Depresyon Nedir? Neden Olur?
Yazar Zeynep Pınar • Psikiyatrist • 25 Mayıs 2016 • Yorumlar:
“Mutsuzum, yorgunum, depresyondayım” günlük yaşamda sıkça duyduğumuz şikayetler. Sözü geçtiği kadar sık görülüyor mu?
1) Bir insanın duygu durumu, hava durumu gibidir. Kimisinin ki Karadeniz gibi dalgalı, kimisinin ki ege iklimi gibi sıcaktır. Duygularımız, zaman içinde neşeden üzüntüye, öfkeden kıskançlığa yavaş salınımlar gösterir. Depresyon sıradışı bir çökme halidir. Yağmur değildir, seldir, baskındır, felakettir, hastalıktır. Mutsuzluk bıktıran bahar yağmurları gibidir. Baş edebilirsiniz, doğaldır, çare arayabilirsiniz ama depresyon hastalıktır, işlevselliğinizi bozar. Aile ilişkilerinizi, işinizi götüremez olur, sosyal işlevlerinizden keyif alamaz olursunuz. Yaşam boyu yaygınlığı % 3.5–5.8 kadardır.
Kadın ve erkeklerde görülme sıklığı açısından fark var mı?
2) Çocukken kızlarda her türlü psikiyatrik hastalık 1/3 veya ½ oranında erkek çocuklara göre az görülürken, ilk adetle beraber menopoza kadar kadında depresyon oranı iki katına çıkar. Ortalama olarak her 4 veya 5 kadından biri yaşamının bir döneminde depresyona girer. Erkekte ise bu oran her 10 erkekten biri civarındadır. Aradaki farkı artıran sebepler, kadının daha çok yardım araması, kolayca doktora başvurması, erkeğin hem yardım almaması hem de alkol, madde, sigara ,öfke ve saldırganlığa daha çok yönelmesi ve bu durumun toplumda erkeğe özgül davranış olarak kabul görmesidir. Kitaplarda depresyon görülme oranı ;erkeklerde % 3–12, kadınlarda % 10–20 kadardır.
Depresyon nedir? Bir hastalık mı yoksa “kendini mutsuz hisseden herkes” depresyonda mı?
3)Depresyon; Derin üzüntülü, bazen hem üzüntülü hem bunaltılı bir duygu durumla birlikte düşünce, konuşma, hareket, fizyolojik işlevsellerde zayıflama, durgunluşma yanısıra değersizlik, karamsarlık, isteksizlik duygu ve düşünceleri ile belirli bir sendromdur. Depresyon derinleştikçe yaşamdan vazgeçme, ölsem keşke, intihar fikri, intihar girişimi ve ölümle noktalanacak kadar ağırlaşabilir. Şaka ile bile yakınlarınız ölümden söz ediyorsa kesinlikle bir psikiyatristle görüştürünüz. Eğer kişiyi günlük hayattan alıkoymuyorsa, bu duygu durumu bozukluk olarak nitelendirilemez
Depresyonun belirtileri neler?
4)Aşağıdaki dokuz depresyon belirtisinden, beşine sahipseniz klinik olarak tedavi gerektiren bir depresyon sahibisiniz demektir. Yalnız bu durum 15 gündür stabil olarak sizinle beraber olması lazım. İş-gücü kaybı,ailede ve sosyal yaşamda iletişim sorunları oluşur. Beşin altında belirti varsa subklinik depresyondasınızdır, bir psikolog veya psikiyatristten yardım veya terapi almanız gerekmektedir. Tüm belirtiler varsa eğer ağır depresyondasınız demektir. Depresyon bazen psikotik olur ve depresyonun en ağır halidir. “Dünyanın kötü gidişinden ben sorumluyum, ay tutulması benim yüzümden” gibi fiilen imkansız şeylerden bahsediyorsa yakınınız yine durumu çok acil demektir. Vasiyet düzenliyorsa, mal paylaşımından söz ediyorsa çok sıkıntılı olmasına rağmen bir gün birden bire kendiliğinden rahatlamış görünüyorsa yine alarm çalıyor dikkate alınız demektir. Depresyonun belirtileri genel olarak şu şekildedir ve aşağıya indikçe tablo ağırlaşır:
• Depresif duygu durumu (irrite bazen öfkelide olabilir)
• Zevk alamama ve ilgide azalma
• Enerji kaybı (Hiçbir iş yapmadığı halde daime aşırı yorgundur)
• İştahta artma ya da azalma (çoğunlukla zayıflar küçük bir orandaki hasta grubu da kilo alır)
• Uykuda artma ya da azalma (Depresyonluların %85 i uyuyamaz, uykuya dalma uykuyu sürdürme sorundur, kötü rüyalarla uyku bölük pörçüktür. Genetik dediğimiz unipolar depresyonda ,sabah erkenden büyük bir acıyla uyanma en tanı koydurucu hastalık belirtisidir.)
