Deneyimsel Oyun Terapisi
Yazar Beste Ergün Özel • Psikolog • 26 Ekim 2022 • Yorumlar:
Deneyimsel Oyun Terapisi (DOT); Byron E. Norton ve Carol Crowel Norton tarafından, çocuklarla yaptıkları çalışmalar sonucunda edindikleri tecrübelere bağlı olarak çocuk merkezli oyun terapisi ve ilişkisel oyun terapilerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir oyun terapisi çeşididir.
Geçmişten bugüne uzun yıllardır 2-11 yaş aralığındaki çocuklar ile uygulanan Deneyimsel Oyun Terapisi çalışmalarından alınan verimli sonuçlar neticesinde bu terapi çeşidi pek çok ülkede sıklıkla kullanılan bir oyun terapisi yöntemi hâline gelmiştir.
Deneyimsel Oyun Terapisi’nin İlkeleri Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Geçmiş yıllarda çocukların psikolojik gelişimleri üzerine yapılan bilimsel çalışmalar ile gerçekleştirilmiş oyun terapilerinden edinilen deneyimler sonucunda çocuk gelişimi, oyunun çocuklar üzerindeki yapıcı etkisi ve çocuklarda travmaların sağaltımı gibi pek çok alanda deneyimsel oyun terapisinin belli ilkeleri türemiştir. Bu ilkeler, çocuklarda yaşanan problemlere dair uygun bakış açısı ile birlikte problemlerin nasıl ortadan kaldırılabileceğine dair standartları belirleyen ilkelerdir.
Deneyimsel Oyun Terapisi almadan önce bu ilkelerin ebeveynler tarafından anlaşılıyor ve benimsenebiliyor olması çok önemlidir. Bu nedenle Deneyimsel Oyun Terapisi’nin olmazsa olmaz 8 temel ilkesini açıklayarak anlatmanın doğru olacağını düşünmekteyiz.
Deneyimsel Oyun Terapisi’nin İlkeleri Nelerdir?
İLKE 1: Çocukların Problem Davranışları, Aslında O Çocukların Bazı Konularda Duygusal Olarak Zorlandıklarını Gösterir.
Yetişkinler duygusal anlamda zorlandıklarında, bu zorlanmayı kendilerini açıkça ifade edecek şekilde konuşarak dile getirebilirler. Ancak çocukların bilişsel ve duygusal gelişimleri yetişkinlerinki kadar duygularını anlamlandırmada yeterli düzeyde olmadığından çocuklar, bu zorlanmaları duygu boyutunda tespit edemezler veya dile getiremezler. Dile getirilemeyen zorlu duygularla baş edebilmek adına çocuklar birtakım davranışlar geliştirirler. Bu davranışlar, sorunu çözmek yerine daha derin krizler yarattığından “problem davranışlar” olarak ele alınmaktadırlar.
Örneğin bir çocuk, ebeveyn kaybı yaşadığında kendi kendine yas döneminde olduğunu tespit edemez. Ancak yine de çocuk, yaşanan ebeveyn kaybı sonrasında tıpkı bir yetişkin gibi şaşırır, üzülür, endişe duyar ve yas tutar. Bu duyguları sözel olarak ifade edemediği zaman ise yaşanan duygusal zorlanmalarla baş edebilmek adına bazı davranış biçimleri ortaya koyar.
Altına kaçırma, tırnak yeme, yemek yemek istememe, küfür etme gibi sayısı ve çeşidi artırılabilecek farklı davranış problemleri, aslında bu çocuğun üzüntü, yas ve endişe gibi duygularıyla başa çıkabilmesi adına istem dışı olarak geliştirdiği davranışlardır.
Ebeveynler veya bakım verenler ise günlük yaşam içerisindeki pek çok sorumluluk ve zorlanmalarla karşı karşıyayken çocuğun davranış problemleri karşısında öfke, üzüntü, hayal kırıklığı ve endişe gibi duygular yaşarlar. Bu olumsuz duyguların etkisi altında olan birçok ebeveyn, çocuğun problem davranışlarının hemen çözümlenmesi gerektiğini düşünür.
