Deprem Psikolojisi
Yazar Nazan Sondaç Köroğlu • Psikolog • 21 Şubat 2020 • Yorumlar:
Depremi yaşamış ya da tanık olmuş her birey için bu durum stresli ve bazen travmatik olabilir. Birçok insan hayati olaylar karşısında benzer tepkileri verir. Deprem ve sonrasında verilen tepkiler, olayın şiddeti, mağdurların kişilik yapıları, toplumsal değerler ve geçmiş deneyimler nedeniyle farklılıklar gösterir. Deprem mağdurlarının, kaygı, korku ve TSSB bulgularını azaltmada yararlı olduğu bilinen psikolojik tedavilerden yararlanması sağlanmalıdır. Bu yaklaşım, mağdurların gelecekte karşılaşabilecekleri depremler için de psikolojik olarak daha hazırlıklı ve dirençli olmalarını sağlayacaktır.
İnsanların büyük bir bölümü birkaç hafta içerisinde yeni duruma alışıp, iç dengelerini kurar ve zorluklarla başa çıkarken, bazı insanlar için sıkıntılı süreç, aylar ve bazen yıllar boyu devam eder. Bu duruma, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) adı verilir
DEPREM SONRASI VE TSSB İLE OLUŞABİLECEK DURUMLAR
-
Psikolojik reaksiyonlar arasında konfüzyon, korku, keder, suçluluk ve öfke gibi güçlü zihinsel ve duygusal durumlar,
-
Uyku ve odaklanma sorunları,
-
Yaşananların zihinde ve rüyalarda sürekli canlanması
-
Travmayı anımsatan uyaranlardan kaçınma,
-
Duygusal küntleşme,
-
Yaşama yönelik umutsuzluk,
-
Öfke ve huzursuzluk bulgularına rastlanır.
Tanı için bu bulguların bir aydan daha uzun süre devam ediyor olması, sosyal yaşam, iş yaşamı ve diğer uğraşılarda ciddi bozulmalara yol açması kriterleri aranır.
NELER YAPILMALI?
İnsanların travmayla başa çıkmalarına yardımcı olacak standart bir yöntem yoktur. Bireyin kişiliğine ve yaşam biçimine uygun, yaşama geçirilebilir nitelikte yöntemler gereklidir.
-
İlk yaraların sarılmasından sonra, yaşanan trajedinin kabullenilmesi, yaşamın yeniden anlamlandırılması ve kalınan yerden yaşamsal sorumluluklara devam edilebilmesi,
-
Yaşadıklarını ve duygularını rahatça belirtme olanağı vermek,
-
Zihinsel ve bedensel rahatlama ve dinlenmeye olanak sağlamak,
-
Ulaşabildiği yakınlarının yardımını istemesi için cesaretlendirmek,
-
Travmanın yaratabileceği duygusal sorunlar konusunda aydınlatıcı bilgiler sunmak,
-
Konuşmak istemediğinde kişiyi zorlamamak,
-
Duyguları bastırmaya teşvik eden yorumlardan kaçınmak,
-
Travma etkisiyle sinir sistemi ajite olduğu için, bunu daha da arttıracak olan çay, kahve, kola ve sigara tüketimi sınırlandırılmak,
-
Anksiyete ve depresyonu hafifletmede yan etkisiz yöntemlerden; rahatlatıcı müzik dinleme, nefes egzersizleri ve gevşeme çalışmaları,
-
Rutin çalışma yaşamına dönülemese bile, günlük aktivitelere başlamak,
-
Duygu ve düşünceleri dışa vurmanın güvenli bir aracı olan; günlük tutmak,
-
Ve unutulmamalıdır ki; travma ne kadar dile getirilirse sorun o kadar kolay çözülür.
Deprem sonrası keder ve matem kaçınılmaz olabilir. Olay anına zihinsel geri dönüşler yaşamak ve uykuda kâbuslar görmek sıkça karşılaşılan durumlar olmakla beraber, zamanla bu bulguların azalması beklenir. Yukarıda söz edilen yöntemlere rağmen kişi, iki haftayı geçen bir süreden sonra hâlâ çok yoğun korku ve keder yaşıyorsa, günlük yaşama geri dönmekte zorlanıyorsa, kendisine veya etrafa zarar verme riski taşıyorsa, profesyonel destek sağlanması düşünülmelidir.