi geçirmelerini engeller. Özellikle mükemmeliyetçi ve memnuniyetsiz ebeveyn profili bu çocukların sağlıklı gelişimine engel teşkil eder. Bu sebeple çocuğun var olan başarıları alkışlanmalı daha fazla başarı için çocuk zorlanmamalıdır. Bunun yerine motive edici yöntemler kullanılması çocuğun kaygısını azaltır ve başarısını artırabilir. Aşırı iltifat, övgü bu çocukların egolarını aşırı kabarmasına ve bu sebeple kibirli, bencil ve narsistik (kendini beğenmiş) olmalarına yol açabilir. Çok yüksek tempoda ve uzun süren eğitim bu çocukların sosyal gelişimine mani olabilir. Bu sebeple çocukların sosyal faaliyetlerde bulunmasına, arkadaş ilişkisine ve etrafındaki kişilerle iletişim kurmasına imkan tanınmalı, hatta bunlar için teşvik edilmeliler.
Üstün zekalı çocuklar, öğrenim hayatları süresince, yeteneklerinden yararlanabilecekleri ve kendilerini gösterebilecekleri bir eğitim modeliyle karşılaşamazlar ve gerek ailesi gerekse çevresi tarafından desteklenmezlerse yeteneklerini geliştirme imkanı bulamadıkları gibi var olan kabiliyetlerinde körelme riski de bulunmaktadır. Bu riskle karşılaşmamak ve yeteneklerinin atıl duruma düşmemesi için çocukların erken keşfedilmeye ihtiyaçları vardır. Erken tanılama, çocuğun yeteneklerini geliştirebileceği bir eğitim modeliyle eğitim görme şansını arttıracak; böylece de yeteneklerinin atıl duruma düşmesinin önüne geçildiği gibi ileride ortaya koyacağı bilimsel ve sanatsal ürünlerin önü de açılacaktır.
Üstün zekalı çocukların tanılanmasında, ebeveyn-öğretmen ortak çalışmasının sağlanması gerekir; bu ortak çalışma, keşfedilmenin erken ve doğru yapılmasını sağlamanın yanında, bu çocukların zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal açılardan gelişmelerinde de önemli katkılar sağlar.
Üstün zekalı çocukların yeteneklerini geliştirebilmelerine yönelik verilecek eğitimin yanı sıra, kendilerine uygun imkanların sağlanmasına da ihtiyaçları vardır. Örneğin okul öncesinde üstün zekalı bir çocuğun yeteneklerini geliştirebilmesine ortam ve imkan sağlamanın yollarından biri de onun anaokuluna gitmesini sağlamaktır. Çocuk, anaokulunda yeteneklerini gösterebileceği, zihinsel ve fiziksel gücünü ortaya koyabileceği çeşitli etkinlikler ve imkanlarla karşılaşır.
Üstün zekalı çocuklar, farklı yaş gruplarındanve farklı sınıflara devam eden, kendileriyle benzer özelliklere ve yeteneklere sahip çocuklarla iletişim kurmaya ihtiyaç duyarlar; bu nedenle onlara, okullarındaki sınıf ve kulüp çalışmalarına katılma imkanları sağlanmalıdır. Ayrıca bu çocuklar, daha fazla bilgiye ulaşabilmek için kaynak çeşitliliğine ihtiyaç duyarlar. Bu çeşitliği sağlayabilmek için bilgisayar, kütüphane ve çeşitli atölyelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Üstün zekalı çocuklar, sürekli aynı faaliyetlerde bulunmaktan hoşlanmazlar ve bu konuda tepkilerini sık-sık dile getirirler. Bu nedenle onların yeteneklerini ortaya koyabilecekleri ve geliştirebilecekleri farklı etkinliklerle ilgilenmeye ihtiyaçları vardır. Ailelerin bu farklılıkları sağlamaları konusunda duyarlı davranmaları, ellerindeki bütün imkanları seferber etmeleri gerekir.
Üstün zekalı çocuklar, okuldaki derslerini fazla çaba harcamaksızın takip edebildikleri için, öğrenim hayatları boyunca uzun süreli, düzenli ve planlı ders çalışma alışkanlığı kazanamazlar. Bu nedenle, onların eğitim yaşantılarının başından itibaren düzenli ve planlı çalışma alışkanlığını kazanma konusunda rehberliğe ihtiyaçları vardır.
Bütün bunların yanında unutulmamıdır ki üstün zekalı çocuklarda da çeşitli psikiyatrik problemlerle karşılaşabilir. Tarihte de birçok örneği olduğu gibi nice dahi insanlar öğrenme güçlükleri, konuşma zorlukları, dikkat problemleri vs. gibi birçok psikiyatrik hastalıklara maruz kalmışlar. Bu sebeple üstün zekalı çocukların da iyi bir aile ve öğretmen gözleminde olmaları ve gerektiğinde uzman yardımı almaları gerekmektedir.