Demans
Yazar Melek Altın Ertan • Nörolog • 7 Mayıs 2018 • Yorumlar:
-
Hafıza ile ilgili sorununuzun herkesten daha fazla olduğunu mu düşünüyorsunuz?
-
Zihniniz eski berraklığında mı?
-
Günlük uğraş ve ilgilerinizin büyük bölümünü terk ettiniz mi?
-
Yeni tasarılara başlamak sizin için güç müdür?
-
Konsantre olmakta güçlük çekiyor musunuz?
-
Karar vermekte güçlük çekiyor musunuz?
-
İleri yaştaki tüm unutkanlık belirtileri bunamanın habercisi midir?
Demans (bunama) nedir?
Beyin hücrelerinin hasarına ve kaybına yol açan hastalıkların belirtileridir.
Normal yaşlanmada beyin hücrelerinin kaybı normal bir süreçtir, ancak bu kaybın miktarı ve hızı artarsa beyin normal fonksiyonlarını yerine getiremez hale gelir ve demans tablosu ortaya çıkar.
Demans, zihinsel becerilerdeki bozulmanın bireyin mesleki ve sosyal etkinliklerini etkileyecek kadar ciddi olduğu bir sendromdur.
Normal zihinsel yaşlanma nedir?
Hafif derecede zihinsel bozulmanın olduğu ancak kişinin günlük yaşamını belirgin olarak etkilemeyen bir kayıp sürecidir.
Demans hangi zihinsel fonksiyonları etkiler?
Demans hafıza (bellek), dikkat, konsantrasyon, planlama, düşünme, konuşma gibi zihinsel fonksiyonları etkilediği gibi yine beyinin fonksiyonu olan insan davranışlarını, duygulanımlarını da etkiler.
Demansın en sık rastlanan belirtileri nelerdir?
-
Mesleki becerileri ve diğer aktiviteleri etkileyen bellek yitimi
-
Bilinen ve basit işleri yapmada güçlük
-
Dil ile ilgili sorunlar
-
Yönelimin bozulması
-
Yargılamada bozulma
-
Soyut düşünme ile ilgili sorunlar
-
Kişisel eşyaların sürekli olarak yanlış yerlere koyulması
-
Duygu durum ve duygulanımda değişiklikler
-
Kişilik değişiklikleri
Alzheimer Hastalığı nedir?
Alzheimer hastalığı en sık görülen bunama nedenidir. Özellikle bellekle ilgili beyin hücrelerinin geri dönüşümsüz ilerleyici hasarı ile giden bir hastalıktır. En sık bulguları hafıza kaybı, konuşma bozuklukları, karmaşık işlerin yapılmasında güçlük, zaman ve mekan algısında bozulma, cisimleri ve yüzleri tanıma yetisinde kayıp, yol-yön tayininde güçlük, depresyon, kişilik ve davranış değişiklikleridir.
Alzheimer Hastalığına bağlı olmayan demans (bunama) nedenleri nelerdir?
-
Beyin damarlarının hastalıkları
-
Kanser
-
Dahili hastalıklar (karaciğer ve böbrek hastalıkları, tiroit hastalıkları gibi)
-
Beyinin darbeye maruz kalması
-
Alkol kullanımı
-
Menenjit
-
Bazı ilaçların kullanımı
-
Beslenme ile ilgili bozukluklar
-
Psikiyatrik bozukluklar
Beyin damarlarının hastalıkları bunamaya yol açar mı?
Beyin damar hastalıkları sonucu ortaya çıkan beyin kanlanmasında bozulmanın unutkanlığa neden olabileceği bilinmektedir. Beyinin önemli zihinsel fonksiyonları üstlenmiş bölgelerinde ortaya çıkan damar tıkanıklıkları ve bu tıkanmaların sayısında artış ileri yaşta ilk sırada olmasa bile sık görülen demans nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Beyinin büyük damarlarının tıkanıklığı dışında kalpten beyine pıhtı atması, küçük damarların kontrol edilmemiş atherosklerozu sonucu ortaya çıkan yineleyici sessiz dahi gelişebilen küçük damar tıkanıklıkları, beyin kanamaları, damar iltihapları, kalp cerrahisi veya kalp durması sonucu gelişen beyindeki kanlanma bozukluğu da zihinsel fonksiyonlarda gerilemeye neden olmaktadır
Alzheimer hastalığına neden olan şey nedir?