Ancak çocuklarını bu davranışlarıyla ilgili uyarsalar da davranış problemlerinin değişmediğini hatta bazen arttığını görürler. Bu kısır döngü ise ebeveynlerin, çocukları tarafından dikkate alınmadıklarını düşünmelerine neden olabilir. Ancak çocuklar, bu davranışları ebeveynlerine kasti şekilde yapmazlar.
Ebeveynler, bir uzman eşliğinde objektif bir şekilde çocuklarının davranışlarının altında yatan ana problemleri anladıklarında bir nebze olsun rahatlarlar. Çünkü çoğu ebeveyn, o ana kadar kendi başlarına problemi düzeltmeye çalışırken sözel uyarıların çocukların problemini çözmede yetersiz kaldığını hatta bu sözel uyarıların, çoğu zaman problem üzerinde uzatıcı ve sürdürücü etki yarattığını da görebilirler. Bu nedenle ebeveynler, çocuğun davranışlarından ziyade zorlandığı duygularının ana problem olduğunu anladıklarında, işlevsel çözüm yollarını terapistin yol göstericiliğiyle hayata geçirme konusunda daha çabuk yol alabilirler.
İLKE 2: Çocuklar Deneyimseldir.
Çocuklar, bilişsel ve duygusal gelişim seviyeleri gereği yetişkinler gibi bütüncül düşünüp, analiz ederek olayları dile getirmekte zorlandıklarından dolayı bu duygusal zorlanmalarını davranışlarına yansıtırlar. Bu nedenle çocuklar, bilişsel ve duygusal gelişim dönemlerinin gerekliliklerinden dolayı sorun hakkında düşünmek, konuşmak ve onu çözmek için sözel bir girişimde bulunmak yerine sorunlarını oyuna aktararak çözümlemeye daha yatkın olurlar. Yani çocuklar, sözel olmaktan ziyade deneyimseldirler. Çocuklar, yaşadıklarını veya hissettiklerini oyuna yansıtırlar ve oyundaki duygusal zorlanmaları yeniden deneyimleme sürecinde sorunlarını çözümlemeye çalışırlar. Bu yüzden öncelikle çocukların kendilerini anlaşılmış hissedebilmeleri, yaşadıklarını dışa vurabilmeleri ve sorunları çözümleyebilmeleri gerekir. Bunun sonucunda ise çocukların duygusal olarak zorlandıkları konularla baş edebilmeleri için kendilerine uygun davranışları geliştirebilmeleri adına oyunlarındaki deneyimsel sürece odaklanmak gerekir.
İLKE 3: Çocuklar Travmalarını Oyunlarına Yansıtırlar.
Deneyimsel Oyun Terapisi’nde çocuklar hem bugüne dair sorunlarını hem de geçmişe dair travmalarını oyunlarına yansıtma fırsatı bulmaktadırlar. Çünkü Deneyimsel Oyun Terapisi’nin varsayımına göre çocuk, geçmiş zamanda yoğun bir travma yaşamışsa oyun terapisinin ilerleyen evrelerinde o travmatik dönemi bir şekilde oyununa yansıtır ve kendi gözünden yaşadıklarını oyuna getirir. Travmatik oyunlar, çocuk tarafından çözümlenene dek defalarca seansta oynanır.
Travmalar, çocuğun anne karnına düştüğü ve işitme ile dokunma gibi duyuların geliştiği dönemlere kadar dayanabilir. Bu dönemlerde yaşanan her türlü deneyim, zihnin “örtük bellek” olarak ifade edilen kısmında depolanır ve bilinçli biçimde hatırlanmasalar da aslında unutulmazlar.
Açık bellek, bilinç düzeyinde farkında olunan ve istenildiğinde hatırlanabilen anılarken örtük bellek ise bilinçdışı düzeyde kaydedilen ve düşünerek hatırlanamayan fakat duygu, düşünce ve davranışlar üzerinde derin etkiler bırakabilen yaşantılardır. Kısacası örtük bellekte yer alan travmatik kayıtlar, uygun biçimde işlemlenmeden yok olmazlar ve çocukların duyguları ile davranışlarını bilinçdışı bir şekilde etkilemeye devam ederler.
Deneyimsel Oyun Terapisi’ne göre çocuğun açık veya örtük hafızasında yer alan travmatik yaşantıların hepsi, zamanı geldiğinde oyun terapisi sürecinde oyuna aktarılır. Üstelik bu travmalar hem oyun terapisi seansı içerisinde hem de terapistin yönlendirdiği zamanda ailenin vereceği özel bakım ve şefkat desteğiyle zihinde yeniden işlemlenerek çözümlenebilir.
