Deliryum
Yazar Zeynel Abidin Öztürk • Geriatri Uzmanı • 7 Ekim 2019 • Yorumlar:
Deliryum; çok farklı nedenlerle ortaya çıkabilen, dalgalı seyir gösteren, şaşkınlık, anksiyete, bilinç bulanıklığı, algılama, düşünce bozuklukları ve uyku-uyanıklık döngüsü değişiklerinin eşlik ettiği geriatrik bir sendromdur.
Latince orta hattan çıkmak, normallikten ayrılmak anlamına gelmekte ve tıbbi literatürde yaklaşık 2000 yıldan beri bilinmektedir. Ayrıca, akut organik beyin sendromu, akut organik bilişsel hastalık ve toksik konfüzyonel durum gibi çeşitli isimlerle de adlandırıldığını görebilmekteyiz.
Hastanede yatan yaşlılarda başvuru sırasında %10-30, bakımevlerinde kalan yaşlıların %60’ının bir dönemde ve terminal dönemdeki hastaların son haftalarında %90 oranlarında deliryum belirtileri gösterdiği kaydedilmiştir.
Deliryum, yaşlı bireylerde sıklıkla görülen yaşamı tehdit eden, mortalite ve morbidite oranlarında artışa neden olan ve kısmen önlenebilen bir sendrom olmasına rağmen literatürde sağlık personeli tarafından çok iyi tanınmadığı ve iyi yönetilemediği belirtilmektedir.
Mortaliteyi arttırmanın yanında, fonksiyonel becerileri azaltmakta, uzun dönem bakım ihtiyacını arttırmakta ve hastanede kalış süresini uzatmaktadır
Dikkatte bozulma ve bilişsel fonksiyon kaybı deliryum kliniğinin ana unsurlarını oluşturmaktadır. Semptomlar tipik olarak kısa bir zaman içinde ortaya çıkar ve gün içerisinde dalgalanmalar gösterir. Hastalar aşırı yorgun, sersem hatta yarı koma halinde görülebilirken bunun tam tersi yaşlı popülasyonda daha az görülen özellikle alkol ve sakinleştirici ilaç geri çekilmelerinde ortaya çıkan aşırı uyanıklılık halinde de klinikte gözlenebilirler. Farkındalık düzeyindeki değişiklikler, dikkati odaklayabilme veya sürderebilme yetisindeki bozulmalar genellikle deliryumun ilk bulgularıdır. Oryantasyon bozuklukları oldukça sık görülür. Saati, günü, ayı, nerede olduğunu doğru şekilde söyleyememe, çevredeki kişileri tanıyamama, evdeymiş gibi konuşma, ölmüş olan akrabalar hakkında konuşma gözlenebilir. Dikkat dağınıklığı hastalarda genellikle konuşma sırasında fark edilebilir. Konuşma esnasında konuşma akışının dikkatle incelenmesi ve konuşma akışındaki bozuklukların hastanın yaşına, yorgunluğuna veya demans öyküsüne bağlanmaması önemlidir. İşitsel, duyusal halüsinasyonlar (vücudunda böcekler dolaşıyormuş gibi hissettiğini belirtme), yanlış yorumlama (herhangi bir makine alarmı polis sireni olarak anlaşılabilir), göz yanılması (battaniye katlarını hareketli cisim olarak algılama) şeklinde de olabilir. Deliryum yaşayan hastalar, hafıza kaybı, oryantasyon bozukluğu, lisan ve konuşmada zorluk yaşayabilirler. Bu durumu belirlemek için mental durum testi uygulanabilir. Burada önemli olan hastanın önceki mental durumunun bilinmesidir. Uyumsuz veya anlamsız ya da ilgisiz konuşma, cisimleri yanlış adlandırma, konuşulanları anlamada güçlükler gibi konuşma ve anlatım bozukluğu gözlenebilir. Gece uyuyamama, uykunun bölünmesi, gün içinde uykulu olma, uyku-uyanıklık döngüsünün tersine dönmesi gibi uyku bozuklukları eşlik edebilir. Anksiyete, üzüntü, korku ve öfori arasında değişen duygusal durum değişiklikleri gözlenebilir. Gerginlik, sürekli yataktan kalkmaya çalışma, bulunduğu ortamda dolaşıp durma, tüp/diren/kateterleri tekrar tekrar çıkartmaya çalışma gözlenebilir
Ağrı, metabolik ve elektrolit bozuklukları, sıvı kaybı, ciddi böbrek ve karaciğer yetmezlikleri, idrar ve solunum yolları enfeksiyonları, tiroid hastalıkları, nütrisyonel eksiklikler, uyku yoksunluğu, kabızlık, görme ve işitme kaybı gibi geniş bir yelpazedeki hastalıklar deliryum etyolojisinde bulunmaktadır.
Deliryum tedavisi 2 ana unsur üzerine planlanmalıdır. Bunlardan birincisi deliryumun ortaya çıkışına sebep olan faktörlerin tedavisi diğeri ise hastalarda görülen davranış bozukluklarının tedavisidir.
Deliryum taraması, geriatrik bakım için önemli bir kalite göstergesi olarak günümüzde yaşlı hastalarda tavsiye edilmektedir.