Covid19 (Coronavirüs) Salgınında Yaşam Tarzı:
Yazar Ali Bacanlı • Dermatolog • 7 Nisan 2020 • Yorumlar:
Covid19 (koronavirüs) salgınından dolayı ‘Evden mecbur kalmadıkça çıkmayın!’, ‘Ellerinizi sık sık yıkayın!, ‘Temizlik kurallarına çok dikkat edin!’ haklı çağrılarını çok sık duyduğumuz şu günlerde hem bir doktor hem bir cildiye uzmanı olarak bazı bilgilendirmeler yapmanın faydalı olduğunu düşünüyorum.
Ellerimizi çok sık yıkadığımızda ellerimiz kuruyabilir. Cilt yapımıza uygun olan saf sıvı vazelin veya linoleik asit gibi deri yapısında olan maddeler içeren nemlendiricilerin kullanılması bu açıdan fayda sağlayacaktır. Bu nemlendiricileri gece yatarken sürersek cildimizde uzun süre kalmış olur. Elbette, daha fazla sayıda sürmenin hiçbir sakıncası yoktur. Özellikle ellerimizi doğru bir şekilde yıkayıp, güzelce sabunu durulayıp iyice kuruladıktan sonra nemlendirici sürmek en faydalısıdır. Çünkü deri yüzeyindeki su moleküllerini cilde hapseder.
Zeytinyağlı ve katkı maddesiz sabun ile ellerimizi yıkamayı öneriyorum. Hatta dışarı çıkmanız gerekiyorsa yanınıza almak için zeytinyağlı sabunu evde bıçakla ince dilimlere bölmeyi öneriyorum. Bu sayede dışarıda ellerimizi tahriş edebilecek, kurutabilecek, katkı maddeli sabunlara maruz kalmamış oluruz. Ayrıca sabunluklara temas etmek zorunda kalmayız!
Özellikle saçları kabarık olan hanımlar için topuz model dış ortamda saçlarımızla eve getirebileceğimiz virüs miktarını ve enfeksiyon olasılığını azaltabilir.
Evden saat veya bileklik gibi takılarımız olmadan çıkmak eve virüs taşımama açısından fayda sağlayacaktır.
Maskesiz evden çıkılmaması şarttır. Ağız ve burun dışında gözlerimizden de koronavirüs bulaşabileceğinden gözlük ile çıkmak veya yüzümüzü koruyan bir şeffaf koruyucu öneriyorum.
Elbette kalabalık ortamlardan uzak durmak, başka birinin geçtiği yerden hemen sonra geçmemek, dış yüzeylere mümkün olduğunca temas etmemek, sık sık ellerimizi yıkamak, ellerimizi yüzümüze kesinlikle temas ettirmemek, öksürürsek, hapşurursak yüzümüzü yere ve kolumuza doğrultmak çok önemlidir.
Eve döndüğümüzde ayakkabılarımızı dışarıda bırakmamız uygundur. Çoraplarımızı da aynı anda çıkartıp eve ilk adımımızı çorapsız atmamız çok doğru olacaktır! Çünkü, çoraplar da ayakkabımızı çıkartırken enfekte hale gelebilir. Eve girince doğrudan banyoya girmek, özellikle cep telefonlarından dolayı da enfekte olmuş olabilecek kulaklarımızı ihmal etmeden yüzümüz ve saçlarımızı 20 saniye sabunlamak uygun olacaktır. Giysilerimizi ya kirli sepetine ya da 1 hafta boyunca tekrar dokunulmayacak şekilde balkona bırakırsak doğru olacağını düşünüyorum.
Beslenme önerileri ve doğru takviyeler ile ilgili hekimlerden bilgi alınması uygundur.
Hareketsiz kaldığımız şu günlerde sağlıklı erişkinler için sadece 2 öğün beslenme öneriyorum. Sabah 9-10 civarı kahvaltı, 6-7 civarında akşam yemeği uygundur. Kahvaltıda bol zeytin, yeşillikler, avokado, yeşil çay, havuç, 1 yumurta, gerçek bal varsa 1 tatlı kaşığı kadar gerçek bal, 1-2 adet yarım saat suda beklemiş ceviz faydalıdır. Brokoli, karnabahar, Brüksel lahanası, kırmızı pancar, turp, bezelye gibi sebzeler hep sağlıklıdır. Sebzeleri aşırı pişirmek besin değerini düşürmektedir. Yemekleri ısıttıktan sonra tencerede bekletmek de iyi değildir.
Kalsiyumu doğal yoğurt, doğal kefir, perniraltı suyu, çiğ badem, tahin, brokoli gibi sebzelerle, yeşilliklerle almak doğrudur.
Çocuklarımıza kuru üzüm döktüğümüz doğal yoğurt, tahinle karıştırılmış keçiboynuzu özü, kabak, havuç ile tatlılar hazırlayabiliriz.