İLKE 4: Çocukların Oyunları Metaforiktir.
Deneyimsel Oyun Terapisi’ne göre çocuklar, oyun terapisi sürecinde oynadıkları oyunlara yaşadıkları gerçek sorunları direkt olarak yansıtmazlar. Oynanan her oyuncağın metaforik ve derin anlamları vardır. Çocuklar bunu bilinçli bir şekilde yapmazlar. Ancak örtük belleğin oyun terapisinde aktive olmasıyla bu oyunlar bilinçdışı biçimde ortaya çıkar.
Kısacası çocuk, hiçbir oyunu amaçsız biçimde oynamaz veya hiçbir oyuncağı öylesine seçmez. Her oyunun ve oyuncağın bilinçdışından gelen bir sebebi ve anlamı vardır. Oyuncak seçimi ve oynanan oyunların içerikleri, aslında çocuğa dair pek çok şey anlatır. Terapist, oyun terapisi sürecinde bu derin anlamları gözlemleyerek yorumlamaya çalıştıktan sonra elde ettiği yorumları, gerekli gördüğü takdirde ebeveynlerle paylaşır. Bu paylaşımda terapist, çocuğun oynadığı oyunların metaforik anlamlarını ebeveynlere sunarak ebeveynlerin çocukları için ne yapmaları gerektiğine dair bilgilendirmeler yapar.
Örneğin oyunda kullanılan tünel ve tünelden sıklıkla geçme davranışı, aslında çocuğun doğum sürecinde yaşanmış travmatik bir durumu anlatıyor olabilir. Zorlu bir doğum yaşamış ve doğarken nefes alamamış bir çocuk, oyun içerisinde tünelin içinde uzun süre durabilir; burada nefes alamadığını ya da havasız kaldığını söyleyebilir. Bu durumda çocuk, aslında doğum sürecinde yaşadığı zorlu duygu ve duyumları oyuna getirerek travmatik doğumun örtük hafızadaki olumsuz kalıntılarını iyileştirmeye çalışıyordur. Bu durumda yine terapist, oyun terapisinde elde ettiği bilgilerin ebeveynler tarafından da bilinmesi gereken kısmını çocuğun ebeveynleriyle paylaşır. Bunun sonucunda terapist, ebeveynlere bu konuda ne yapılması gerektiğine dair bilgilendirmeler yapar.
İLKE 5: Çocuklar Kaybettikleri Gücü, Oyun Terapisi İle Geri Kazanırlar.
Çocuklar, aslında çocuk olmanın doğası gereği yaşamda oldukça güçsüzlerdir. Çocukların zihinleri ve yetenekleri, onların tek başlarına yaşamlarını devam ettirebilecek ve zorluklarla baş edebilecek kadar gelişmemiştir. Bu sebeplerden dolayı çocukların yaşam ihtiyaçlarını, onlara bakım verenler giderir. Yani çocuklar aslında özgür değil, bağımlı varlıklar olduklarından yaşamda güçsüzlerdir ve çocuklar, bu güçsüzlüklerinin de oldukça farkındadırlar.
Üstelik çocuk olmanın doğası gereği yaşanan güçsüzlük duyguları, çocukların zorlandıkları durumlar karşısında ve yaşadıkları travmalar aracılığıyla daha da artar. Çocukların travmatik durumlar karşısında hissettiği zorlanmalar, yetişkinlerin hissettikleri zorlanmalardan daha yoğundur. Çünkü yetişkinler, yaşadıkları zorluklar karşısında kendilerini güçsüz hissetseler de sorunlarının çözümü adına ne yapabileceklerine ve nasıl destek alabileceklerine dair yetişkinlerin deneyimsel tecrübeleri vardır.
Çocuklar ise yaşam tecrübelerinin az olmasından dolayı uygun desteği alabilmek adına ne yapmaları gerektiğini bilemezler ve sorunlar karşısında kendilerini çaresiz hissedebilirler. Çocuklarda hissedilen güçsüzlük ve çaresizlik duyguları da problemli davranışları daha çok artırmaktadır. Bu yüzden çocuklar, yaşadıkları problemleri genellikle sözle ifade etmek yerine davranışlarına yansıtırlar.