• Unutkanlık ve değersizlik/suçluluk duygusu (Yaşlı hastalarda depresyona bağlı unutkanlığı doğal kabul etmeyip ve kesinlikle çare arayınız.)
• Yoğunlaşmada yetersizlik (Konsantrasyon bozukluğu sebebiyle genç hastalarda okuma süresi giderek kısalır, ders başarısı düşer, dikkat hataları yapar. Başarısı düşen öğrencilerde çocuklara veya gençlere kızıp eleştirmeden önce durum üzerinde bir araştırma yapın.)
• Hareketlerde yavaşlama yada artma.
• Yineleyen ölüm düşüncesi
Belirti vermeyen maskeli depresyon nasıl ortaya çıkıyor?
5) Duygulanım gösterimleri belirgin olmayan, bedensel belirtilerin ön planda olduğu depresyon çeşididir. Maskeli depresyon, toplumda sanılandan daha sıklıkla görülmektedir. Çok sıklıkla tanı konulamadığı için, uzun süre tanınmadan ve tedavi edilmeden kalır. Daha çok orta yaş ve yaşlı kesimde görülür.
Bu tür hastalar sıkıntılarını bedenleriyle ifade edebilirler. Hatta yüzlerine savunma amacını güden bir gülümseme maskesi takabilirler. Sürekli vücutlarının çeşitli yerlerindeki ağrı ve sızılardan yakınırlar. Ağrı ve sızılarının onları sonuçta felakete götüreceğine inanabilirler. Biraz daha ağır vakalarda alıştığı duygular hissedilmez olur. Dünyanın renksiz, cansız, ölü bir yer olduğu fikrine kapılırlar. Pek ağlayamazlar.
Hastalar, özellikle bedensel yakınmaları ön plana çıkarırlar. Psikolojik sorunları ya hiç bildirmez ya da çok az bahsederler. Hastalar ağrı yanında iştah ve kilo kaybı, yorgunluk ve enerji kaybı gibi şikayetleride vardır. Uygun ve kabullenici bir görüşme, bu hastalardaki depresif belirtileri açığa çıkarabilir. Öte yandan bir çok hasta da ruhsal sorunlarını tamamıyla bilip kabullenmesine rağmen cinsel güçsüzlük, yaygın eklem ve kas ağrıları, uykusuzluk, baş ağrısı gibi şikayetleri ön plana çıkararak içinde bulundukları ruhsal sıkıntılara bunların neden olduğunu savunurlar.
Maskeli depresyonu, diğer depresyon biçimlerinden ayıran sınır çoğu zaman belirlenemez. Depresyon saf psişik belirtilerle gelmediği için bu hastalar, diğer klinik branşların neredeyse hepsini teker teker dolaşabilir. Yaygın kas ve eklem ağrılarından dolayı dahiliye ve fizik tedavi uzmanlarının kapılarını aşındırırlar. Bu da dolayısıyla tanı koyulmasını ve tedaviyi güçleştirir. Bazen de ağrı başta olmak üzere, bedensel belirtilerle, depresyon belirtilerinin hangisinin temel olduğunu belirlemek güç olabilir.