Günümüzde çok araştırılan bu konunun cevabı oldukça karmaşık ve tek bir nedene bağlı olmayıp, genetik ve çevresel faktörlerin birlikte etkisi ile geliştiği düşünülmektedir. Alzheimer hastalarının yaklaşık %30’unda ailede bunama öyküsü vardır. Bununla birlikte genetik risk faktörleri tek başına yeterli değildir. Bir çok Alzheimer hastasının ailesinde de hastalığın olmadığı bilinmektedir. Tek bir gende veya kromozomların bazı bölümlerinde gelişen beklenmedik değişiklikler sonucu ortaya çıkan mutasyonlar özellikle 65 yaş öncesi başlayan erken başlangıçlı, aile öyküsü olan Alzheimer hastalığında etkili olmaktadır. Beyin dokusundaki iltihabı cevap, beyin hücrelerinin enerji gereksiniminin sağlanamaması gibi mekanizmaların da üzerinde durulmaktadır. Genetik faktörlerin dışında hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştıran diğer faktörler şunlardır.
-
Yaş: Alzheimer hastalarının toplam sayısı ve yeni tanı alanların sıklığı yaşla birlikte belirgin artış göstermektedir. 65 yaştan sonra hastalığın görülme sıklığı 5 yılda bir iki kat artmaktadır. Ancak, Alzheimer hastalığı yaşlanmanın doğal bir parçası değildir, fakat yaşlanmanın etkilerinin Alzheimer hastalığı gelişimini arttırdığı görüşü kabul görmektedir.
-
Cinsiyet: Yapılan çalışmalarda kadınların erkeklere oranla Alzheimer hastalığına yakalanma sıklığı daha fazla bulunmaktadır. Bu kadınların yaşam sürelerinin erkeklere oranla daha uzun olmasıyla ilişkilendirilmektedir.
-
Eğitim: Yüksek eğitim düzeyinin Alzheimer hastalığına karşı koruyucu olabileceği yönünde görüşler bildirilmektedir. Düşük eğitim düzeyinde hastalığın sıklığı artmaktadır.
-
Kafa Travması: Ciddi kafa darbelerinin hastalık için risk faktörü olabileceği düşünülmektedir.
-
Diğer risk faktörleri: Kan basıncı, kan yağları yüksekliği, şeker hastalığı gibi atherosklerotik (damar sertliği) risk faktörlerinin Alzheimer Hastalığını riskini artırabileceği düşünülmektedir. Depresyonun da olumsuz etkileri bildirilmektedir. Bunların dışında araştırılan pek çok risk faktörü mevcuttur.
Alzheimer hastalığının tanısı nasıl konur?
Alzheimer hastalığı tanısını koyduran tek bir test olmayıp, bir dizi testler ve değerlendirmeler sonucu diğer bunama yapan nedenlerin de dışlanması ile tanısı konulmaktadır. Demans (bunama) ile başvuran ve Alzheimer Hastalığı tanısından şüphe edilen hastaların hekime kendileri ile birinci derecede ilgilenen yakınlarının gelmeleri önem taşımaktadır. Çünkü hastanın günlük yaşam aktivitelerinin ne oranda yitirildiğinin saptanması, ev içi faaliyetleri, mali durum idaresi, sosyal ilişkileri, kişilikte herhangi bir değişiklik olup olmadığının anlaşılması için hasta yakınlarının görüşleri önem taşımaktadır. Hastanın sağlık durumunu değerlendirmek bunamaya yol açacak diğer hastalıkların varlığını araştırmak önem taşımaktadır. Zihinsel durum değerlendirmeleri; bellek, mantık, yürütme yeteneği, problem çözme, dil yeteneklerinin değerlendirilmesini sağlayan bir dizi testi içermektedir. Bunun yanı sıra kas hareketlerinin koordinasyonu, genel beceri durumu nörolojik muayene ile test edilmektedir. Psikiyatrik değerlendirme muayenenin bir başka yönü olup kişinin depresyonu olup olmadığı, genel bir davranış, duyum, algı bozukluğu varlığını araştırır. Hastalığın seyri sırasında zihinsel bozulmanın dışında hastayı ve yakınlarını zor durumda bırakan, bazen baş edilmesi oldukça güç olan psikiyatrik bulgulara sık rastlanmaktadır. Bunlar; saldırganlık, öfke veya sinirlilik, kaygı veya moral bozukluğu, lakayıtlık, takıntılı inançlar, şüphecilik, hayal görme veya yanlış algılamalar, eşyaları saklama, huzursuzluk ve amaçsız dolaşma, uyku bozukluğu, inatçılık , iş birliği yapmama gibi davranış ve duygulanım değişikliklerini içermektedir. Beyin tomografisi veya MRG (manyetik rezonans görüntüleme) tanıyı desteklemek açısından önem taşımakta, beyin-damarları hastalıklarını göstermek açısından da önemli olmaktadır. Kan analizleri ile diğer nedenlerin varlığı araştırılmalıdır.
Alzheimer hastalığının seyri nasıldır?
