Damar Ameliyatları
Yazar Mustafa Emmiler • Kalp Ve Damar Cerrahı • 12 Şubat 2017 • Yorumlar:
VARİS
Modern toplumların hastalığı varis
Damar hastalıkları arasında en sık görülen varis bir toplar damar hastalığıdır. Erişkin nüfusun yaklaşık %15’inde rastlanmaktadır.
Kelime anlamı olarak; deri altındaki toplar damarların genişleyip kıvrımlı bir hal alması ve görünür hale gelmesidir.
Modern Toplumların Hastalığı Varis
Bacak adalesini kuvvetlendiren jimnastik yapılması, ayağın yükseğe kaldırılması, varis çorabı kullanılması, diyet ve yaşam tarzının değiştirilmesi (zayıflama, aşırı oturarak veya ayakta uzun zaman durarak çalışmaktan sakınmak), aşırı sıcaktan korunma, soğuk duş (günde iki kez, topuktan başlayarak yukarı doğru) gibi uygulamalar varislerin ilerlemesini yavaşlattığı gibi hastanın rahatlamasını da sağlayabilir.
Tüm bu önlemlere rağmen gerek fonksiyonel gerekse kozmetik nedenler ile ileri tedaviler önerilebilir.
Lazer Tedavisi
Çok ince, kılcal varisler için yararlı olmaktadır. Bu tedavi hastanemiz Deri Hastalıkları Departmanı’nda yapılmaktadır.
Lazer Tedavi Öncesi – Sonrası
Skleroterapi (Enjeksiyon ile Kurutma)
Enjeksiyon ile kurutma, hastaneye yatmadan yapılabilir. Bazı durumlarda ameliyattan sonra tamamlayıcı tedavi olarak da, nükslerin tedavisinde sıklıkla kullanılmaktadır.
Varis içine enjeksiyon yapılırken – Skleroterapi öncesi – Skleroterapi sonrası
- Mikro cerrahi
Estetik amaçlı olarak yapılan bu yöntemde mevcut varisler çok küçük kesiler ile temizlenir.
- Makro cerrahi
Çok ilerlemiş olan varisler ve varis yaralarında, mevcut varislerin ana damarlarını boydan boya çıkaran geniş ameliyatlar yapılabilir.
Yüzeyel ve derin ven tıkanmalarını arttırması nedeni ile varisleri bulunan kadın hastaların, ağızdan alınan doğum kontrol haplarını kullanmaları sakıncalıdır.
Şah Damarı ve İnme
Batı ülkelerinde ölüm sebepleri arasında üçüncü sırayı almakta olan inme, kalp ve damar sistemi hastalıklarına bağlı ölüm sebeplerinde, kalp infarktüsünden sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Ayrıca inmenin ölüm dışında, sebep olduğu maluliyetin de hasta ve toplum üzerindeki olumsuz etkileri olayın bir başka boyutudur.
İnme
Mayo Clinic’te yapılan bir çalışmada 55 – 64 yaş arasındaki insan topluluğunda yıllık gelişebilecek inme ihtimali 100.000’de 276.8 olarak, 65 – 74 yaş arasında ise bu ihtimal 100.000’de 632 olarak bulunmuştur. Görüldüğü gibi yaş ile birlikte inme ihtimali de artmaktadır.
İnme, beyin dokusunu besleyen atar damarlarda meydana gelen bir tıkanma sonucunda, dolaşımın durması ile, o bölgede beyin dokusunun beslenememesi sonucunda meydana gelir.
Oksijensizliğe çok duyarlı olan beyin dokusu, kısa zamanda fonksiyonlarını kaybeder ve ilgili organda (el, kol, bacak, konuşma ve yutma merkezi v.b.) fonksiyon kaybı oluşur.
İnmenin başta gelen sebebi aterosklerozdur. Kandaki bazı yağ moleküllerinin, özellikle de kolesterolün damar cidarında depolanması ile birlikte, kalsiyum yerleşmesiyle oluşan aterom plakları, damar iç çapının daralmasına sebep olurlar. Aterom plakları zamanla ülserleşerek, üzerlerinde küçük pıhtılar birikebilir. Bu pıhtılar zaman zaman serbestleşip beyindeki ince damarları tıkayarak, bazen de şah damarı kendisi tamamen tıkanarak inme meydana gelebilir.
Bu damarları tıkayan pıhtı damar içinde lokal olarak oluşabileceği gibi, bir kalp hastalığı sonucunda, kalp boşluklarından da kaynaklanabilir.
Habercileri, Belirtileri
İnme hiç bir ön belirti olmaksızın, aniden gelişebilir.
Hasta ve doktor tarafından üzerinde durulması gereken önemli klinik belirtiler şunlardır:
- Vücudun bir yarısında ya da bir bölgesinde (el, kol, yüz, dil gibi) meydana gelen geçici kuvvet kaybı, uyuşma ve karıncalanma,
- Geçici görme kaybı, göz kararması, gözde şimşek çakması,
- Baş dönmesi, denge kaybı
Geçici İskemik Atak (GİA) olarak adlandırılan bu belirtiler, çok kısa süreli olur ve hiç iz bırakmadan kaybolabilirler. Bu belirtiler hastayı doktora getirmesi, doktorun da bu tehlikeye karşı uyarılması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Renkli Doppler Ultrasonografi
Rekli Doppler Ultrasonografi ile elde edilen görüntü.
Programlanan açık kalp ameliyatınızdan önce, Şah damarlarınızı “Renkli Doppler Ultrasonografi” ile mutlaka kontrol ettiriniz.
Koroner Damar Hastalığı ve İnme
Koroner arter hastalığının gelişmesine sebep olan risk faktörleri ile inme riskini arttıran faktörler hemen hemen aynıdır. Kan kolesterol düzeyinin yüksek oluşu, sigara kullanımı, yüksek tansiyon, diabet gibi risk faktörleri her iki hastalığın da gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
Koroner kalp hastalığı olanlarda şah damarı hastalığı görülme sıklığı oldukça fazladır (% 8 – 12). Bu nedenle koroner bypass ameliyatı olması gereken 40 yaşın üzerindeki her hastanın şah damarlarının renkli doppler ultrasonografi ile tetkik edilmesi hayati önem taşımaktadır.
Ameliyat öncesinde % 70 – 80’in üzerinde darlık saptanan hastalarda, şah damarı gerek kalp ameliyatından önce gerekse (özel durumlarda) kalp ameliyatı ile birlikte ameliyat edilmektedir.
Bu ameliyatta şah damarını daraltan sert plaklar temizlenmekte ve gerekirse şah damarı bir yama ile genişletilmektedir. Bu ameliyatlar ülkemizde uzun zamandan beri başarı ile uygulanmaktadır.
Sonuç
Ameliyat öncesinde yapılan tetkikte, şah damarında % 50’den fazla darlık saptanan hastaların, ameliyattan sonra 6 ayda bir, % 50’den az darlık saptanan hastaların ise yılda bir kez “doppler ultrasonografi” ile kontrol edilmeleri, gelecek bir inme riskini önlemek bakımından çok önemlidir.