Deneyimsel Oyun Terapisi tam da burada çocuğun kaybettiği veya tam anlamıyla hiç sahip olamadığı güçlülük duygularını çocuğa vermeyi amaçlar. Bu yüzden Deneyimsel Oyun Terapisi sürecinde, oyun tamamen çocuğun elindedir ve burası onun güçlü olduğu bir alandır.
Deneyimsel Oyun Terapisi seansları terapist tarafından uygun tekniklerle yürütüldüğünde, yaşanılan travmaların olumsuz etkileri azaltılarak yaşamın her alanında ve sorunlar karşısında çocukların kendilerini güçlü hissetmeleri amaçlanır.
İLKE 6: Çocukların En Önemli İyileşme Aracı Kendileridir.
Deneyimsel Oyun Terapisi’nin varsayımına göre çocuklar, zorlandıkları durumları oyuna nasıl dökerek iyileşeceklerini bilinçdışı düzeyde bilirler. Uygun metotlarla sürdürülen oyun terapisi seanslarında çocuklar zamanla acılarını oyunlarına dökerler ve bu oyunlar, çocukların bilinçdışından gelen güçleri sayesinde kendi acılarını iyileştirecek biçimde sürdürülür.
Kısacası terapist tarafından ilgiyle takip edildiğini, kabul edildiğini ve desteklendiğini fark eden çocuk, bilinçdışı bir biçimde ona acı yaşatan durumları oyununda defalarca oynamaya başlar. Bu oyunda çocuk, öncelikle terapisti kendi rolüne sokarak aslında yaşadığı zorlanmayı terapistine aktarır ve bunun sonucunda terapisti, kendi yaşadığı deneyimlere şahit kılar. Bu sayede terapist, çocuğun yaşadıklarını oyun içinde deneyimleyerek çocukla derin ve anlamlı bir empati düzeyi yakalar.
İyileştirici unsulardan biri, bu oyunun defalarca oynanırken çocuğun acılarının görülmesi, anlaşılması ve en önemlisi de hissedilmesidir. Çocuk bu travmatik yaşantıları oynarken, oyundaki rolünü de bu travmayı gerçek yaşamda ona yaşatan kişi veya durumlar olarak belirler.
İyileştirici bir diğer unsur da örtük veya açık hafızada depolanan bu travmatik deneyimlerin tekrarlanarak beyinde işlemlenmesidir. Örtük veya açık hafızada depolanan ve çocuğu olumsuz etkileyen yaşantılar, oyun terapisinde defalarca oynanarak aslında çocuğun beynindeki travmatik etkilerinden arındırılır. Bu arınma sonucunda çocuğun zihnindeki olaylar artık sağlıklı bir şekilde oyun seanslarına yansımaya başlar.
Travmalarını yeniden işlemleyerek olumsuz duygusal deneyimlerden arınan çocuk, artık oyunda kendisini daha olumlu düzeyde canlandırmaya başlar. Böylece travmatik oyun içerikleri devreden çıkarak terapötik sürecin içeriği sağlıklı gelişimsel oyunlara evrilmeye başlar.
Deneyimsel Oyun Terapisi’ne göre çocuğun problem davranışlarına direkt olarak yönelmek, çocukta bilinçdışı düzeyde bir direnç oluşturur. Çünkü çocuğun bu iyileşmeye ne zaman hazır olacağını ancak kendisi bilir ve bu, kendi rızası ile olur. Bu sebeple Deneyimsel Oyun Terapisi’nde oyunu kuran ve yönlendiren kişi, tamamen çocuğun kendisidir. Terapist, çocuğun oyununa uyumlanarak onun liderliğini izler. Oyun tamamen çocuğun kontrolündedir. Çocuk, terapisti oyuna davet etmeden terapist oyuna girmez, sadece çocuğu ilgiyle gözlemler ve çocuğun yaşadığı duyguları deneyimlerken anlamaya çalışır. Bu sayede çocuk, oyun seanslarına karşı direnç oluşturmaz ve isteyerek katılım gösterir.
İLKE 7: Çocuklar ve Terapistleri Arasındaki İlişki İyileştirici Bir Unsurdur.