Alzheimer hastalığı ilerleyici özellikte bir hastalıktır. Hastalığın ortalama süresi yaklaşık olarak 8 yıldır. Ancak sınırlar geniştir ve başlangıç yaşı ve genel sağlık durumu gibi birçok faktöre bağlıdır. Daha geç yaşta başlayan ve genel sağlık durumu iyi olan hastalarda, süreç daha uzundur. Hastalar aynı klinik seyre sahip değildir. Yaş, cinsiyet, genel sağlık durumu, genetik olgu, kültür ve sosyal durum da hastalığın seyrini etkilemektedir.
Demans sürecindeki evreleri ve bulguları gösteren ve günümüzde hekimlerce kullanılan ölçeklerden biri aşağıda yer almaktadır.
Global Kötüleşme Ölçeği
Evre 1: Normal
Özellikler:
-
Zihinsel kayıp yoktur.
-
Bellekle ilgili yakınma yoktur ve görüşme sırasında herhangi bir bulgu saptanmaz.
Evre 2: Unutkanlık
Özellikler:
-
Bellek bozukluğu ile ilgili subjektif yakınmalar, en sık olarak tanıdık nesneleri nereye koyduğunu ve daha önceden iyi bilinen isimleri unutmak.
-
Bulgular nedeniyle endişe taşımak.
-
Hekimle görüşmede objektif bellek bozukluğu bulgusunun saptanmaması.
-
İş ve sosyal durumla ilgili bozulma olmaması.
Evre 3: Hafif Zihinsel Bozukluk
Özellikler: Hasta aşağıdaki belirtilerin bir ya da daha fazlasına sahiptir.
-
Hasta bilmediği bir bölgede dolaşırken kaybolabilir.
-
Hastanın yakınları unutkanlığının ve düşük performansının farkındadırlar.
-
Hasta bir kitabı okuduğunda nispeten az bilgi edinebilmektedir.
-
Yeni kişilerle tanıştırıldığında isimlerini öğrenmekte zorlanabilir.
-
Hasta değerli bir nesneyi kaybedebilir veya yanlış yere koyabilir.
-
Testlerde konsantrasyon eksikliği olabilir.
-
Tüm bu bulgulara rağmen hasta bu evrede günlük yaşamını kimseye bağlı olmadan sürdürebilmektedir.
Evre 4: Orta derecede Zihinsel Bozukluk
Özellikler:
-
Güncel veya yeni olayların bilinmemesi.
-
Kendisi ile ilgili bilgileri hatırlayamama.
-
Mali konuların yönetiminde zorluk.
-
Seri çıkartmalarda konsantrasyon bozukluğu.
-
Karmaşık görevleri uygulayamamak.
-
İçinde bulunduğu durumu inkar etmek, unutkanlığın veya unutkanlığın derecesinin farkında olmamak.
-
Duyguların donuklaşması ve zor durumlardan kaçmak.
-
Hastaların bu evrede genellikle bildik kişilerin ve yüzlerin tanınması, içinde bulunulan zamanın bilinmesi, tanıdık bölgelerde gezebilme yeteneği ile ilgili bir sorunları yoktur.
Evre 5: Orta-Ciddi Zihinsel Bozukluk
Özellikler:
-
Hastalar yardım olmaksızın yaşayamazlar.
-
Hastalar görüşme sırasında güncel yaşamları ile ilgili ana hatları hatırlayamaz (aile üyelerinin isimleri, mezun oldukları lisenin ismi gibi).
-
Sık olarak zaman (tarih, haftanın günü, mevsim) veya içinde bulunulan mekanın farkındalığında bozulma.
-
Eğitimli bir kişi 40’dan geriye doğru 4’er veya 20’den geriye doğru 2’şer ,2’şer saymakta zorluk çekebilir.
-
Kendi isimlerini her zaman, eş ve çocuklarının isimlerini genellikle bilirler. Tuvalet gereksinimi veya yemek yeme esnasında yardım istemezler, ancak giymek için uygun elbiseyi seçmekte güçlük çekebilirler.
Evre 6: Ciddi Zihinsel Gerileme
Özellikler:
-
Yaşamak için tamamen bağımlı olukları eşlerinin isimlerini bazen unutabilirler.
-
Yaşamlarındaki yeni olaylar ve deneyimlerden büyük ölçüde haberdar değildirler.
-
Geçmiş yaşamları ile ilgili bazı bilgileri korurlar, ama bu bilgiler eksiktir.
-
Çevreden, yıldan, mevsimden genellikle haberdardırlar.
-
10’dan geriye doğru ve bazen de ileriye doğru saymakta zorluk çekerler.
-
Günlük yaşam aktiviteleri ile ilgili yardıma ihtiyaç duyarlar.
-
İdrar kaçırma başlayabilir.
-
Kişilik ve duygusal değişiklikler olabilir: Öfke, kızgınlık, suçlama, hırçınlık, şiddet içerikli davranış, hayal görme.