Meyve çayları, günde 1-2 Türk kahvesi, zencefilli, limonlu su içebiliriz.
Doğrusu, akşam 7 sonrası bir şey yememektir. Çünkü gece vücut melatonin salgılar ve tamir, istirahat durumuna geçer, faydalı şeyler bile yesek doğru bir şey yapmış olmayız. Çok acıkırsak sebze yemeği veya kuruyemiş tercih edebiliriz. Unlu, şekerli gıdalar, süt ve peynir zaten sağlıklı değildir. Öğleden sonra da kaliteli bir marka tercih ederek bitter çikolata, siyah çekirdekli üzüm, çiğ badem, fındık, Antep fıstığı ve mevsime uygun meyveler tüketebiliriz.
Gün içinde yeterli sıvı alımı su ve sade maden suyu ile sağlanmalıdır. Ancak, yemeklerden yarım saat öncesi ile 1 saat sonrasını kapsayacak şekilde yemek zamanı sıvı almak doğru değildir, mide asitliğini etkileyip sağlıklı sindirimi olumsuz etkilemektedir. Şeker hastalığı gibi özel durumlarda elbette ilgili uzman hekimin önerilerine göre hareket edilmelidir.
Kahvaltı edip dişlerimizi fırçaladıktan sonra hem Hindistan cevizi yağı hem propolis kullanabiliriz. Hindistan cevizi yağını sodayla karıştırıp diş fırçasıyla ağız içimizin yüzeylerine, tahrişten sakınarak, uygulayabiliriz. Propolisin de virüslere karşı koruyucu özelliği bilinmektedir. Özellikle evden çıkmamız gerektiğinde ağzımıza propolis damlatabiliriz. Her maddeyle olabilen allerji propolis ile de mümkündür, bunu akılda tutmamız gerekmektedir.
Bol miktarda C vitamininin hergün vücudumuza girmesi gerekmektedir. Genellikle günlük 1-3 gram C vitamini önerilmektedir. D vitamini eksikliği hem hareketsiz kaldığımız şu günlerde obeziteye hem depresyona hem alerjik bünyeye hem de savunma direncinde düşüklüğe yol açar. Çinkonun hem eksikliği savunma direncini düşürür hem çok aşırısı iyi değildir. Demirin de aşırı yüksek olması sağlıklı değildir.
Uykusuz kalmamak çok önemlidir. Akşam 9 sonrası telefon, bilgisayara, mavi ışığa maruz kalmak, 11 sonrası hala uyumamış olmak yeterli melatonin salgılamamızı engellemektedir. Melatonin eksikliğinde hem cildimiz hem tüm diğer dokularımız hızlı yaşlanır. Allerjik bünye açısından melatonin eksikliği olumsuz etkiye sahiptir. Kanser, Alzheimer gibi önemli hastalıklara daha yatkın hale gelmemek için de yeterli melatonin önemlidir.
Elektromanyetik dalgalara aşırı maruz kalmak sağlığımız için iyi değildir. Cep telefonu ile aşırı vakit geçirmek elektromanyetik yük oluşturmanın yanında duruş bozuklukları, göz problemlerine de yatkınlık yaratır. Uyuduğumuz odada hele de şarjda cep telefonu bulunması sağlıklı değildir. Zifiri karanlık odada uyumak uyku kalitesi açısından önemlidir.
Ruhsal dengemize özen göstermeliyiz. Şu haftalarda hem bizim hem çocuklarımızın endişeli, sıkılmış, moralsiz olabilmesi doğaldır. Ancak, bu durumla baş edebilmek mümkündür. Sosyal medyaya aşırı maruz kalmak, televizyon karşısında aşırı zaman geçirmek, gürültülü müzikleri aşırı uzun süre dinlemek bize iyi gelmeyecektir. İlgimizi çeken bir kitap okumak, yoga, meditasyon, nefes egzersizleri, dans, oyunlar, sakinleştirici, la notasından zengin müzikleri piyano, ney eşliğinde dinlemek, serin suyla el bilek iç kısımlarımızı ve dirseklerimizi ıslatmak enerjimizi düzeltir. Duygularımızı yazmak rahatlatabilir. Konuşmak, dertleşmek, özellikle hanımlar için adeta bir ihtiyaçtır. Çocuklarımızla sohbeti ihmal etmeyelim. Koronavirüs konusuyla ilgili oyunlar icat edelim ki bu konu onların zihninde olumsuz yer almasın.
Aslında bu öneriler sadece salgın günleri için değildir; bu yaşam tarzını genel olarak içselleştirmek değerlidir. Uykusuz, susuz, vitaminsiz, moralsiz kalmayalım. Endişeli olmayalım, tedbirli olalım. Sağlıklı, keyifli günler diliyorum.