Coronavirüs İle Gelen Davetsiz Misafir Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu
Yazar Şeyma Altınel • Psikolog • 9 Nisan 2020 • Yorumlar:
Kontrolden çıkma ve belirsizliği tolere edememe korkusu anksiyete bozukluğunun temel özelliği olarak bilinmektedir. Dolayısıyla önceden bu tarz bir bozukluğu olan bireyler şu anda çok daha büyük zorluklarla baş etmek durumunda kalabiliyor. İnsani ve işlevsel bir duygu olarak kabul ettiğimiz kaygı şuan toplumsal düzeyde normal standartların üzerinde bir şiddete ulaşmaya başladı. Bu süreçte kaygıyı zihinsel olarak yönetebilmek için önereceğim birkaç yöntem;
*1."Biliyorum ama..."*
"Bu virüs bir gün bitecek biliyorum ama ya bana, sevdiklerime zarar verirse" gibi ama demeden önce söylediğimiz gerçekçi cümleleri göz ardı etmemeliyiz. Bize ve sevdiklerimize bu virüs çıkana kadar da, virüs bittikten sonra da zarar verebilecek olan yüzlerce hastalık, kontrol edilemez felaketler hep vardı, bundan sonra da olacak. Bir trafik kazasında ölme ihtimalimiz salgından ölme ihtimalimizden daha mı düşük acaba? Ama her gün bu kaygıyla yaşıyor muyduk şimdiye dek? Aşırı ve abartı sesler üreten zihninize gerçekçi cevaplar verin. Bir soru işareti cevabını almadığı sürece ortadan kalkmayacaktır.
*2.Daha önce başedemeyeceğinizi, bitmeyeceğini sandığınız durumlar oldu mu?*
Bu salgın elbette eşi insanlık tarihinde çok görülmemiş bir pandemi. Ancak kendi bireysel geçmişimizde bizim öznel tarihimizde kendi duygusal ve zihinsel salgınlarımız hiç olmadı mı? Yaşadığımız anlarda üstesinden gelemeyeceğimizi zannettiğimiz, "ben şimdi ne yapacağım?" desekte bir şekilde atlatılan sorunlar? Çözümlediğiniz ve bugün bu soru üzerine düşünürken bile birçoğunu hatırlayamayacağınız birçok probleminiz oldu. Evet o zaman da çok korktunuz, kaygılandınız, üzüldünüz, bitmez sandınız ama üstesinden geldiniz; bu sorunun da üstesinden gelebileceğiniz gibi. Hadi düşünün ve yazın; neler vardı şimdiye kadar felaketleştirdiğiniz ama felaketle sonuçlanmayan, çözümlenen?
*3. Zihninizi telkin edin.*
Bedeninizi zihniniz yönetir. Emirleri, komutları zihin verir, beden uygular. Telkin çok önemli. Kendinize günde on kere "bugün çok iyiyim" derseniz beyin iyi endorfin salgılar. Olumlu cümleler üreterek, zihni olumlu düşünmeye zorlamış olursunuz. Kendinize her gün iyi olduğunuzu ya da zaman zaman kötü hissetmenin normal olduğunu, bu sorunun biteceğini, sevdiklerinizin iyi olduğunu, evde zaman geçirmenin size kattığı olumlu şeyleri, güçlü yönlerinizi yazın.
*4. Kaçınmayın*
Mutlu olmadığım için, iyi hissetmediğim için... diyerek iyi hissetmenize katkı sağlayacak etkinlikleri yapmaktan kaçınmayın. Çok gülmeseniz de komik bir film izleyin. Dört dörtlük olmasa da egzersiz yapın. Çok eğlenmeseniz de keyifli şarkılar dinleyin. Ressam gibi çizmek zorunda değilsiniz, sadece rengârenk boyamalar yapın. Unutmayın sizin iyi hissetmeniz sadece sizin elinizde! Ve bir gün yine iyi hissedeceksiniz; hiç bir duygu sonsuza dek sürmez, kaygı da. Hadi o günün daha hızlı gelmesi için harekete geçin!