Evre 7: Çok ciddi zihinsel gerileme
Özellikler:
-
Tüm sözel yetenekler kaybolmuştur, konuşamaz, sadece ses çıkarabilir.
-
İdrar, dışkı tutamama.
-
Yürüyememek, yutamamak, yatağa bağlı olmak.
-
Özetle beyinin vücuda ne yapması gerektiğini söyleyemez duruma gelmek.
Demansa karşı depresyon
İleri yaşta demans (bunama) ile en çok karışabilen klinik durum depresyondur. Depresyonun görülme sıklığı ileri yaş grubunda önemli derecede yüksektir.
Depresyon dikkat, dikkati sürdürme ve konsantrasyon yetilerini önemli derecede azalttığından ikincil olarak belleği de etkiliyormuş gibi görünür. Demansta hastayı genellikle bir akrabası doktora getirir. Oysa depresyon sürecinde hastanın unutkanlığına karşı iç görüsü tamdır. Depresyonun süresi çoğunlukla daha kısadır ve tipik olarak demans nedenlerinin çoğuna göre daha farklı bir başlangıcı vardır.
Demans depresyon ilişkisi üç şekilde olabilir; gerçekten de demans depresyonla karışsa da, depresyon demans hastalarında da görülebilir ve tabloyu daha da ağırlaştırır. Bunun dışında uzun sürmüş depresyon demans gelişimini kolaylaştırır. Tüm bu nedenlerle ileri yaşta depresyonun önlenmesi zihinsel fonksiyonları korumak adına önem taşımaktadır.
Demansın (bunamanın) tedavisi var mıdır?
Günümüzde Alzheimer hastalığı dışındaki nedenlere bağlı bunamalar tedavi ile geri dönüşümlü olabilmektedir.
Uzun yıllar Alzheimer hastalığı tedavi edilemeyen bir hastalık olarak düşünülmüştür. Aile tabanlı eğitim ve müdahale halen tedavinin önemli bir parçası olarak devam etmekle birlikte 1990’larda hastalıkta yararlı olabilen özgün tedavilerin ortaya çıkmasına bağlı olarak tedavi seçenekleri biraz genişlemiştir. Temel nokta Alzheimer hastalığı; tedavi edilmemesi durumunda ilerleyici, bağımlılık yaratıcı ve yaşamı sonlandırıcı bir hastalık olduğundan, klinik olarak çok belirgin bir düzelmeye neden olmasa bile hastalığın ilerlemesini yavaşlatan veya süreci geciktiren tedavi fayda sağlanmaktadır. Alzheimer hastalığında özellikle erken tanınan hastalarda hastalık belirtilerini geciktiren, unutkanlık sürecini yavaşlatan ilaçlar kullanılmaktadır.
Bu tedavilerin etki mekanizması özellikle zihinsel fonksiyonlarda rol alan beyin hücrelerinin ölümünü yavaşlatmak üzerine kurulmuştur.
Alzheimer hastalığının dünyada bilinen kesin bir tedavisi olmamakla birlikte bu konuda çok sayıda umut verici çalışma sürmektedir.
Tedavide çevresel faktörlerin kontrolü, sosyal desteğin sağlanması önem taşımaktadır. Alzheimer hastalığında kişilerle iletişim giderek bozulsa da sosyal izolasyon ve uyaran yoksunluğu, hastaların hem zihinsel fonksiyonlarının daha hızlı gerilemesine neden olmakta hem de temel insani gereksinimlerin karşılanamaması ile sonuçlanmaktadır. Erken evrelerde, kitap gazete okuma, bulmaca çözme gibi zihinsel işlevleri desteklemenin zihinsel işlevlere olumlu katkısı olmaktadır. Yakınları olarak yapabildikleri her işi desteklemek, günlük faaliyetler ve ev işleri ile meşgul olmalarını sağlamak önemlidir. Kişinin yeteneklerini mümkün olduğu kadar uzun süre korumasını desteklemek için plan yapmak gereklidir. Hayat idamesi sırasında başkalarına bağımlı olan kişilerde değersizlik hisleri gelişmektedir. Bu nedenle hastalarımıza kendileri için bir şeyler yapma fırsatını ve kolaylığını sağlamak, onları hem acizlik hissinden uzak tutar, hem de bakım veren yakının iş yükünü azaltabilir. Huzurlu, sakin ve baskısız bir ortam, kişinin becerilerini en iyi şekilde kullanmaya olanak sağlar.
Yardım almak
Alzheimer hastalığı çeken birine bakmak yorucu bir görevdir. Bu nedenle hastalıkla başa çıkmak için alınabilinecek her türlü yardımı almak gerekir. Bakılan kişi tedavi edilebilir bir sorun yaşamıyorsa bile hastalığın tıbben iyileştirilecek yönleri ya da bakım verenin durumla başa çıkmak için alabileceği yardımlar bulunabilir.