Bunların yanı sıra başlangıçta ilaç, alkol kullanımı ve antisosyal kişilik bozukluğu olmak üzere, değişik psikiyatrik bozukluklar da depresyon tablosunu gölgeleyebilmektedir. Ayrıca hipertansiyon, kardiak aritmiler, astım ve diyabet gibi durumlarda kullanılan ilaçların yan etkileri de, acil bir depresyon tablosunu kamufle edebileceği unutulmamalıdır. Bu tür depresif durumlar aleksitimik kişilerde daha yaygındır. Bu insanlar öfke, tepki, beklenti, kızgınlık, arzu gibi duygularını çözümleyip aktarmadan önce sözelleştirip aktarmayan insanlardır.
Danışanlarınızda depresyonu nasıl teşhis ediyorsunuz? Özel uygulanan tetkikler ya da testler var mı?
6) Bir psikiyatrist tam bir tıbbi değerlendirme yapmalıdır. Uzman sizin ve ailenizin psikiyatrik geçmişi hakkında sorular soracaktır. Kan testi, röntgen veya diğer laboratuvar testleri majör depresyona tanı koyamaz. Bununla beraber, doktorunuz depresyon belirtileri gösterebilecek başka bir durum olup olmadığına açıklık getirmek için bazı kan testleri isteyebilir. Örneğin, hipotiroidizm depresyonla benzer belirtilere sahiptir. Alkol kullanımı veya bağımlılığı, bazı ilaçlar, felç veya yasa dışı ilaçların kullanımı da depresyon belirtilerine neden olabilir. Teşhis koymadan önce en önemlisi fizyolojik tetkiklerin tam olarak yapılmış olmasıdır. Bazı bedensel hastalıkların doğrudan beyni etkileyerek depresyon ortaya çıkarabilmesinden kaynaklanmaktadır. Hatta bazen depresyon belirtileri bu hastalıkların ilk belirtileri olabilmektedir. Yapılması istenebilen laboratuvar tetkikleri arasında (1)tam kan sayımı, (2)tiroid bezi hormon düzeyleri (T3, T4 ve TSH), kalsiyum, fosfor, glikoz, (3)idrar tetkiki, kan üre azotu bulunabilir. Bazı durumlarda ise beyin tomografisi ve manyetik rezonans gibi tetkikler de istenebilmektedir.
Depresyon tedavisinde hangi yöntemler uygulanıyor?
7) Öncelikle; depresyonun hafif seyirli ise, hastaya ilaç tedavisinden önce davranışlarını ve düşüncelerini değiştirecek psikoterapi yöntemi uygulanmaktadır. Fakat şiddetli hale geldiğinde pek işe yaramayabilir ve bu durumda ilaç tedavisi yapılır. İlaçlar hakkında her gün olumsuz bir yorum duyuyorsunuz, yaşam kalitemizi yükselten ağır ve psikotik depresyonda yaşamınızı kurtaran kalitede güvenilir antidepresan ilaçlar mevcuttur. İnternetten bilgi alınır ancak bilim yapılamaz. İnternette ki yanlış bilgilerle tedavilerinizi aksatmayınız en doğru bilgi kaynağınız psikiyatristinizdir.
Psikolog ya da psikiyatriste başvurduğunuzda sizinle ilk görüşmesi tedavinin de seyrini belirleyecektir. İlaç tedavisinde genellikle antidepresan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar vücudumuzdaki bazı nörotransmitterler üzerinden etki göstermektedir. Bunun yanında psikoterapinin devam etmesi kişinin stres faktörlerini ve olumsuz düşüncelerini ortadan kaldırmasına yardım edecek ve iyileşme zamanını kısaltacaktır. Tedavinin ilerleyen dönemlerinde hislerinizin değiştiğini fark edecek ve bilimsel ölçümlerle bunu göreceksiniz. Uzmanlar depresyon tedavisi konusunda hemfikirdir. Bu yüzden vakit geçirmeden doktora başvurmanızda yarar var. Bilişsel Davranışçı terapi depresyon tedavisinde en yüz güldürücü terapi biçimidir.
Tamamen tedavi ediliyor mu? Tekrar ortaya çıkma riski var mı?