Çocuğun hayatındaki ebeveynler, günlük yaşam içerisinde çocuğa sevgi, şefkat, ilgi ve kabul gibi davranışları gösterirler. Aynı zamanda ebeveynlerin çocuğa bilgi verme, ihtiyaçlarını karşılama ve onu uygun davranış biçimlerine yönlendirme gibi görevleri de bulunur. Eğer ebeveynlerin travmatik geçmişleri, bugünde yaşadıkları problemleri veya zorluklar içeren sorumlulukları varsa, onlar da zorlu duygularını yönetebilmek üzere çocuklarının sorunlarını çözmenin yanı sıra kendi yaşamlarına dair güç durumları da beraberinde çözümlemeye çalışırlar.
İşte tüm bu durumlar, ebeveynler tarafından kontrol altında tutulmaya çalışılırken bazen çocuğun bazen de ebeveynin duygu dünyasında yaşanan karmaşalar sonucunda çocuğun ihtiyacı olan seviyede kabul, ilgi veya şefkat karşılanamayabilir. Günlük hayatın akışı içinde bu oldukça doğal bir durum olsa da Deneyimsel Oyun Terapisi’nde terapist, çocuğu ilgiyle izleyen, çocuğun ihtiyaçlarına yönelen, duygularını anlamaya çalışan, yönlendirmesine izin veren ve çocuğu her yönüyle kabul eden şefkatli bir rolde yer alır.
İşte tam bu noktada Deneyimsel Oyun Terapisi’nde terapistin yapıcı rolünün yansımaları devreye girer ve çocuğun duygu dünyasını en saf şekilde ortaya dökmesine yardımcı olur. Böylece çocukla terapist arasındaki ilişki, çocuğun yaşadığı zorlayıcı duygulara dair iyileştirici bir etki doğurur.
İLKE 8: Oyun Terapisi, Aynı Zamanda Ebeveyn Danışmanlığıyla Desteklenmelidir.
Deneyimsel Oyun Terapisi’ni yürüten terapist, çocuklarla gerçekleştirilen seanslardan bağımsız şekilde ebeveynlerle de çalışır. Ebeveynlerle çalışılan seanslarda öncelikle çocuğun yaşamı ve zorlandığı durumlar hakkında detaylı bilgi alınır. Ardından Deneyimsel Oyun Terapisi’nin çalışma biçimi hakkında ebeveynlere bilgilendirme yapılır.
Oyun seansları başladıktan sonra çocukla yapılan seansların içerikleri ve bu içeriklerin Deneyimsel Oyun Terapisi gözünden metaforik anlamları, her seans sonrasında ebeveynlere kısaca iletilir.
Ayrıca ebeveynler, çocuğun dünyasını anlayabilme ve şefkatli biçimde çocuğa sınır koyabilme gibi ebeveynlik becerilerine dair konularda terapist tarafından eğitilir. Ancak istek ve ihtiyaca yönelik olarak farklı konularda da ebeveyn danışmanlığı terapist tarafından ebeveynlere verilebilir.
Bu durumda oyun terapisi ile çocuğun mevcut zorlanmaları çalışılırken ebeveynlerin bu sürece nasıl destek olabilecekleri onlara iletilmiş olur. Aynı zamanda ebeveynlik becerileri üzerine ebeveynlere verilen eğitimlerle hem gelecekteki olası sorunları engelleme hem de oluşan sorunlara nasıl yaklaşılabileceği üzerine çalışılmış olur.
Deneyimsel Oyun Terapisi Hangi Durumlarda Uygulanabilir?
Deneyimsel Oyun Terapisi;
• Bağlanma Problemleri
• Ayrılık Kaygısı
• Ebeveynlerin Boşanması
• Aile Bireylerinden Birinin Kaybı
• Okula Uyum Problemleri
• Kaka Tutma
• İdrar veya Kaka Kaçırma
• Yeme Bozuklukları
• Uyku Problemleri
• Tıbbi Nedeni Olmayan Fiziksel Yakınmalar
• Korku, Kaygı ve Fobiler
• Travma Sonrası Stres Bozukluğu
• Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
• Çocukluk Çağı Depresyonu
• Saldırganlık
• Karşıt Gelme Bozukluğu
• Kardeş Doğumu / Kardeş Kıskançlığı
• Taşınma / Yer Değiştirme
• Duygusal, Fiziksel veya Cinsel İstismar
• Ebeveyn İhmali
• Sosyal İçe Kapanma
• Düşük Benlik Saygısı
• İletişim Becerileri Yetersizliği
• Mutizm (Konuşmama) gibi özel durumlarda uygulanabilir.
Deneyimsel Oyun Terapisi’nin Aşamaları Nelerdir?
Norton ve Carol Crowel Norton, çocuklarla gerçekleştirdikleri oyun terapilerinin beş farklı aşamadan geçtiğini gözlemlemişlerdir. Bu aşamalar sırasıyla keşif, güveni test etme, bağlılık, terapötik büyüme ve sonlandırma aşamalarıdır.
1) Keşif Aşaması:
Oyun terapisine başladıktan sonraki ilk birkaç seansta çocuk; terapisti, odayı, oyuncakları ve süreci keşfeder. Oyun terapisi çocuklar için oldukça farklı bir deneyim olduğundan dolayı bu yeni deneyime dair her şeyi yavaşça gözlemlerler ve anlamaya çalışırlar.
2) Güveni Test Etme:
Terapistin gözlemleme yeteneğini ve anlayışını fark eden çocuk, bu kez günlük yaşamda olumsuz kabul edilebilecek bazı davranışları sergileyerek terapistin anlayışının devamlılığını görmeye çalışır. Eğer zorlayıcı davranışlarına karşı terapist hâlâ anlayış ve desteğini sürdürüyorsa çocuk artık onu zorlayan duygusal yaşantılarını oyun odasına taşıyabileceğini anlar.
3) Bağlılık:
Çocuk, onu derinden etkileyen travmatik yaşantılarını Deneyimsel Oyun Terapisi’nin bağlılık aşamasında oynamaya başlar. Bu oyunlar genellikle metaforiktir ve birkaç seans boyunca tekrarlayabilir.
Bağlılık aşamasında terapist, çocuk tarafından oyuna davet edilir. Çocuk genellikle terapistini oyunda kendisi yerine koyar. Bağlılık aşamasında travmaların oynanmasının çocuk üzerindeki zorlayıcı etkisi olduğundan dolayı bir süreliğine davranışsal problemler geri gelebilir.
Bu davranışsal problemler çocukta “regresyon” denilen durumu, yani kendi yaş döneminin gerisindeki davranışsal belirtileri ortaya çıkarabilir, ancak bu durum geçicidir. Örneğin altına yapma, bebeksi konuşma veya biberon emmek isteme gibi davranışlar, altı yaşındaki bir çocuk için regresyon belirtileri olabilir.
Bağlılık aşamasında travmalar ve zorlu duygularla çalışıldığından terapist, ebeveynlere travmatik yaşantıların oyuna getirildiğini belirterek bu aşamada evde çocuklarına yansıtmaları gereken şefkatli davranışları onlara öğretir. Bu sayede travma, oyunda dışa vurularak yeniden işlemlenirken evdeki şefkatli yaklaşımlarla travmatik dönemdeki zorlayıcı duygular sağlıklı hâle getirilir. Travmatik dönemde ebeveynler ve çocuk arasında zedelenmiş bağlanmanın yaraları da terapist yönlendirmesiyle evde çocuğa karşı gösterilen şefkatli yaklaşımlar sonucunda iyileştirilir.
4) Terapötik Büyüme:
Deneyimsel Oyun Terapisi’nin bu aşamasında çocuk, travmatik yaşantıların ve zorlayıcı duyguların yüklerini artık üzerinden atmıştır. Oyunda genellikle başkasını değil, kendisini oynamaya başlar. Oyunlarda artık yeni, iyileşmiş ve güçlenmiş yeni benliğini deneyimler.
5) Sonlandırma:
Deneyimsel Oyun Terapisi’nin son aşamasında oyunlar daha sakin ve tekdüze hâle gelir. Bu nedenle artık oyun terapisinin devam etmesine gerek yoktur. Terapist, birkaç seans öncesinden oyun zamanının sonlanacağını ve bir vedalaşmanın olacağını çocukla mutlaka konuşur. Vedalaşma gerçekleşinceye dek geçen sürede ebeveynler de çocuğu terapinin bitimine hem duygusal hem de bilişsel yönden hazırlarlar. Böylece son oyun terapisi seansında sağlıklı bir vedalaşma ile terapötik süreç sonlanır.