8) Günümüzde depresyon tedavi edilebilen bir hastalıktır. Duygu durum bozukluğu olan insanlarda tedavi sonucu düzelme ihtimali %70′lerdedir ki bu çok büyük bir orandır. Bir zamanlar kendisini değersiz hisseden hatta ölümü bile düşünen bir insanın uygun tedaviyle hayata bakışı o kadar değişiyor ki artık yaşama sımsıkı bağlanıyor.
Kimler risk altında yer alıyor?
9)
• Ölüm, boşanma ve ayrılık nedeniyle sevdiğini kaybetmenin üzüntüsü
• Sosyal izolasyona yol açan kişiler arası farklar veya mahrumiyet hissi
• Büyük yaşamsal değişiklikler—taşınma, mezuniyet, iş değişikliği, emeklilik
• Partnerle veya iş yerindeki yöneticiyle olan ilişkilerde kişisel çatışma
• Fiziksel, seksüel veya duygusal istismar
• Bazı ailelerde majör depresyon nesilden nesile geçer. Bununla beraber aile geçmişinde depresyon olmayanlarda da majör depresyon görülür.
Depresyonun artırdığı riskler var mı?
10)
• Mortalitede artış
• Fatal kaza olasılığında artış
• İkincil hastalıklara bağlı ölümler
• İntiharlar
• İş kaybı, üretkenlik kaybı
• İş ve okul performansında bozulma
• Madde(sigara,alkol,uyuşturucu) kötü kullanımı
• Aile içi ilişkilerin bozulması
• Fiziksel sağlığın bozulması
Fiziksel diğer hastalıklar ile ilişkisi hakkında bilgi verir misiniz?
11) Bazı fiziksel hastalıklar depresyona yol açabilir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
• Felç
• Parkinson hastalığı
• Multipl skleroz
• Epilepsi
• Hipertiroidi
• Hipotroidi
• Cushing sendromu
• Hiperparatiroidizm
• Kanser
• HIV
Depresyondan korunmanın bir reçetesi var mı?
12) İşiniz, eşiniz, çocuklarınız, geniş aileniz, arkadaşlarınız, alışkanlıklarınız ve hobileriniz. Sizi hayata bağlar. Her biri ile sağlıklı bir dengeniz olması lazım. Bazı kişiler için sadece işleri vardır. Sağ eli kırılırsa ortada kalır. Bazı kadınlar sadece eş ve anne olmakla yetinir. Ortalama erkekte İŞ, ortalama kadında İLİŞKİ kaybı en ağır depresyon sebeplerinden biridir. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Beden sağlığımız, uykumuz, beslenmemiz, alışkanlıklarımız doğru olmalıdır. Adımızın önüne geçen en sağlıklı sıfatımız mesleğiniz olmalıdır. Kendinize inanmalı ve sevmelisiniz. ’’Mutluluk başarı ve kendini vaaretmekle gelir, sahip olmakla değil, başarıda asla tesadüf değildir.’’ Düzenli spor yapmakta, hareketli olmakta vücudumuzda doğal betaendorfin denilen mutluluk hormonu salgılatır.
Bir kez bir majör depresyon dönemi yaşadıysanız, bir sonraki için yüksek risk altındasınızdır. Bir başka depresyon dönemini önlemenin en iyi yolu, tetikleyicilerin veya majör depresyon sebeplerinin bilincinde olmaktır. Ayrıca majör depresyon belirtilerini bilmek ve bu belirtilerden herhangi biri sizde varsa erkenden doktorunuzla konuşmak oldukça önemlidir
Depresyondan korunma için yapılacak şeyler.
Düşüncelerimi değiştirerek duygularımızı değiştirebilir, stresle başetme, öfke kontrolü, iletişim becerilerini arttırmayı öğrenebiliriz. Hayata ne kadar güçlü tutunursak o kadar az depresyona gireriz. . Hayata bağlayan yaşam amaçları katı ve kalıpçı düşünmek düşünmemek esnek olabilmek ve takıntılı olmamak duygularını serbest ifade edebilmek. Siyah beyaz gibi düşünmemek, olumsuzlukları genelleştirmemek, hayatın bir maraton olduğunu kabul etmek, kendimize de hoş görülü bakabilmek.