Deneyimsel Oyun Terapisi Hangi Koşullarda Gerçekleştirilebilir?
• Deneyimsel oyun terapisi, 2-11 yaş grubuna ait ve sembolik oyun oynayabilen çocuklarla gerçekleştirilebilir.
• Ebeveynlerden alınan bilgiler ışığında yapılan değerlendirme sonucunda terapist ve ebeveynlerin ortak kararıyla Deneyimsel Oyun Terapisi başlatılabilir.
• Haftalık seanslarla gerçekleştirilmesi önerilir.
• Seanslar 60 dakika sürer.
• Deneyimsel Oyun Terapisi seansları hem yüz yüze hem de online olarak gerçekleştirilebilir.
• Online terapi seansları için çocuğun yanında tercih ettiği oyuncaklarının olması ve çocuğun odada yalnız başına olması istenir.
• Oyun terapisi seansları sonrasında ebeveynler, süreçle ilgili terapist tarafından kısaca bilgilendirilir. Bu bilgilendirme sırasında ebeveynlerin, çocuğun olmadığı bir ortamda bulunması önerilir.
• Deneyimsel Oyun Terapisi’nin yapısı gereği ebeveyn seanslarının ayrı, çocuk seanslarının ayrı biçimde olması daha uygundur.
• Görüşme takviminde çocukla oyun seansı mı yoksa ebeveyn seansı mı oluşturulacağı, planlanan her seans öncesinde ihtiyaca yönelik olarak ebeveyn ve terapist arasında ortak biçimde karar verilir.
• Deneyimsel Oyun Terapisi’ne başlamada çekingen ve kaygılı davranan bir çocuğa, terapiye gelmeden önce çok fazla oyuncağı olan bir oyun ablası/abisi ile buluşacağının ve burada istediği gibi oyun oynayabileceğinin iletilmesi yeterlidir.
Deneyimsel Oyun Terapisi Ne Kadar Sürer?
Deneyimsel Oyun Terapisi ortalama olarak 8-12 seans sürmekle birlikte çocuğun ve yaşanan zorluğun özelliklerine göre bu seans sayısı artabilir veya azalabilir. Ancak seans süresini ön planda tutmak, ebeveynlerin süreç değil, sonuç odaklı düşünmelerine neden olmaktadır. Sonuç odaklı düşünmek ise mevcut kaygı düzeyini daha fazla artırarak ebeveynlerde “Acaba oyun terapisi etkili olacak mı?’’, “Çocuğumun uygunsuz davranışı düzelecek mi?’’, “Sorunlarımız üç seansta düzelir mi? Kaç seans gerekli?’’ gibi benzeri düşünceleri tetikleyebilmektedir.
Bunun sonucunda ebeveynlerin terapiye taşıdıkları güvensiz ve kaygılı düşünceler, Deneyimsel Oyun Terapisi’nin doğal akış sürecini sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle ebeveynlerin ortalama seans sayısını bilmeleri önemli olsa da her çocuğun iyileşme sürecinin kendine özel ve biricik olduğunu da unutmamaları gerekir. Ebeveynlerin sürece odaklanarak edindikleri bilgi ve becerileri kendi hayatlarına yansıtmaları ise oyun terapisinden bekledikleri verimi alabilmelerinde kilit unsur olacaktır.
Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden Deneyimsel Oyun Terapisi Seansını Nasıl Alabilirsiniz?
Mutlu Yaşam Psikolojik Danışmanlık Merkezi’mizde Deneyimsel Oyun Terapisi seanslarını yürüten uzmanlarımızla tanışmak için bizlerle kolayca iletişime geçebilirsiniz. Bunun için internet sitemiz üzerinden merkezimizi arayarak, WhatsApp hattımızdan bizlere yazarak veya bizleri ziyaret ederek çocuğunuzun yaşadığı zorlanmalarla ilgili önce ebeveyn görüşme seansı oluşturmanız daha sağlıklı olacaktır. Bu ebeveyn seansında çocuğunuzun yaşadığı duygusal zorlanmalar ve davranışsal problemler, terapist tarafından objektif şekilde değerlendirilerek çocuğun Deneyimsel Oyun Terapisi’ne başlamasının uygun olup olmadığı ebeveynle konuşulur.